9789750809033
23156
https://www.sahafium.com/kitap/bir-sehzadenin-hatirati-p23156.html
Bir Şehzadenin Hâtırâtı Vatan ve Menfâda Gördüklerim ve İşittiklerim
0.00
Osmanlı şehzadesi Ali Vâsıb Efendinin yarım yüzyılı kapsayan ve sürgündeki Osmanlı hanedanı üyelerinin yaşamlarına ışık tutan anıları Vatan ve Menfâda Gördüklerim ve İşittiklerim YKY tarafından yayımlanıyor. Kitabın en önemli özelliği, vatanında saltanat dönemi ve sonra sürgün hatıralarını yazan tek şehzade olmasır. Bir Osmanlı şehzadesinin çocukluktan gençliğe kadarki yaşantısının ve sürgün yıllarında Osmanlı hanedan üyelerinin yaşadıklarının anlatıldığı bu kitap, tarih yazınımıza önemli bir katkı.
Vatan ve Menfada Gördüklerim ve İşittiklerim
Osmanlı şehzadesi Ali Vasıb Efendi'nin yarım yüzyılı kapsayan ve sürgündeki Osmanlı hanedanı üyelerinin yaşamlarına ışık tutan anılarıdır. Kitabın önemli bir özelliği, yazarının, vatanında saltanat dönemi ve sonra sorgün hatıralarını yazan tek şehzade olmasıdı.
1903'te doğan Ali Vasıb Efendi saltanatın kaldırılıp hanedan üyelerinin 1924'te sürgüne gönderilmeleri üzerine, ailesiyle birlikte yurtdışına çıktı. 10 yıl kadar Fransa'da yaşadı, orada V.Mehmed Reşad'ın torunu Emine Mukbile Sultan'la evlendi. Aile 1935'te İskenderiye'ye taşındı, 1940'ta tek çocukları Osman doğdu...
Tadımlık
Sevgili babam ne bir yazar, ne de bir tarihçiydi; 60lı yaşlarına geldiğinde, Osmanlı harfleriyle hatıralarını kaleme aldı. 1961den 1972ye kadar süren on bir senelik yazma süresi içinde, geçmişine dönüp elli sene öncesine varan hadiseleri nakletti. Doğduğu 1903 senesinden başlayarak yarım asırlık bir dönemi ihtiva eden hikâyesi 1950lerde son buldu. Ben de şimdi, kendisi yaşasaydı 100 yaşında olacağı bu günlerde, bu satırları yazmaya başlıyorum.
Babam vatanında saltanat dönemi ve sonra sürgün hatıralarını yazan tek şehzadedir. 1983te vefat ettiğinde, Osmanlı devletinin son senelerini memlekette yetişkin olarak geçiren hiçbir şehzade artık hayatta kalmamıştı. Hatıraları bu bakımdan da mühimdir. Filvaki yaşları en yakın olan babamdan genç diğer beş şehzade babamdan önce vefat etmişlerdi. Sürgüne gönderildiklerinde babam 20 yaşını geçmiş bir delikanlı idi ve aile reisi olarak yerine geçecek olan Mehmed Orhan Efendi ise o tarihte 14 yaşında bir çocuk idi.
Ben 1958 sonbaharında Mısırdan ayrılıp tahsilimi sürdürmeye İngiltereye gittikten sonra, babam hatıralarını 1935ten beri ikamet ettiği İskenderiyede yazmaya başlamış. Hatıralarını yazdığını duyan bütün tanıdıkları kendisinin böyle bir teşebbüste bulunacağını hiç beklemediklerini bildirdiler. Hatıralarını bana ithaf etmesine rağmen, babam onları bana teslim etmedi; hayattayken hatıralarını okuttuğu tek kişi de annem oldu. Babamın vefatından sonra, hatıraları annem kendi vefatına kadar Mısırdaki evinde muhafaza etti.
Kitabı yayına hazırlamak için bazı olayların kronolojisini düzeltmek amacıyla malzemeyi tertibe soktum. Yabancı kişi ve yer isimlerini çözdüm. Kitapta kullanılan unvanlara ışık tutmak ve Osmanlı sülalesinin ananelerini ve âdetlerini perspektife oturtmak için babamın yazdığı Tarihî Geçmiş ve Usul-i Saltanat ile Lakaplar bölümlerindeki ayrıntılı ifadesini özetledim.
Kitapta bahsi geçen bazı vakalarla alakalı belgeleri Ekler bölümünde topladım. Okuyucunun bu kitapta sözü geçen kişilerin bütün Osmanlı hanedanı çerçevesinde aralarındaki irtibatı anlayabilmesi için, kitabın sonuna Osmanlı Hanedanı ve Şecereler bölümünü ekledim. Bunlar, sülalenin şahısları hakkında bazı temel vakıaları da bildirmektedir.
Kitabın aile ferdleri açısından çok geniş bir yelpazesi olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum: 1924 Martında sürgüne gönderilen aile âzâları ve mensuplarının listesini de kitaba koydum ve bu listedeki 37 şehzadenin 35i ve 42 sultanın 38i babamın hatıralarında yer almaktadırlar. Metne eklenen dipnotlar ile fotoğrafların seçimi ve alt yazıları da benimdir.
Osmanlı harflerini, özellikle de el yazısını yeterli derecede okuyamadığımdan, İstanbuldaki Osmanlı Arşivinden Seyyid Ali Kahraman Beyin yardımına başvurdum. Orijinal metni Latin alfabesine büyük bir başarıyla çevirdiğinden kendisine ebediyyen müteşekkirim. Ayrıca sevgili arkadaşlarım İlter Doğan, Nihat Özbudun ve akrabam Profesör Edhem Eldeme de bana sağladıkları değerli yardımları için müteşekkirim. Bu kitapta kullanılan fotoğrafların büyük çoğunluğu benim arşivimdendir. Ancak akrabalarımdan birkaç tane ve IRCICAdan iki resim kullandım, buna imkân verdikleri için onlara minnettarım. Ayrıca, bu kitabın yayımlanmasında emeği geçen bütün Yapı Kredililere teşekkür ederim.
Osman Osmanoğlu
Vatan ve Menfada Gördüklerim ve İşittiklerim
Osmanlı şehzadesi Ali Vasıb Efendi'nin yarım yüzyılı kapsayan ve sürgündeki Osmanlı hanedanı üyelerinin yaşamlarına ışık tutan anılarıdır. Kitabın önemli bir özelliği, yazarının, vatanında saltanat dönemi ve sonra sorgün hatıralarını yazan tek şehzade olmasıdı.
1903'te doğan Ali Vasıb Efendi saltanatın kaldırılıp hanedan üyelerinin 1924'te sürgüne gönderilmeleri üzerine, ailesiyle birlikte yurtdışına çıktı. 10 yıl kadar Fransa'da yaşadı, orada V.Mehmed Reşad'ın torunu Emine Mukbile Sultan'la evlendi. Aile 1935'te İskenderiye'ye taşındı, 1940'ta tek çocukları Osman doğdu...
Tadımlık
Sevgili babam ne bir yazar, ne de bir tarihçiydi; 60lı yaşlarına geldiğinde, Osmanlı harfleriyle hatıralarını kaleme aldı. 1961den 1972ye kadar süren on bir senelik yazma süresi içinde, geçmişine dönüp elli sene öncesine varan hadiseleri nakletti. Doğduğu 1903 senesinden başlayarak yarım asırlık bir dönemi ihtiva eden hikâyesi 1950lerde son buldu. Ben de şimdi, kendisi yaşasaydı 100 yaşında olacağı bu günlerde, bu satırları yazmaya başlıyorum.
Babam vatanında saltanat dönemi ve sonra sürgün hatıralarını yazan tek şehzadedir. 1983te vefat ettiğinde, Osmanlı devletinin son senelerini memlekette yetişkin olarak geçiren hiçbir şehzade artık hayatta kalmamıştı. Hatıraları bu bakımdan da mühimdir. Filvaki yaşları en yakın olan babamdan genç diğer beş şehzade babamdan önce vefat etmişlerdi. Sürgüne gönderildiklerinde babam 20 yaşını geçmiş bir delikanlı idi ve aile reisi olarak yerine geçecek olan Mehmed Orhan Efendi ise o tarihte 14 yaşında bir çocuk idi.
Ben 1958 sonbaharında Mısırdan ayrılıp tahsilimi sürdürmeye İngiltereye gittikten sonra, babam hatıralarını 1935ten beri ikamet ettiği İskenderiyede yazmaya başlamış. Hatıralarını yazdığını duyan bütün tanıdıkları kendisinin böyle bir teşebbüste bulunacağını hiç beklemediklerini bildirdiler. Hatıralarını bana ithaf etmesine rağmen, babam onları bana teslim etmedi; hayattayken hatıralarını okuttuğu tek kişi de annem oldu. Babamın vefatından sonra, hatıraları annem kendi vefatına kadar Mısırdaki evinde muhafaza etti.
Kitabı yayına hazırlamak için bazı olayların kronolojisini düzeltmek amacıyla malzemeyi tertibe soktum. Yabancı kişi ve yer isimlerini çözdüm. Kitapta kullanılan unvanlara ışık tutmak ve Osmanlı sülalesinin ananelerini ve âdetlerini perspektife oturtmak için babamın yazdığı Tarihî Geçmiş ve Usul-i Saltanat ile Lakaplar bölümlerindeki ayrıntılı ifadesini özetledim.
Kitapta bahsi geçen bazı vakalarla alakalı belgeleri Ekler bölümünde topladım. Okuyucunun bu kitapta sözü geçen kişilerin bütün Osmanlı hanedanı çerçevesinde aralarındaki irtibatı anlayabilmesi için, kitabın sonuna Osmanlı Hanedanı ve Şecereler bölümünü ekledim. Bunlar, sülalenin şahısları hakkında bazı temel vakıaları da bildirmektedir.
Kitabın aile ferdleri açısından çok geniş bir yelpazesi olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum: 1924 Martında sürgüne gönderilen aile âzâları ve mensuplarının listesini de kitaba koydum ve bu listedeki 37 şehzadenin 35i ve 42 sultanın 38i babamın hatıralarında yer almaktadırlar. Metne eklenen dipnotlar ile fotoğrafların seçimi ve alt yazıları da benimdir.
Osmanlı harflerini, özellikle de el yazısını yeterli derecede okuyamadığımdan, İstanbuldaki Osmanlı Arşivinden Seyyid Ali Kahraman Beyin yardımına başvurdum. Orijinal metni Latin alfabesine büyük bir başarıyla çevirdiğinden kendisine ebediyyen müteşekkirim. Ayrıca sevgili arkadaşlarım İlter Doğan, Nihat Özbudun ve akrabam Profesör Edhem Eldeme de bana sağladıkları değerli yardımları için müteşekkirim. Bu kitapta kullanılan fotoğrafların büyük çoğunluğu benim arşivimdendir. Ancak akrabalarımdan birkaç tane ve IRCICAdan iki resim kullandım, buna imkân verdikleri için onlara minnettarım. Ayrıca, bu kitabın yayımlanmasında emeği geçen bütün Yapı Kredililere teşekkür ederim.
Osman Osmanoğlu
Osmanlı şehzadesi Ali Vâsıb Efendinin yarım yüzyılı kapsayan ve sürgündeki Osmanlı hanedanı üyelerinin yaşamlarına ışık tutan anıları Vatan ve Menfâda Gördüklerim ve İşittiklerim YKY tarafından yayımlanıyor. Kitabın en önemli özelliği, vatanında saltanat dönemi ve sonra sürgün hatıralarını yazan tek şehzade olmasır. Bir Osmanlı şehzadesinin çocukluktan gençliğe kadarki yaşantısının ve sürgün yıllarında Osmanlı hanedan üyelerinin yaşadıklarının anlatıldığı bu kitap, tarih yazınımıza önemli bir katkı.
Vatan ve Menfada Gördüklerim ve İşittiklerim
Osmanlı şehzadesi Ali Vasıb Efendi'nin yarım yüzyılı kapsayan ve sürgündeki Osmanlı hanedanı üyelerinin yaşamlarına ışık tutan anılarıdır. Kitabın önemli bir özelliği, yazarının, vatanında saltanat dönemi ve sonra sorgün hatıralarını yazan tek şehzade olmasıdı.
1903'te doğan Ali Vasıb Efendi saltanatın kaldırılıp hanedan üyelerinin 1924'te sürgüne gönderilmeleri üzerine, ailesiyle birlikte yurtdışına çıktı. 10 yıl kadar Fransa'da yaşadı, orada V.Mehmed Reşad'ın torunu Emine Mukbile Sultan'la evlendi. Aile 1935'te İskenderiye'ye taşındı, 1940'ta tek çocukları Osman doğdu...
Tadımlık
Sevgili babam ne bir yazar, ne de bir tarihçiydi; 60lı yaşlarına geldiğinde, Osmanlı harfleriyle hatıralarını kaleme aldı. 1961den 1972ye kadar süren on bir senelik yazma süresi içinde, geçmişine dönüp elli sene öncesine varan hadiseleri nakletti. Doğduğu 1903 senesinden başlayarak yarım asırlık bir dönemi ihtiva eden hikâyesi 1950lerde son buldu. Ben de şimdi, kendisi yaşasaydı 100 yaşında olacağı bu günlerde, bu satırları yazmaya başlıyorum.
Babam vatanında saltanat dönemi ve sonra sürgün hatıralarını yazan tek şehzadedir. 1983te vefat ettiğinde, Osmanlı devletinin son senelerini memlekette yetişkin olarak geçiren hiçbir şehzade artık hayatta kalmamıştı. Hatıraları bu bakımdan da mühimdir. Filvaki yaşları en yakın olan babamdan genç diğer beş şehzade babamdan önce vefat etmişlerdi. Sürgüne gönderildiklerinde babam 20 yaşını geçmiş bir delikanlı idi ve aile reisi olarak yerine geçecek olan Mehmed Orhan Efendi ise o tarihte 14 yaşında bir çocuk idi.
Ben 1958 sonbaharında Mısırdan ayrılıp tahsilimi sürdürmeye İngiltereye gittikten sonra, babam hatıralarını 1935ten beri ikamet ettiği İskenderiyede yazmaya başlamış. Hatıralarını yazdığını duyan bütün tanıdıkları kendisinin böyle bir teşebbüste bulunacağını hiç beklemediklerini bildirdiler. Hatıralarını bana ithaf etmesine rağmen, babam onları bana teslim etmedi; hayattayken hatıralarını okuttuğu tek kişi de annem oldu. Babamın vefatından sonra, hatıraları annem kendi vefatına kadar Mısırdaki evinde muhafaza etti.
Kitabı yayına hazırlamak için bazı olayların kronolojisini düzeltmek amacıyla malzemeyi tertibe soktum. Yabancı kişi ve yer isimlerini çözdüm. Kitapta kullanılan unvanlara ışık tutmak ve Osmanlı sülalesinin ananelerini ve âdetlerini perspektife oturtmak için babamın yazdığı Tarihî Geçmiş ve Usul-i Saltanat ile Lakaplar bölümlerindeki ayrıntılı ifadesini özetledim.
Kitapta bahsi geçen bazı vakalarla alakalı belgeleri Ekler bölümünde topladım. Okuyucunun bu kitapta sözü geçen kişilerin bütün Osmanlı hanedanı çerçevesinde aralarındaki irtibatı anlayabilmesi için, kitabın sonuna Osmanlı Hanedanı ve Şecereler bölümünü ekledim. Bunlar, sülalenin şahısları hakkında bazı temel vakıaları da bildirmektedir.
Kitabın aile ferdleri açısından çok geniş bir yelpazesi olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum: 1924 Martında sürgüne gönderilen aile âzâları ve mensuplarının listesini de kitaba koydum ve bu listedeki 37 şehzadenin 35i ve 42 sultanın 38i babamın hatıralarında yer almaktadırlar. Metne eklenen dipnotlar ile fotoğrafların seçimi ve alt yazıları da benimdir.
Osmanlı harflerini, özellikle de el yazısını yeterli derecede okuyamadığımdan, İstanbuldaki Osmanlı Arşivinden Seyyid Ali Kahraman Beyin yardımına başvurdum. Orijinal metni Latin alfabesine büyük bir başarıyla çevirdiğinden kendisine ebediyyen müteşekkirim. Ayrıca sevgili arkadaşlarım İlter Doğan, Nihat Özbudun ve akrabam Profesör Edhem Eldeme de bana sağladıkları değerli yardımları için müteşekkirim. Bu kitapta kullanılan fotoğrafların büyük çoğunluğu benim arşivimdendir. Ancak akrabalarımdan birkaç tane ve IRCICAdan iki resim kullandım, buna imkân verdikleri için onlara minnettarım. Ayrıca, bu kitabın yayımlanmasında emeği geçen bütün Yapı Kredililere teşekkür ederim.
Osman Osmanoğlu
Vatan ve Menfada Gördüklerim ve İşittiklerim
Osmanlı şehzadesi Ali Vasıb Efendi'nin yarım yüzyılı kapsayan ve sürgündeki Osmanlı hanedanı üyelerinin yaşamlarına ışık tutan anılarıdır. Kitabın önemli bir özelliği, yazarının, vatanında saltanat dönemi ve sonra sorgün hatıralarını yazan tek şehzade olmasıdı.
1903'te doğan Ali Vasıb Efendi saltanatın kaldırılıp hanedan üyelerinin 1924'te sürgüne gönderilmeleri üzerine, ailesiyle birlikte yurtdışına çıktı. 10 yıl kadar Fransa'da yaşadı, orada V.Mehmed Reşad'ın torunu Emine Mukbile Sultan'la evlendi. Aile 1935'te İskenderiye'ye taşındı, 1940'ta tek çocukları Osman doğdu...
Tadımlık
Sevgili babam ne bir yazar, ne de bir tarihçiydi; 60lı yaşlarına geldiğinde, Osmanlı harfleriyle hatıralarını kaleme aldı. 1961den 1972ye kadar süren on bir senelik yazma süresi içinde, geçmişine dönüp elli sene öncesine varan hadiseleri nakletti. Doğduğu 1903 senesinden başlayarak yarım asırlık bir dönemi ihtiva eden hikâyesi 1950lerde son buldu. Ben de şimdi, kendisi yaşasaydı 100 yaşında olacağı bu günlerde, bu satırları yazmaya başlıyorum.
Babam vatanında saltanat dönemi ve sonra sürgün hatıralarını yazan tek şehzadedir. 1983te vefat ettiğinde, Osmanlı devletinin son senelerini memlekette yetişkin olarak geçiren hiçbir şehzade artık hayatta kalmamıştı. Hatıraları bu bakımdan da mühimdir. Filvaki yaşları en yakın olan babamdan genç diğer beş şehzade babamdan önce vefat etmişlerdi. Sürgüne gönderildiklerinde babam 20 yaşını geçmiş bir delikanlı idi ve aile reisi olarak yerine geçecek olan Mehmed Orhan Efendi ise o tarihte 14 yaşında bir çocuk idi.
Ben 1958 sonbaharında Mısırdan ayrılıp tahsilimi sürdürmeye İngiltereye gittikten sonra, babam hatıralarını 1935ten beri ikamet ettiği İskenderiyede yazmaya başlamış. Hatıralarını yazdığını duyan bütün tanıdıkları kendisinin böyle bir teşebbüste bulunacağını hiç beklemediklerini bildirdiler. Hatıralarını bana ithaf etmesine rağmen, babam onları bana teslim etmedi; hayattayken hatıralarını okuttuğu tek kişi de annem oldu. Babamın vefatından sonra, hatıraları annem kendi vefatına kadar Mısırdaki evinde muhafaza etti.
Kitabı yayına hazırlamak için bazı olayların kronolojisini düzeltmek amacıyla malzemeyi tertibe soktum. Yabancı kişi ve yer isimlerini çözdüm. Kitapta kullanılan unvanlara ışık tutmak ve Osmanlı sülalesinin ananelerini ve âdetlerini perspektife oturtmak için babamın yazdığı Tarihî Geçmiş ve Usul-i Saltanat ile Lakaplar bölümlerindeki ayrıntılı ifadesini özetledim.
Kitapta bahsi geçen bazı vakalarla alakalı belgeleri Ekler bölümünde topladım. Okuyucunun bu kitapta sözü geçen kişilerin bütün Osmanlı hanedanı çerçevesinde aralarındaki irtibatı anlayabilmesi için, kitabın sonuna Osmanlı Hanedanı ve Şecereler bölümünü ekledim. Bunlar, sülalenin şahısları hakkında bazı temel vakıaları da bildirmektedir.
Kitabın aile ferdleri açısından çok geniş bir yelpazesi olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum: 1924 Martında sürgüne gönderilen aile âzâları ve mensuplarının listesini de kitaba koydum ve bu listedeki 37 şehzadenin 35i ve 42 sultanın 38i babamın hatıralarında yer almaktadırlar. Metne eklenen dipnotlar ile fotoğrafların seçimi ve alt yazıları da benimdir.
Osmanlı harflerini, özellikle de el yazısını yeterli derecede okuyamadığımdan, İstanbuldaki Osmanlı Arşivinden Seyyid Ali Kahraman Beyin yardımına başvurdum. Orijinal metni Latin alfabesine büyük bir başarıyla çevirdiğinden kendisine ebediyyen müteşekkirim. Ayrıca sevgili arkadaşlarım İlter Doğan, Nihat Özbudun ve akrabam Profesör Edhem Eldeme de bana sağladıkları değerli yardımları için müteşekkirim. Bu kitapta kullanılan fotoğrafların büyük çoğunluğu benim arşivimdendir. Ancak akrabalarımdan birkaç tane ve IRCICAdan iki resim kullandım, buna imkân verdikleri için onlara minnettarım. Ayrıca, bu kitabın yayımlanmasında emeği geçen bütün Yapı Kredililere teşekkür ederim.
Osman Osmanoğlu