Balkan Savaşları'ndan cumhuriyetin ilanına kadar Güney Marmara, Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasının en karışık bölgelerinden biriydi. Tehcirler, göçler, iskânlar, dağları dolduran çeteler ve asker kaçakları, işgal ve direnişle sürüklenen bu yıllarda bölge, etkileri bugün de görülen hakiki bir türbülans yaşamıştı.
Ryan Gingeras'ın "Dertli Sahiller"i, başkentin hinterlandını teşkil eden dört sancağa odaklanıyor: Karesi (Balıkesir), Hüdavendigar (Bursa), Kale-i Sultaniye (Çanakkale), İzmit (Kocaeli). Ermeni ve Rum nüfusun Müslümanlarla birlikte yaşadığı bu geniş alan, Balkanlar'dan ve Kafkasya'dan göçlerle beraber her türden çatışmanın süreklilik kazandığı bir can pazarı halini alacaktı.
İktidar odaklarıyla (saltanatla veya Kuva-yı Milliye'yle, Redd-i ?lhak Cemiyeti'yle veya Yunan ordusuyla) kâh yan yana duran kâh ayrı düşen, "asi"den "sadık yurttaş"a, "haydut"tan "direnişçi"ye geçişler yaşayan Arnavut ve Çerkes çetelerinin başrole oturduğu bu kazı çalışması, dönemin dinî, etnik ve sınıfsal dinamiklerini su yüzüne çıkarıyor. Aynı zamanda, kasaba kasaba, köy köy ilerleyerek Birinci Dünya Savaşı'na ve Osmanlı'nın son yıllarına mercek tutan bir portreler galerisi sunuyor.
Balkan Savaşları'ndan cumhuriyetin ilanına kadar Güney Marmara, Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasının en karışık bölgelerinden biriydi. Tehcirler, göçler, iskânlar, dağları dolduran çeteler ve asker kaçakları, işgal ve direnişle sürüklenen bu yıllarda bölge, etkileri bugün de görülen hakiki bir türbülans yaşamıştı.
Ryan Gingeras'ın "Dertli Sahiller"i, başkentin hinterlandını teşkil eden dört sancağa odaklanıyor: Karesi (Balıkesir), Hüdavendigar (Bursa), Kale-i Sultaniye (Çanakkale), İzmit (Kocaeli). Ermeni ve Rum nüfusun Müslümanlarla birlikte yaşadığı bu geniş alan, Balkanlar'dan ve Kafkasya'dan göçlerle beraber her türden çatışmanın süreklilik kazandığı bir can pazarı halini alacaktı.
İktidar odaklarıyla (saltanatla veya Kuva-yı Milliye'yle, Redd-i ?lhak Cemiyeti'yle veya Yunan ordusuyla) kâh yan yana duran kâh ayrı düşen, "asi"den "sadık yurttaş"a, "haydut"tan "direnişçi"ye geçişler yaşayan Arnavut ve Çerkes çetelerinin başrole oturduğu bu kazı çalışması, dönemin dinî, etnik ve sınıfsal dinamiklerini su yüzüne çıkarıyor. Aynı zamanda, kasaba kasaba, köy köy ilerleyerek Birinci Dünya Savaşı'na ve Osmanlı'nın son yıllarına mercek tutan bir portreler galerisi sunuyor.