9789750406782
216743
https://www.sahafium.com/kitap/cilli-karin-agrisi-cuce-p216743.html
Çilli, Karın Ağrısı, Cüce
0.00
Fakir Baykurt, öyku?lerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylu?nu?n maddi ve manevi du?nyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, gu?nlu?k konuşma dilini öyku?ye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bu?rokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı?, yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor.
Fakir Baykur?un ilk öyku? kitabı olan ve 1955?te yayınlanan Çilli?yi Karın Ağrısı ve Cu?ce ile birlikte yeniden okurla buluşturuyoruz:
?Selver, sofrayı kaldırdıktan sonra leğen ıbrık getirdi, elimizi ağzımızı yıkattı. Sonra da kapının dibine çekilip oturdu. Diz çökmu?ştu?. Ellerini saygılı saygılı dizlerine koymuştu. Kıpırdamadan bekliyordu. Susuyordu. Ara sıra göz ucuyla yu?zu?ne bakıyordum. Çilleri kıpır kıpır ediyordu sanki. Gözleri sık sık bende, bazan babasında, bazan da anasındaydı. Bu Selver, temiz çarşaflı, yumuşak, yataklarda yatmalıydı. Sabunların en kötu?su? olmayan bol köpu?klu? bir kalıp sabunla saçını başını, kulaklarını,kulaklarının ardını, orasını burasını iyice oğmalı, terini kirini temizlemeliydi. Ayaklarını, topuklarını, sıcak suya batırılmış sabunlu bezlerle oğmalı, oğmalı, ak pak etmeliydi. Bu bilekler temizlenmeli, bu dudaklar, bu burun deliklerinin önleri, bu gözlerin öpu?lecek yerleri, bu kaşlar, karşıdan baktığın zaman derisinin delikleri göru?necek duruma gelmeliydi. Temizliğinden altın suyuna batmış gibi ışıldayan saçları, kokulu, patiska çarşaflı yataklara gömu?lmeli, öylece uyumalıydı. Ne uyurdu, ne tatlı uyurdu bu Selver!? (Çilli)
Fakir Baykur?un ilk öyku? kitabı olan ve 1955?te yayınlanan Çilli?yi Karın Ağrısı ve Cu?ce ile birlikte yeniden okurla buluşturuyoruz:
?Selver, sofrayı kaldırdıktan sonra leğen ıbrık getirdi, elimizi ağzımızı yıkattı. Sonra da kapının dibine çekilip oturdu. Diz çökmu?ştu?. Ellerini saygılı saygılı dizlerine koymuştu. Kıpırdamadan bekliyordu. Susuyordu. Ara sıra göz ucuyla yu?zu?ne bakıyordum. Çilleri kıpır kıpır ediyordu sanki. Gözleri sık sık bende, bazan babasında, bazan da anasındaydı. Bu Selver, temiz çarşaflı, yumuşak, yataklarda yatmalıydı. Sabunların en kötu?su? olmayan bol köpu?klu? bir kalıp sabunla saçını başını, kulaklarını,kulaklarının ardını, orasını burasını iyice oğmalı, terini kirini temizlemeliydi. Ayaklarını, topuklarını, sıcak suya batırılmış sabunlu bezlerle oğmalı, oğmalı, ak pak etmeliydi. Bu bilekler temizlenmeli, bu dudaklar, bu burun deliklerinin önleri, bu gözlerin öpu?lecek yerleri, bu kaşlar, karşıdan baktığın zaman derisinin delikleri göru?necek duruma gelmeliydi. Temizliğinden altın suyuna batmış gibi ışıldayan saçları, kokulu, patiska çarşaflı yataklara gömu?lmeli, öylece uyumalıydı. Ne uyurdu, ne tatlı uyurdu bu Selver!? (Çilli)
Fakir Baykurt, öyku?lerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylu?nu?n maddi ve manevi du?nyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, gu?nlu?k konuşma dilini öyku?ye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bu?rokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı?, yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor.
Fakir Baykur?un ilk öyku? kitabı olan ve 1955?te yayınlanan Çilli?yi Karın Ağrısı ve Cu?ce ile birlikte yeniden okurla buluşturuyoruz:
?Selver, sofrayı kaldırdıktan sonra leğen ıbrık getirdi, elimizi ağzımızı yıkattı. Sonra da kapının dibine çekilip oturdu. Diz çökmu?ştu?. Ellerini saygılı saygılı dizlerine koymuştu. Kıpırdamadan bekliyordu. Susuyordu. Ara sıra göz ucuyla yu?zu?ne bakıyordum. Çilleri kıpır kıpır ediyordu sanki. Gözleri sık sık bende, bazan babasında, bazan da anasındaydı. Bu Selver, temiz çarşaflı, yumuşak, yataklarda yatmalıydı. Sabunların en kötu?su? olmayan bol köpu?klu? bir kalıp sabunla saçını başını, kulaklarını,kulaklarının ardını, orasını burasını iyice oğmalı, terini kirini temizlemeliydi. Ayaklarını, topuklarını, sıcak suya batırılmış sabunlu bezlerle oğmalı, oğmalı, ak pak etmeliydi. Bu bilekler temizlenmeli, bu dudaklar, bu burun deliklerinin önleri, bu gözlerin öpu?lecek yerleri, bu kaşlar, karşıdan baktığın zaman derisinin delikleri göru?necek duruma gelmeliydi. Temizliğinden altın suyuna batmış gibi ışıldayan saçları, kokulu, patiska çarşaflı yataklara gömu?lmeli, öylece uyumalıydı. Ne uyurdu, ne tatlı uyurdu bu Selver!? (Çilli)
Fakir Baykur?un ilk öyku? kitabı olan ve 1955?te yayınlanan Çilli?yi Karın Ağrısı ve Cu?ce ile birlikte yeniden okurla buluşturuyoruz:
?Selver, sofrayı kaldırdıktan sonra leğen ıbrık getirdi, elimizi ağzımızı yıkattı. Sonra da kapının dibine çekilip oturdu. Diz çökmu?ştu?. Ellerini saygılı saygılı dizlerine koymuştu. Kıpırdamadan bekliyordu. Susuyordu. Ara sıra göz ucuyla yu?zu?ne bakıyordum. Çilleri kıpır kıpır ediyordu sanki. Gözleri sık sık bende, bazan babasında, bazan da anasındaydı. Bu Selver, temiz çarşaflı, yumuşak, yataklarda yatmalıydı. Sabunların en kötu?su? olmayan bol köpu?klu? bir kalıp sabunla saçını başını, kulaklarını,kulaklarının ardını, orasını burasını iyice oğmalı, terini kirini temizlemeliydi. Ayaklarını, topuklarını, sıcak suya batırılmış sabunlu bezlerle oğmalı, oğmalı, ak pak etmeliydi. Bu bilekler temizlenmeli, bu dudaklar, bu burun deliklerinin önleri, bu gözlerin öpu?lecek yerleri, bu kaşlar, karşıdan baktığın zaman derisinin delikleri göru?necek duruma gelmeliydi. Temizliğinden altın suyuna batmış gibi ışıldayan saçları, kokulu, patiska çarşaflı yataklara gömu?lmeli, öylece uyumalıydı. Ne uyurdu, ne tatlı uyurdu bu Selver!? (Çilli)