9789750816062
109924
https://www.sahafium.com/kitap/dag-uykusu-p109924.html
Dağ Uykusu Seçme Şiirler
0.00
Sen bir sözcuk sayma beni betiklerinden
Çeker giderim butun tumcelerden
butun dizelerden
Boşluğum kalır
Göklerden bin kat iri
Tadımlık
Giriş
Fazıl Hüsnü Dağlarca (19142008) Türkçenin ve dünya şiirinin en verimli şairlerinden biridir. 73 yıllık yayın yaşamında, irili ufaklı 150ye yakın yapıt bırakmıştır. Dağlarca şiirinin niceliğiyle birlikte kapsadığı alanlar, kitaptan kitaba şaşmayan niteliği, onu eşsiz bir konuma yerleştirmektedir.
Biz bu seçkide, onun önemli yapıtlarının bazılarından şiirler sunuyoruz. Daha önce birkaç baskısı çıkmış diğer antoloji Dört Kanatlı Kuşta yer almayan şiirleri yeğledik. Böylece, okur, Dağlarcadan iki değişik antoloji okuma şansına erişmiş oldu.
Burada, yapıt sayısını sınırlı tutmamızın kitaba belirli bir birlik sağladığını düşünüyoruz. Dağlarca yapıtının niceliği, antoloji tasarısını çekici duruma getirmekle birlikte, bir ya da iki antolojinin Dağlarca şiiri konusunda yeterli fikir veremeyeceği de kuşku götürmemektedir.
Antoloji, öncelikle, kitaplara, her bir kitabın bütününe ve sonunda yapıtların toplamına karşı arzu doğurma işlevini görmelidir. Hiçbir antoloji, şiirler aldığı şiir kitabının, şiir kitaplarının yerine geçemez. Kaldı ki Dağlarca her bir şiir kitabını bir büyük şiir gibi düşünmüştür, kitap kurgusuna, mantığına, devinimine büyük önem vermiştir. Böylece, her antoloji, yararlarına karşın, kitaplara bir saldırıdır, bir çeşit hırsızlıktır. Keyfî bir hırsızlık... Dağlarca şiirsel olgunluğa çok çabuk erişmiştir. Henüz 21 yaşını bitirmeden yayımladığı Havaya Çizilen Dünyada başyapıt düzeyinde şiirler vardır. Sonraki kitabı Çocuk ve Allah Türk şiirinin başyapıtlarındandır. Çakırın Destanıyla kapanan ilk dönemi, Dağlarcayı yalnızca Türk edebiyatının değil, ama dünya edebiyatının da en genç dehâlarından biri yapmaktadır. Bu genç şair, bu tarihten (1945) sonra, daha 63 yıl şiir yazmıştır. Bu süre boyunca, yaşlanmaya, yorulmaya bağlanabilecek hiçbir ağırlaşma, soğuma, duraklama görülmemektedir. Bu garip durumun örneği yoktur. Dağlarcanın şiiri, baştan sona, yaşamı öne çıkaran bir şiirdir. Bu yaşam hayat en temelde canlının hayvanın (Arapça canlı demek) yaşamıdır. Hayvan, Dağlarcada, hem bildiğimiz hayvandır, hem de bizdeki hayvandır, vücudumuzu saran, oluşturan hayattır. Dağlarcanın şiiri, bu yaşamın dile gelmesi olayıdır. Yaşamın dile gelmesi olayında, yaşamla, yaşayanla, yaşayanlarla birlikte varlık açılır. Dağlarcada varlık, en genel ve en özel yönleriyle yaşamın diline açılmaktadır. Duyumsamalar, algılar, düşlemeler imgelemin alanı , düşünceler, arzular, istekler, bu açılmanın şiirde dile gelmiş değişik katmanlarıdır. Bu katmanların dile gelmesi, şiir dilinin, ses, ritm gibi biçimsel niteliklerinin özgün kullanımıyla, Dağlarca şiirinin imgelerini oluşturur. Dağlarcanın şiiri, en büyük biçimsel özgünlük içinden, imgeye öncelik veren bir şiirdir. Ama bunu yaparken de düşünceden, düşünsel yönelimden, düşünsel tutumdan ödün vermez. İmge, biçim, düşünce dengesi eşsizdir Dağlarca şiirinin. Bu denge, Dağlarcanın her kitabında ayrı kurulmuştur.
Denge, ama değişen denge. Böylece, Dağlarca uzay konusunu da ele alsa (Aylam), toplum konusunu da ele alsa (Toprak Ana), Kurtuluş Savaşı konusunu da ele alsa (Bağımsızlık Savaşı), aynı yetkinliği içerir.
Ahmet Soysal
Çeker giderim butun tumcelerden
butun dizelerden
Boşluğum kalır
Göklerden bin kat iri
Tadımlık
Giriş
Fazıl Hüsnü Dağlarca (19142008) Türkçenin ve dünya şiirinin en verimli şairlerinden biridir. 73 yıllık yayın yaşamında, irili ufaklı 150ye yakın yapıt bırakmıştır. Dağlarca şiirinin niceliğiyle birlikte kapsadığı alanlar, kitaptan kitaba şaşmayan niteliği, onu eşsiz bir konuma yerleştirmektedir.
Biz bu seçkide, onun önemli yapıtlarının bazılarından şiirler sunuyoruz. Daha önce birkaç baskısı çıkmış diğer antoloji Dört Kanatlı Kuşta yer almayan şiirleri yeğledik. Böylece, okur, Dağlarcadan iki değişik antoloji okuma şansına erişmiş oldu.
Burada, yapıt sayısını sınırlı tutmamızın kitaba belirli bir birlik sağladığını düşünüyoruz. Dağlarca yapıtının niceliği, antoloji tasarısını çekici duruma getirmekle birlikte, bir ya da iki antolojinin Dağlarca şiiri konusunda yeterli fikir veremeyeceği de kuşku götürmemektedir.
Antoloji, öncelikle, kitaplara, her bir kitabın bütününe ve sonunda yapıtların toplamına karşı arzu doğurma işlevini görmelidir. Hiçbir antoloji, şiirler aldığı şiir kitabının, şiir kitaplarının yerine geçemez. Kaldı ki Dağlarca her bir şiir kitabını bir büyük şiir gibi düşünmüştür, kitap kurgusuna, mantığına, devinimine büyük önem vermiştir. Böylece, her antoloji, yararlarına karşın, kitaplara bir saldırıdır, bir çeşit hırsızlıktır. Keyfî bir hırsızlık... Dağlarca şiirsel olgunluğa çok çabuk erişmiştir. Henüz 21 yaşını bitirmeden yayımladığı Havaya Çizilen Dünyada başyapıt düzeyinde şiirler vardır. Sonraki kitabı Çocuk ve Allah Türk şiirinin başyapıtlarındandır. Çakırın Destanıyla kapanan ilk dönemi, Dağlarcayı yalnızca Türk edebiyatının değil, ama dünya edebiyatının da en genç dehâlarından biri yapmaktadır. Bu genç şair, bu tarihten (1945) sonra, daha 63 yıl şiir yazmıştır. Bu süre boyunca, yaşlanmaya, yorulmaya bağlanabilecek hiçbir ağırlaşma, soğuma, duraklama görülmemektedir. Bu garip durumun örneği yoktur. Dağlarcanın şiiri, baştan sona, yaşamı öne çıkaran bir şiirdir. Bu yaşam hayat en temelde canlının hayvanın (Arapça canlı demek) yaşamıdır. Hayvan, Dağlarcada, hem bildiğimiz hayvandır, hem de bizdeki hayvandır, vücudumuzu saran, oluşturan hayattır. Dağlarcanın şiiri, bu yaşamın dile gelmesi olayıdır. Yaşamın dile gelmesi olayında, yaşamla, yaşayanla, yaşayanlarla birlikte varlık açılır. Dağlarcada varlık, en genel ve en özel yönleriyle yaşamın diline açılmaktadır. Duyumsamalar, algılar, düşlemeler imgelemin alanı , düşünceler, arzular, istekler, bu açılmanın şiirde dile gelmiş değişik katmanlarıdır. Bu katmanların dile gelmesi, şiir dilinin, ses, ritm gibi biçimsel niteliklerinin özgün kullanımıyla, Dağlarca şiirinin imgelerini oluşturur. Dağlarcanın şiiri, en büyük biçimsel özgünlük içinden, imgeye öncelik veren bir şiirdir. Ama bunu yaparken de düşünceden, düşünsel yönelimden, düşünsel tutumdan ödün vermez. İmge, biçim, düşünce dengesi eşsizdir Dağlarca şiirinin. Bu denge, Dağlarcanın her kitabında ayrı kurulmuştur.
Denge, ama değişen denge. Böylece, Dağlarca uzay konusunu da ele alsa (Aylam), toplum konusunu da ele alsa (Toprak Ana), Kurtuluş Savaşı konusunu da ele alsa (Bağımsızlık Savaşı), aynı yetkinliği içerir.
Ahmet Soysal
Sen bir sözcuk sayma beni betiklerinden
Çeker giderim butun tumcelerden
butun dizelerden
Boşluğum kalır
Göklerden bin kat iri
Tadımlık
Giriş
Fazıl Hüsnü Dağlarca (19142008) Türkçenin ve dünya şiirinin en verimli şairlerinden biridir. 73 yıllık yayın yaşamında, irili ufaklı 150ye yakın yapıt bırakmıştır. Dağlarca şiirinin niceliğiyle birlikte kapsadığı alanlar, kitaptan kitaba şaşmayan niteliği, onu eşsiz bir konuma yerleştirmektedir.
Biz bu seçkide, onun önemli yapıtlarının bazılarından şiirler sunuyoruz. Daha önce birkaç baskısı çıkmış diğer antoloji Dört Kanatlı Kuşta yer almayan şiirleri yeğledik. Böylece, okur, Dağlarcadan iki değişik antoloji okuma şansına erişmiş oldu.
Burada, yapıt sayısını sınırlı tutmamızın kitaba belirli bir birlik sağladığını düşünüyoruz. Dağlarca yapıtının niceliği, antoloji tasarısını çekici duruma getirmekle birlikte, bir ya da iki antolojinin Dağlarca şiiri konusunda yeterli fikir veremeyeceği de kuşku götürmemektedir.
Antoloji, öncelikle, kitaplara, her bir kitabın bütününe ve sonunda yapıtların toplamına karşı arzu doğurma işlevini görmelidir. Hiçbir antoloji, şiirler aldığı şiir kitabının, şiir kitaplarının yerine geçemez. Kaldı ki Dağlarca her bir şiir kitabını bir büyük şiir gibi düşünmüştür, kitap kurgusuna, mantığına, devinimine büyük önem vermiştir. Böylece, her antoloji, yararlarına karşın, kitaplara bir saldırıdır, bir çeşit hırsızlıktır. Keyfî bir hırsızlık... Dağlarca şiirsel olgunluğa çok çabuk erişmiştir. Henüz 21 yaşını bitirmeden yayımladığı Havaya Çizilen Dünyada başyapıt düzeyinde şiirler vardır. Sonraki kitabı Çocuk ve Allah Türk şiirinin başyapıtlarındandır. Çakırın Destanıyla kapanan ilk dönemi, Dağlarcayı yalnızca Türk edebiyatının değil, ama dünya edebiyatının da en genç dehâlarından biri yapmaktadır. Bu genç şair, bu tarihten (1945) sonra, daha 63 yıl şiir yazmıştır. Bu süre boyunca, yaşlanmaya, yorulmaya bağlanabilecek hiçbir ağırlaşma, soğuma, duraklama görülmemektedir. Bu garip durumun örneği yoktur. Dağlarcanın şiiri, baştan sona, yaşamı öne çıkaran bir şiirdir. Bu yaşam hayat en temelde canlının hayvanın (Arapça canlı demek) yaşamıdır. Hayvan, Dağlarcada, hem bildiğimiz hayvandır, hem de bizdeki hayvandır, vücudumuzu saran, oluşturan hayattır. Dağlarcanın şiiri, bu yaşamın dile gelmesi olayıdır. Yaşamın dile gelmesi olayında, yaşamla, yaşayanla, yaşayanlarla birlikte varlık açılır. Dağlarcada varlık, en genel ve en özel yönleriyle yaşamın diline açılmaktadır. Duyumsamalar, algılar, düşlemeler imgelemin alanı , düşünceler, arzular, istekler, bu açılmanın şiirde dile gelmiş değişik katmanlarıdır. Bu katmanların dile gelmesi, şiir dilinin, ses, ritm gibi biçimsel niteliklerinin özgün kullanımıyla, Dağlarca şiirinin imgelerini oluşturur. Dağlarcanın şiiri, en büyük biçimsel özgünlük içinden, imgeye öncelik veren bir şiirdir. Ama bunu yaparken de düşünceden, düşünsel yönelimden, düşünsel tutumdan ödün vermez. İmge, biçim, düşünce dengesi eşsizdir Dağlarca şiirinin. Bu denge, Dağlarcanın her kitabında ayrı kurulmuştur.
Denge, ama değişen denge. Böylece, Dağlarca uzay konusunu da ele alsa (Aylam), toplum konusunu da ele alsa (Toprak Ana), Kurtuluş Savaşı konusunu da ele alsa (Bağımsızlık Savaşı), aynı yetkinliği içerir.
Ahmet Soysal
Çeker giderim butun tumcelerden
butun dizelerden
Boşluğum kalır
Göklerden bin kat iri
Tadımlık
Giriş
Fazıl Hüsnü Dağlarca (19142008) Türkçenin ve dünya şiirinin en verimli şairlerinden biridir. 73 yıllık yayın yaşamında, irili ufaklı 150ye yakın yapıt bırakmıştır. Dağlarca şiirinin niceliğiyle birlikte kapsadığı alanlar, kitaptan kitaba şaşmayan niteliği, onu eşsiz bir konuma yerleştirmektedir.
Biz bu seçkide, onun önemli yapıtlarının bazılarından şiirler sunuyoruz. Daha önce birkaç baskısı çıkmış diğer antoloji Dört Kanatlı Kuşta yer almayan şiirleri yeğledik. Böylece, okur, Dağlarcadan iki değişik antoloji okuma şansına erişmiş oldu.
Burada, yapıt sayısını sınırlı tutmamızın kitaba belirli bir birlik sağladığını düşünüyoruz. Dağlarca yapıtının niceliği, antoloji tasarısını çekici duruma getirmekle birlikte, bir ya da iki antolojinin Dağlarca şiiri konusunda yeterli fikir veremeyeceği de kuşku götürmemektedir.
Antoloji, öncelikle, kitaplara, her bir kitabın bütününe ve sonunda yapıtların toplamına karşı arzu doğurma işlevini görmelidir. Hiçbir antoloji, şiirler aldığı şiir kitabının, şiir kitaplarının yerine geçemez. Kaldı ki Dağlarca her bir şiir kitabını bir büyük şiir gibi düşünmüştür, kitap kurgusuna, mantığına, devinimine büyük önem vermiştir. Böylece, her antoloji, yararlarına karşın, kitaplara bir saldırıdır, bir çeşit hırsızlıktır. Keyfî bir hırsızlık... Dağlarca şiirsel olgunluğa çok çabuk erişmiştir. Henüz 21 yaşını bitirmeden yayımladığı Havaya Çizilen Dünyada başyapıt düzeyinde şiirler vardır. Sonraki kitabı Çocuk ve Allah Türk şiirinin başyapıtlarındandır. Çakırın Destanıyla kapanan ilk dönemi, Dağlarcayı yalnızca Türk edebiyatının değil, ama dünya edebiyatının da en genç dehâlarından biri yapmaktadır. Bu genç şair, bu tarihten (1945) sonra, daha 63 yıl şiir yazmıştır. Bu süre boyunca, yaşlanmaya, yorulmaya bağlanabilecek hiçbir ağırlaşma, soğuma, duraklama görülmemektedir. Bu garip durumun örneği yoktur. Dağlarcanın şiiri, baştan sona, yaşamı öne çıkaran bir şiirdir. Bu yaşam hayat en temelde canlının hayvanın (Arapça canlı demek) yaşamıdır. Hayvan, Dağlarcada, hem bildiğimiz hayvandır, hem de bizdeki hayvandır, vücudumuzu saran, oluşturan hayattır. Dağlarcanın şiiri, bu yaşamın dile gelmesi olayıdır. Yaşamın dile gelmesi olayında, yaşamla, yaşayanla, yaşayanlarla birlikte varlık açılır. Dağlarcada varlık, en genel ve en özel yönleriyle yaşamın diline açılmaktadır. Duyumsamalar, algılar, düşlemeler imgelemin alanı , düşünceler, arzular, istekler, bu açılmanın şiirde dile gelmiş değişik katmanlarıdır. Bu katmanların dile gelmesi, şiir dilinin, ses, ritm gibi biçimsel niteliklerinin özgün kullanımıyla, Dağlarca şiirinin imgelerini oluşturur. Dağlarcanın şiiri, en büyük biçimsel özgünlük içinden, imgeye öncelik veren bir şiirdir. Ama bunu yaparken de düşünceden, düşünsel yönelimden, düşünsel tutumdan ödün vermez. İmge, biçim, düşünce dengesi eşsizdir Dağlarca şiirinin. Bu denge, Dağlarcanın her kitabında ayrı kurulmuştur.
Denge, ama değişen denge. Böylece, Dağlarca uzay konusunu da ele alsa (Aylam), toplum konusunu da ele alsa (Toprak Ana), Kurtuluş Savaşı konusunu da ele alsa (Bağımsızlık Savaşı), aynı yetkinliği içerir.
Ahmet Soysal