Bu kitabın yazılmasının temel amacı görünüşte birbirinden oldukça farklı iki ayrı meslek olan inşaat mühendisliği ve arkeoloji arasındaki uzmanlık anlayışını derinleştirmek ve geliştirmektir. Böylece özellikle inşaat projeleri üzerinde beraber çalışan arkeologlar ve mühendisler arasındaki profesyonel işbirliğinin daha iyi anlaşılması sağlanacaktır. Uyum eksikliği, projeleri geciktirebilir, maliyeti arttırabilir ve gereksiz bir şekilde arkeolojik buluntuların zarar görmesine ya da tahrip olmasına neden olabilir. Arkeolojik kalıntıların oldukça saklı olması doğası sebebiyle bunların inşaat mühendisliği projesi üzerindeki etki seviyesini tahmin etmek güç olabilir. Bu durum arkeolojik kalıntıların tahmin edilemeyen engeller olarak görülmesine yol açmıştır ve bu kalıntılar üzerinde çalışılması, arkeologların üzerinde zaman ve maliyet açısından öngörülemeyen bir yük haline gelmiştir. Bu durumu öncesinden görememe, belirsizliklere (risklere) yol açar ve belirsizliği azaltmak için zarar azaltma stratejilerine ihtiyaç duyulur. Arkeologların inşaat
ekibine katılmaları ve inşaat projelerini yönetmede arkeologların ve inşaat mühendislerinin beceri ve yeterliliklerinin aynı anda uygulanması bu belirsizliği azaltmak için kullanılabilecek temel araçtır. Her iki sektördeki gelişmiş beceriler arkeolojik kalıntılar üzerinde inşaat mühendisliği projelerinin çevresel etkisini azaltacaktır.
Kitap, üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm inşaat mühendisleri için arkeolojiye giriş; ikinci bölüm arkeologlar için inşaat mühendisliğine giriş ve üçüncü bölüm dört ülkeden örnek çalışmalar.
Bu kitabın yazılmasının temel amacı görünüşte birbirinden oldukça farklı iki ayrı meslek olan inşaat mühendisliği ve arkeoloji arasındaki uzmanlık anlayışını derinleştirmek ve geliştirmektir. Böylece özellikle inşaat projeleri üzerinde beraber çalışan arkeologlar ve mühendisler arasındaki profesyonel işbirliğinin daha iyi anlaşılması sağlanacaktır. Uyum eksikliği, projeleri geciktirebilir, maliyeti arttırabilir ve gereksiz bir şekilde arkeolojik buluntuların zarar görmesine ya da tahrip olmasına neden olabilir. Arkeolojik kalıntıların oldukça saklı olması doğası sebebiyle bunların inşaat mühendisliği projesi üzerindeki etki seviyesini tahmin etmek güç olabilir. Bu durum arkeolojik kalıntıların tahmin edilemeyen engeller olarak görülmesine yol açmıştır ve bu kalıntılar üzerinde çalışılması, arkeologların üzerinde zaman ve maliyet açısından öngörülemeyen bir yük haline gelmiştir. Bu durumu öncesinden görememe, belirsizliklere (risklere) yol açar ve belirsizliği azaltmak için zarar azaltma stratejilerine ihtiyaç duyulur. Arkeologların inşaat
ekibine katılmaları ve inşaat projelerini yönetmede arkeologların ve inşaat mühendislerinin beceri ve yeterliliklerinin aynı anda uygulanması bu belirsizliği azaltmak için kullanılabilecek temel araçtır. Her iki sektördeki gelişmiş beceriler arkeolojik kalıntılar üzerinde inşaat mühendisliği projelerinin çevresel etkisini azaltacaktır.
Kitap, üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm inşaat mühendisleri için arkeolojiye giriş; ikinci bölüm arkeologlar için inşaat mühendisliğine giriş ve üçüncü bölüm dört ülkeden örnek çalışmalar.