Ünlü tarihçi Ordinaryüs Profesör Denis Sinor'un önemli katkılarıyla derlediği bu kitap, dünyanın en ilginç coğrafyalarından biri olan, ancak gecikmiş ve yetersiz arkeolojik çalışmalar nedeniyle bugüne dek hakkında pek fazla bilginin ortaya çıkarılamadığı İç Asya tarihi üzerine yazılmış makaleleri biraraya getiriyor. Büyük uygarlıkları kuran ulusların doğum yeri olan İç Asya'nın günümüze pek az belge bırakan geçmişini araştıran dünyaca tanınmış bilim adamları tarafından kaleme alan bu makaleler, ülkemizin en önemli tarihçileri ve akademisyenleri tarafından Türkçe'ye çevrildi. İç Asya tarihini Paleolitik Çağ'dan başlayarak 13. yüzyılda Moğol İmparatorluğu'nun kuruluşuna kadar getiren kitap, farklı kültürlerin beşiği olan bu topraklarda yaşamış ulus ve halkların tarihteki izlerini sürüyor. Asırlar boyu göçebe bir yaşamın merkezi olan İç Asya, tarihi boyunca, Avrupa ve Asya'nın yerleşik uygarlıkları arasında hem bir köprü olmuş, hem de iki farklı yaşam biçimini birbirinden ayırmıştı. Bu topraklar göçebelerle yerleşiklerin asırlar boyu süren mücadelerine tanıklık etmiştir. Tarihe barbarlar ve barbarlık kavramlarını kazandıran bu mücadeleler, farklı uygarlıkların doğuşunun da yolunu açmıştır. Türk dünyasının tarihini aydınlatan bölümleriyle ayrı bir önem kazanan Erken İç Asya Tarihi, yeryüzünün en eski coğrafyasını dünya tarihiyle kaynaştıran kapsamıyla uzun bir süre aşılamayacak temel bir eserdir.
Ünlü tarihçi Ordinaryüs Profesör Denis Sinor'un önemli katkılarıyla derlediği bu kitap, dünyanın en ilginç coğrafyalarından biri olan, ancak gecikmiş ve yetersiz arkeolojik çalışmalar nedeniyle bugüne dek hakkında pek fazla bilginin ortaya çıkarılamadığı İç Asya tarihi üzerine yazılmış makaleleri biraraya getiriyor. Büyük uygarlıkları kuran ulusların doğum yeri olan İç Asya'nın günümüze pek az belge bırakan geçmişini araştıran dünyaca tanınmış bilim adamları tarafından kaleme alan bu makaleler, ülkemizin en önemli tarihçileri ve akademisyenleri tarafından Türkçe'ye çevrildi. İç Asya tarihini Paleolitik Çağ'dan başlayarak 13. yüzyılda Moğol İmparatorluğu'nun kuruluşuna kadar getiren kitap, farklı kültürlerin beşiği olan bu topraklarda yaşamış ulus ve halkların tarihteki izlerini sürüyor. Asırlar boyu göçebe bir yaşamın merkezi olan İç Asya, tarihi boyunca, Avrupa ve Asya'nın yerleşik uygarlıkları arasında hem bir köprü olmuş, hem de iki farklı yaşam biçimini birbirinden ayırmıştı. Bu topraklar göçebelerle yerleşiklerin asırlar boyu süren mücadelerine tanıklık etmiştir. Tarihe barbarlar ve barbarlık kavramlarını kazandıran bu mücadeleler, farklı uygarlıkların doğuşunun da yolunu açmıştır. Türk dünyasının tarihini aydınlatan bölümleriyle ayrı bir önem kazanan Erken İç Asya Tarihi, yeryüzünün en eski coğrafyasını dünya tarihiyle kaynaştıran kapsamıyla uzun bir süre aşılamayacak temel bir eserdir.