Emirî mahlasıyla dört ayrı divan tertip eden ve çoğunlukla ahlâki-tasavvufi mesneviler tercüme eden Mehmed Bey b. Musa Paşa, 16. asırda yaşamış bir Osmanlı bürokratıdır. Baba tarafından Candaroğulları, anne tarafından Sadrazam Pirî Mehmed Paşa neslindendir. Ankara sancak beyliği görevinden azledildikten sonra, ilerlemiş yaşına rağmen şiire yönelmiş ve tahminen 10 yılda telif ve tercüme olmak üzere en az 18 manzum eser kaleme almıştır. Divanlarını dönemin sultanı III. Murad’a sunmuştur.
Emirî’nin, metnine ulaşılabilen ikinci ve dördüncü divanlarında bulunan ve daha önce herhangi bir çalışmaya konu olmamış Türkçe şiirler, bu kitap ile ilim âleminin dikkatine sunulmaktadır. Çalışmada, her iki divanda yer alan mesnevi, kaside, gazel, kıta, rubai ve müfred türünde toplam 391 şiire yer verilmiş, ayrıca bunların günümüz Türkçesi ile söylenişi de ilgililerin istifadesine sunulmuştur. Emirî’nin hayatı ve eserleri hakkındaki bilgi ve mülahazaların yer aldığı girişte, ikinci divanın başında bulunan Türkçe dibaceye de yer verilmiştir.
Emirî velut bir şair olmasına rağmen –anlaşıldığı kadarıyla- devrinde ve sonrasında bilinmemiştir. Onun Türkçe şiirlerinden klasik şiire vukufu ve vasatın altında görülemeyecek bir şair olduğu anlaşılmaktadır.
Emirî mahlasıyla dört ayrı divan tertip eden ve çoğunlukla ahlâki-tasavvufi mesneviler tercüme eden Mehmed Bey b. Musa Paşa, 16. asırda yaşamış bir Osmanlı bürokratıdır. Baba tarafından Candaroğulları, anne tarafından Sadrazam Pirî Mehmed Paşa neslindendir. Ankara sancak beyliği görevinden azledildikten sonra, ilerlemiş yaşına rağmen şiire yönelmiş ve tahminen 10 yılda telif ve tercüme olmak üzere en az 18 manzum eser kaleme almıştır. Divanlarını dönemin sultanı III. Murad’a sunmuştur.
Emirî’nin, metnine ulaşılabilen ikinci ve dördüncü divanlarında bulunan ve daha önce herhangi bir çalışmaya konu olmamış Türkçe şiirler, bu kitap ile ilim âleminin dikkatine sunulmaktadır. Çalışmada, her iki divanda yer alan mesnevi, kaside, gazel, kıta, rubai ve müfred türünde toplam 391 şiire yer verilmiş, ayrıca bunların günümüz Türkçesi ile söylenişi de ilgililerin istifadesine sunulmuştur. Emirî’nin hayatı ve eserleri hakkındaki bilgi ve mülahazaların yer aldığı girişte, ikinci divanın başında bulunan Türkçe dibaceye de yer verilmiştir.
Emirî velut bir şair olmasına rağmen –anlaşıldığı kadarıyla- devrinde ve sonrasında bilinmemiştir. Onun Türkçe şiirlerinden klasik şiire vukufu ve vasatın altında görülemeyecek bir şair olduğu anlaşılmaktadır.