Bu eserde, Mütareke döneminde İstanbul'a iltica etmek zorunda kalan Bolşevik muhaliflerin ki kendilerine Beyaz Rus denilmekteydi; gerçek trajedileri anlatılmaktadır. Beyaz Rus tabiriyle bir ırk kastedilmemektedir. Bu dönemdeki Beyaz Rus ifadesi siyasî bir tabirdir ve her ırktan Bolşevik muhaliflerini kapsamaktadır.
1917 yılındaki Bolşevik İhtilali neticesinde 20. yüzyıldaki en büyük insanî dramlardan birisi yaşandı. Bolşevik Hükümetin Kızıl Ordusu ve Bolşevik muhaliflerinin oluşturduğu Beyaz Ordu arasında kanlı bir iç savaş meydana geldi. 1919 yılından itibaren Bolşevik muhalifler Rusya'dan ayrılmaya başladılar, İstanbul'a ve başka şehirlere sığındılar. 1920 yılı başında da İstanbul'a büyük bir iltica dalgası gerçekleşti. Son nokta ise 1920 Kasım ayında Beyaz Ordunun savaşı kaybetmesi oldu.
Beyaz Rus adı verilen yaklaşık 150.000 sivil ve asker Kırım limanlarından kalkan vapurlarla İstanbul'a iltica etti. İtilaf Devletlerinin işgali altındaki esir şehir İstanbul Beyaz Rusların sığınağı oldu. İstanbul'daki Beyaz Rusların bir kısmı hemen, bir kısmı da yıllar sonra başka ülkelere göç ettiler. Bu arada binlerce Beyaz Rus, İstanbul'da kendisine yeni bir hayat oluşturmaya çalıştı. İş kurdular, Türk vatandaşlığına geçtiler. Kaderlerini Türk toplumuyla, Türkiye ile birleştirdiler.
İstanbul'da, 1919'dan 1930'ların sonuna kadar varlıklarını her alanda hissettirdiler. Bu arada şehrin sosyal yapısını derinden etkileyerek, eğlence sektöründe ve güzel sanatlar alanında önemli izler bıraktılar. Kısacası, 1920'li ve 1930'lu yılların "Beyaz Yıllar" olarak anılmasını sağladılar. İstanbul'dan ayrılırken hayatta kalmalarını sağlayan şehre sevgi ve minnet duydular ve felaketli yıllarını unutmadılar. Binlerce Beyaz Rus ise İstanbul'da kaldı ve Türk vatandaşı olarak bilgi ve deneyimleriyle yaşadıkları topluma katkı sağladı.
Sonuç itibarıyla bu insanlar, Türk-Rus tarihinde çok özel bir yere sahiptir. Beyaz Ruslar, felaketin, dostluğun ve hayata yeniden başlamanın simgesi olmuşlardır.
Bu eserde, Mütareke döneminde İstanbul'a iltica etmek zorunda kalan Bolşevik muhaliflerin ki kendilerine Beyaz Rus denilmekteydi; gerçek trajedileri anlatılmaktadır. Beyaz Rus tabiriyle bir ırk kastedilmemektedir. Bu dönemdeki Beyaz Rus ifadesi siyasî bir tabirdir ve her ırktan Bolşevik muhaliflerini kapsamaktadır.
1917 yılındaki Bolşevik İhtilali neticesinde 20. yüzyıldaki en büyük insanî dramlardan birisi yaşandı. Bolşevik Hükümetin Kızıl Ordusu ve Bolşevik muhaliflerinin oluşturduğu Beyaz Ordu arasında kanlı bir iç savaş meydana geldi. 1919 yılından itibaren Bolşevik muhalifler Rusya'dan ayrılmaya başladılar, İstanbul'a ve başka şehirlere sığındılar. 1920 yılı başında da İstanbul'a büyük bir iltica dalgası gerçekleşti. Son nokta ise 1920 Kasım ayında Beyaz Ordunun savaşı kaybetmesi oldu.
Beyaz Rus adı verilen yaklaşık 150.000 sivil ve asker Kırım limanlarından kalkan vapurlarla İstanbul'a iltica etti. İtilaf Devletlerinin işgali altındaki esir şehir İstanbul Beyaz Rusların sığınağı oldu. İstanbul'daki Beyaz Rusların bir kısmı hemen, bir kısmı da yıllar sonra başka ülkelere göç ettiler. Bu arada binlerce Beyaz Rus, İstanbul'da kendisine yeni bir hayat oluşturmaya çalıştı. İş kurdular, Türk vatandaşlığına geçtiler. Kaderlerini Türk toplumuyla, Türkiye ile birleştirdiler.
İstanbul'da, 1919'dan 1930'ların sonuna kadar varlıklarını her alanda hissettirdiler. Bu arada şehrin sosyal yapısını derinden etkileyerek, eğlence sektöründe ve güzel sanatlar alanında önemli izler bıraktılar. Kısacası, 1920'li ve 1930'lu yılların "Beyaz Yıllar" olarak anılmasını sağladılar. İstanbul'dan ayrılırken hayatta kalmalarını sağlayan şehre sevgi ve minnet duydular ve felaketli yıllarını unutmadılar. Binlerce Beyaz Rus ise İstanbul'da kaldı ve Türk vatandaşı olarak bilgi ve deneyimleriyle yaşadıkları topluma katkı sağladı.
Sonuç itibarıyla bu insanlar, Türk-Rus tarihinde çok özel bir yere sahiptir. Beyaz Ruslar, felaketin, dostluğun ve hayata yeniden başlamanın simgesi olmuşlardır.