9789750813603
92689
https://www.sahafium.com/kitap/anayasal-gelisme-tezleri-p92689.html
Anayasal Gelişme Tezleri
0.00
Bülent Tanör'ün 1977 Yunus Nadi Yarışmasına katılmak için yazdığı Anayasal Gelişme Tezleri 100 yılı aşkın bir süreyi kapsayan anayasal gelişmelerimiz konusunda önerilmiş çözümlerin bir dökümünü sunuyor. Ancak, bu döküm basit bir sergilemeden ibaret sayılamaz, çünkü "anayasal gelişme tezi"yle anlatılmak istenen sadece anayasa gelişmeleriyle ilgili yorumlar değildir. "Anayasal" ifadesinin anayasayı aşan, toplumsal ve siyasal gelişmeleri de içine alan bir anlamı ve kapsamı vardır. Bu nedenle, ele alınan görüşlerin aktarılmasında sadece hukuki değil, bu görüşlerin çerçevesini oluşturan toplumsal ve siyasal yorumlara da yer verilmiştir.
Tanör'ün kaynak niteliğindeki bu yapıtı ilk kez kitap halinde yayımlanıyor.
(Arka kapak yazısı)
Tadımlık
M. Kemalin Osmanlı anayasal sistemine bakışı son derece radikal ve uzlaşmaz niteliktedir. M. Kemalin Osmanlı kamu hukukuna bakışında temel açısı, bağımsızlık ve onun kaybı noktasıdır. Bunu İzmir İktisat kongresinde şöyle belirtmiştir: Osmanlı ülkesi yabancıların serbest bir sömürgesinden başka bir şey değildi ve Osmanlı halkı içindeki Türk milleti tamamen tutsak bir duruma gelmişti. Osmanlı İmparatorluğunun iç yapısıyla ilgili olarak M. Kemalin yaptığı temel saptama da, feodal sultanların zulmüne işaret etmektedir: Osmanoğulları zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına vazıülyed olmuşlardı [elkoymuşlardı]. Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdi [sürdürmüşlerdi]. Osmanlı feodal toplumuna ve onun kurduğu baskı ve zulüm rejimine karşı ulusal ve demokratik bir başkaldırmanın felsefesini dile getiren bu görüşler de, Kemalist rejimin yerleşmesini ve tutuculaşmasını izleyen yıllarda eski keskinliğinden çok şey yitireceklerdir. Daha ilerki dönemin Kemalist anayasal tezlerde görülen Osmanlı düzenine karşı daha saygılı olma tavrı, daha sonra, popülist çevrelerin Osmanlı kurumları hayranlığı ve nihayet İslamcı-ırkçı karışımı bir gericiliğin bugün ortaöğretim ders kitaplarına soktuğu Osmanlı övgüsü ve feodal değerlere tapma tavrı, bu gerilemenin başlıca uğrak ve vargı noktalarıdır.
Tanör'ün kaynak niteliğindeki bu yapıtı ilk kez kitap halinde yayımlanıyor.
(Arka kapak yazısı)
Tadımlık
M. Kemalin Osmanlı anayasal sistemine bakışı son derece radikal ve uzlaşmaz niteliktedir. M. Kemalin Osmanlı kamu hukukuna bakışında temel açısı, bağımsızlık ve onun kaybı noktasıdır. Bunu İzmir İktisat kongresinde şöyle belirtmiştir: Osmanlı ülkesi yabancıların serbest bir sömürgesinden başka bir şey değildi ve Osmanlı halkı içindeki Türk milleti tamamen tutsak bir duruma gelmişti. Osmanlı İmparatorluğunun iç yapısıyla ilgili olarak M. Kemalin yaptığı temel saptama da, feodal sultanların zulmüne işaret etmektedir: Osmanoğulları zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına vazıülyed olmuşlardı [elkoymuşlardı]. Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdi [sürdürmüşlerdi]. Osmanlı feodal toplumuna ve onun kurduğu baskı ve zulüm rejimine karşı ulusal ve demokratik bir başkaldırmanın felsefesini dile getiren bu görüşler de, Kemalist rejimin yerleşmesini ve tutuculaşmasını izleyen yıllarda eski keskinliğinden çok şey yitireceklerdir. Daha ilerki dönemin Kemalist anayasal tezlerde görülen Osmanlı düzenine karşı daha saygılı olma tavrı, daha sonra, popülist çevrelerin Osmanlı kurumları hayranlığı ve nihayet İslamcı-ırkçı karışımı bir gericiliğin bugün ortaöğretim ders kitaplarına soktuğu Osmanlı övgüsü ve feodal değerlere tapma tavrı, bu gerilemenin başlıca uğrak ve vargı noktalarıdır.
Bülent Tanör'ün 1977 Yunus Nadi Yarışmasına katılmak için yazdığı Anayasal Gelişme Tezleri 100 yılı aşkın bir süreyi kapsayan anayasal gelişmelerimiz konusunda önerilmiş çözümlerin bir dökümünü sunuyor. Ancak, bu döküm basit bir sergilemeden ibaret sayılamaz, çünkü "anayasal gelişme tezi"yle anlatılmak istenen sadece anayasa gelişmeleriyle ilgili yorumlar değildir. "Anayasal" ifadesinin anayasayı aşan, toplumsal ve siyasal gelişmeleri de içine alan bir anlamı ve kapsamı vardır. Bu nedenle, ele alınan görüşlerin aktarılmasında sadece hukuki değil, bu görüşlerin çerçevesini oluşturan toplumsal ve siyasal yorumlara da yer verilmiştir.
Tanör'ün kaynak niteliğindeki bu yapıtı ilk kez kitap halinde yayımlanıyor.
(Arka kapak yazısı)
Tadımlık
M. Kemalin Osmanlı anayasal sistemine bakışı son derece radikal ve uzlaşmaz niteliktedir. M. Kemalin Osmanlı kamu hukukuna bakışında temel açısı, bağımsızlık ve onun kaybı noktasıdır. Bunu İzmir İktisat kongresinde şöyle belirtmiştir: Osmanlı ülkesi yabancıların serbest bir sömürgesinden başka bir şey değildi ve Osmanlı halkı içindeki Türk milleti tamamen tutsak bir duruma gelmişti. Osmanlı İmparatorluğunun iç yapısıyla ilgili olarak M. Kemalin yaptığı temel saptama da, feodal sultanların zulmüne işaret etmektedir: Osmanoğulları zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına vazıülyed olmuşlardı [elkoymuşlardı]. Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdi [sürdürmüşlerdi]. Osmanlı feodal toplumuna ve onun kurduğu baskı ve zulüm rejimine karşı ulusal ve demokratik bir başkaldırmanın felsefesini dile getiren bu görüşler de, Kemalist rejimin yerleşmesini ve tutuculaşmasını izleyen yıllarda eski keskinliğinden çok şey yitireceklerdir. Daha ilerki dönemin Kemalist anayasal tezlerde görülen Osmanlı düzenine karşı daha saygılı olma tavrı, daha sonra, popülist çevrelerin Osmanlı kurumları hayranlığı ve nihayet İslamcı-ırkçı karışımı bir gericiliğin bugün ortaöğretim ders kitaplarına soktuğu Osmanlı övgüsü ve feodal değerlere tapma tavrı, bu gerilemenin başlıca uğrak ve vargı noktalarıdır.
Tanör'ün kaynak niteliğindeki bu yapıtı ilk kez kitap halinde yayımlanıyor.
(Arka kapak yazısı)
Tadımlık
M. Kemalin Osmanlı anayasal sistemine bakışı son derece radikal ve uzlaşmaz niteliktedir. M. Kemalin Osmanlı kamu hukukuna bakışında temel açısı, bağımsızlık ve onun kaybı noktasıdır. Bunu İzmir İktisat kongresinde şöyle belirtmiştir: Osmanlı ülkesi yabancıların serbest bir sömürgesinden başka bir şey değildi ve Osmanlı halkı içindeki Türk milleti tamamen tutsak bir duruma gelmişti. Osmanlı İmparatorluğunun iç yapısıyla ilgili olarak M. Kemalin yaptığı temel saptama da, feodal sultanların zulmüne işaret etmektedir: Osmanoğulları zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına vazıülyed olmuşlardı [elkoymuşlardı]. Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdi [sürdürmüşlerdi]. Osmanlı feodal toplumuna ve onun kurduğu baskı ve zulüm rejimine karşı ulusal ve demokratik bir başkaldırmanın felsefesini dile getiren bu görüşler de, Kemalist rejimin yerleşmesini ve tutuculaşmasını izleyen yıllarda eski keskinliğinden çok şey yitireceklerdir. Daha ilerki dönemin Kemalist anayasal tezlerde görülen Osmanlı düzenine karşı daha saygılı olma tavrı, daha sonra, popülist çevrelerin Osmanlı kurumları hayranlığı ve nihayet İslamcı-ırkçı karışımı bir gericiliğin bugün ortaöğretim ders kitaplarına soktuğu Osmanlı övgüsü ve feodal değerlere tapma tavrı, bu gerilemenin başlıca uğrak ve vargı noktalarıdır.