Bu kitap bir değer bilmezliğin, bir kültürel kıyımın hikâyesidir. "Arşiv muhafaza etme" geleneğinin tam olarak yerleşmediği Türkiye'de, şahısların evrâk-ı metrûkeleri o şahsın vefatı, kurumların arşivleri ise "temizlik", "tasfiye" gibi bahanelerle çöpe atılmakta veya hurda kâğıt olarak değerlendirilmek üzere satılmakta. Böylesi bilinçsiz ve hoyratça bir davranışla Türkiye'nin mazisi büyük ölçüde yok oldu ve halen yok olmaya devam etmekte.
Derinlemesine bir kaynak taramasına dayanan bu çalışma sonucunda ortaya çıkan manzara son derece hazin. Devlet kurumlarından sendikalara ve şahıslara kadar uzanan çok geniş bir yelpazede nice arşiv ve kütüphane yok olmuş durumda. Bunların tamamiyle yok olmalarını bir nebze durduran ve geciktiren kişiler ise bunları hurdacılardan satın alarak koleksiyonerlere ve kütüphanelere satan sahaflar.
Gözlerimizin önünde halen cereyan eden bu yok edilişi belgeleyen bu araştırma, yıllardan beri devam eden bu kültürel tahribatı, derli toplu bir şekilde ilk kez gözler önüne sermekte.
Bu kitap bir değer bilmezliğin, bir kültürel kıyımın hikâyesidir. "Arşiv muhafaza etme" geleneğinin tam olarak yerleşmediği Türkiye'de, şahısların evrâk-ı metrûkeleri o şahsın vefatı, kurumların arşivleri ise "temizlik", "tasfiye" gibi bahanelerle çöpe atılmakta veya hurda kâğıt olarak değerlendirilmek üzere satılmakta. Böylesi bilinçsiz ve hoyratça bir davranışla Türkiye'nin mazisi büyük ölçüde yok oldu ve halen yok olmaya devam etmekte.
Derinlemesine bir kaynak taramasına dayanan bu çalışma sonucunda ortaya çıkan manzara son derece hazin. Devlet kurumlarından sendikalara ve şahıslara kadar uzanan çok geniş bir yelpazede nice arşiv ve kütüphane yok olmuş durumda. Bunların tamamiyle yok olmalarını bir nebze durduran ve geciktiren kişiler ise bunları hurdacılardan satın alarak koleksiyonerlere ve kütüphanelere satan sahaflar.
Gözlerimizin önünde halen cereyan eden bu yok edilişi belgeleyen bu araştırma, yıllardan beri devam eden bu kültürel tahribatı, derli toplu bir şekilde ilk kez gözler önüne sermekte.