9789750817120
118761
https://www.sahafium.com/kitap/cocuk-ve-allah-p118761.html
Çocuk ve Allah 70 Yaşında
0.00
Çocuk ve Allah yayımlanışının 70. yılında, hepsi numaralı 3 bin nüshalık tek bir özel basımla yeniden okurlarıyla buluşuyor
Fazıl Hüsnü Dağlarcanın 1940ta yayımladığı ikinci şiir kitabı: Türk şiirinin en özgün, dil ve yapı bütünlüğü bakımından en sağlam yapıtlarından biri. Türk edebiyatında çok az kitap böylesine kalıcı bir yer edinmiş, neredeyse yazarını aşan bir üne ulaşmıştır.
İnsanın evrendeki yerini, doğanın görkemi karşısındaki sarsılış ve duyuşlarını zengin, çocuksu bir düşgücüyle, şaşırtıcı bir duyarlıkla dile getiriyor şair. Yayımlanışının 70. yılında yerini iyice perçinlemiş bu kitabı, Fazıl Hüsnü Dağlarcanın Toplu Şiirlerinden ayrı, özel bir baskıyla taçlandırıyoruz.
Tadımlık
BU ELLER MİYDİ
Bu eller miydi masallar arasından
Rüyalara uzattığım bu eller miydi.
Arzu dolu, yaşamak dolu,
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.
Bilyaların aydınlık dünyacıkları
Bu eller miydi hayatı o dünyaların.
Altın bir oyun gibi eserdi
Altın tüylerinden mevsimin rüzgârı.
Topraktan evler yapan bu eller miydi
Ki şimdi değmekte toprak olan evlere.
El işi vazifelerinin önünde
Tırnaklarını yiyerek düşünmek ne iydi.
Kaybolmuş, o çizgilerden
Falcının saadet dedikleri.
O köylü çakısının kestiği yer
Söğüt dallarından düdük yaparken..
Bu eller miydi kesen mavi serçeyi
Birkaç damla kan ki zafer ve kahramanlık.
Yorganın altına saklanarak,
Bu eller miydi sevmeyen geceyi.
Ayrılmış sevgili oyuncaklardan
Kırmış küçük şişelerini.
Ve her şeyden ve her şeyden sonra
Bu eller miydi Allaha açılan!
Fazıl Hüsnü Dağlarcanın 1940ta yayımladığı ikinci şiir kitabı: Türk şiirinin en özgün, dil ve yapı bütünlüğü bakımından en sağlam yapıtlarından biri. Türk edebiyatında çok az kitap böylesine kalıcı bir yer edinmiş, neredeyse yazarını aşan bir üne ulaşmıştır.
İnsanın evrendeki yerini, doğanın görkemi karşısındaki sarsılış ve duyuşlarını zengin, çocuksu bir düşgücüyle, şaşırtıcı bir duyarlıkla dile getiriyor şair. Yayımlanışının 70. yılında yerini iyice perçinlemiş bu kitabı, Fazıl Hüsnü Dağlarcanın Toplu Şiirlerinden ayrı, özel bir baskıyla taçlandırıyoruz.
Tadımlık
BU ELLER MİYDİ
Bu eller miydi masallar arasından
Rüyalara uzattığım bu eller miydi.
Arzu dolu, yaşamak dolu,
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.
Bilyaların aydınlık dünyacıkları
Bu eller miydi hayatı o dünyaların.
Altın bir oyun gibi eserdi
Altın tüylerinden mevsimin rüzgârı.
Topraktan evler yapan bu eller miydi
Ki şimdi değmekte toprak olan evlere.
El işi vazifelerinin önünde
Tırnaklarını yiyerek düşünmek ne iydi.
Kaybolmuş, o çizgilerden
Falcının saadet dedikleri.
O köylü çakısının kestiği yer
Söğüt dallarından düdük yaparken..
Bu eller miydi kesen mavi serçeyi
Birkaç damla kan ki zafer ve kahramanlık.
Yorganın altına saklanarak,
Bu eller miydi sevmeyen geceyi.
Ayrılmış sevgili oyuncaklardan
Kırmış küçük şişelerini.
Ve her şeyden ve her şeyden sonra
Bu eller miydi Allaha açılan!
Çocuk ve Allah yayımlanışının 70. yılında, hepsi numaralı 3 bin nüshalık tek bir özel basımla yeniden okurlarıyla buluşuyor
Fazıl Hüsnü Dağlarcanın 1940ta yayımladığı ikinci şiir kitabı: Türk şiirinin en özgün, dil ve yapı bütünlüğü bakımından en sağlam yapıtlarından biri. Türk edebiyatında çok az kitap böylesine kalıcı bir yer edinmiş, neredeyse yazarını aşan bir üne ulaşmıştır.
İnsanın evrendeki yerini, doğanın görkemi karşısındaki sarsılış ve duyuşlarını zengin, çocuksu bir düşgücüyle, şaşırtıcı bir duyarlıkla dile getiriyor şair. Yayımlanışının 70. yılında yerini iyice perçinlemiş bu kitabı, Fazıl Hüsnü Dağlarcanın Toplu Şiirlerinden ayrı, özel bir baskıyla taçlandırıyoruz.
Tadımlık
BU ELLER MİYDİ
Bu eller miydi masallar arasından
Rüyalara uzattığım bu eller miydi.
Arzu dolu, yaşamak dolu,
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.
Bilyaların aydınlık dünyacıkları
Bu eller miydi hayatı o dünyaların.
Altın bir oyun gibi eserdi
Altın tüylerinden mevsimin rüzgârı.
Topraktan evler yapan bu eller miydi
Ki şimdi değmekte toprak olan evlere.
El işi vazifelerinin önünde
Tırnaklarını yiyerek düşünmek ne iydi.
Kaybolmuş, o çizgilerden
Falcının saadet dedikleri.
O köylü çakısının kestiği yer
Söğüt dallarından düdük yaparken..
Bu eller miydi kesen mavi serçeyi
Birkaç damla kan ki zafer ve kahramanlık.
Yorganın altına saklanarak,
Bu eller miydi sevmeyen geceyi.
Ayrılmış sevgili oyuncaklardan
Kırmış küçük şişelerini.
Ve her şeyden ve her şeyden sonra
Bu eller miydi Allaha açılan!
Fazıl Hüsnü Dağlarcanın 1940ta yayımladığı ikinci şiir kitabı: Türk şiirinin en özgün, dil ve yapı bütünlüğü bakımından en sağlam yapıtlarından biri. Türk edebiyatında çok az kitap böylesine kalıcı bir yer edinmiş, neredeyse yazarını aşan bir üne ulaşmıştır.
İnsanın evrendeki yerini, doğanın görkemi karşısındaki sarsılış ve duyuşlarını zengin, çocuksu bir düşgücüyle, şaşırtıcı bir duyarlıkla dile getiriyor şair. Yayımlanışının 70. yılında yerini iyice perçinlemiş bu kitabı, Fazıl Hüsnü Dağlarcanın Toplu Şiirlerinden ayrı, özel bir baskıyla taçlandırıyoruz.
Tadımlık
BU ELLER MİYDİ
Bu eller miydi masallar arasından
Rüyalara uzattığım bu eller miydi.
Arzu dolu, yaşamak dolu,
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.
Bilyaların aydınlık dünyacıkları
Bu eller miydi hayatı o dünyaların.
Altın bir oyun gibi eserdi
Altın tüylerinden mevsimin rüzgârı.
Topraktan evler yapan bu eller miydi
Ki şimdi değmekte toprak olan evlere.
El işi vazifelerinin önünde
Tırnaklarını yiyerek düşünmek ne iydi.
Kaybolmuş, o çizgilerden
Falcının saadet dedikleri.
O köylü çakısının kestiği yer
Söğüt dallarından düdük yaparken..
Bu eller miydi kesen mavi serçeyi
Birkaç damla kan ki zafer ve kahramanlık.
Yorganın altına saklanarak,
Bu eller miydi sevmeyen geceyi.
Ayrılmış sevgili oyuncaklardan
Kırmış küçük şişelerini.
Ve her şeyden ve her şeyden sonra
Bu eller miydi Allaha açılan!