Çevirisini sunduğumuz Gülşen-i Tevhîd, İbrahim Şâhidî Dede’nin, Mesnevî’nin her defterinden seçtiği yüz beyti beşer beyitle şerh ederek oluşturduğu manzum bir eserdir. Seçilen beyitler, mânâ ve hikmet yoğunluğu olan ve birbirlerini tamamlayıcı mahiyetteki beyitlerdir.
İbrahim Şâhidî 873/1468 yılında doğmuş, ilk eğitimini Mevlevî olan babası Salih Hüdayî Dede’den almış, on sekiz yaşlarında İstanbul’a gelerek Fatih Medresesinde, daha sonra Bursa Yıldırım Han Medresesinde tahsiline devam etmiştir. Karşılaştığı olaylar üzerine tasavvufa intisap eden Şâhidî, önce Vefâî şeyhi Bedreddin’e, sonra da Mevlevî şeyhi Fânî Dede’ye bağlanır. Bu sırada yaşı 24’tür. Gülşen-i Esrâr adlı eserinde anlattığına göre Hz. Mevlânâ soyundan gelen Paşa Çelebi’ye mürid olur. Dîvâne Mehmed Çelebi’nin cezbesine kapılarak ona bende olur. Denizli, Afyonkarahisar ve Kütahya Mevlevîhaneleri ile ilişkiler kuran İbrahim Şâhidî, Dîvâne Mehmed Çelebi ve çevresi vasıtasıyla Mevlevî geleneğini Muğla Mevlevîhane’sine taşır. Mevlevîlik açısından son derece önemli bir yeri hâiz olan İbrahim Şâhîdî Dede, 957/1550 yılında 82 yaşında iken Hakk’a yürümüştür. Mezarı Afyonkarahisar’dadır.
Afif Tektaş tarafından tercüme edilen eser, iki defter halinde elimizde bulunmaktadır. Farsça metinlerin de yer aldığı defterlerde tercümeler, daha çok metne sadık kalınarak yapılmıştır. Mesnevî beyitlerinin çevirisinde ve bazılarının açıklanmasında Şeyh İsmail Ankaravî’nin şerhinden faydalanılmış ve her beytin şerhte geçen cilt ve sayfa numarası gösterilmiştir.
Afif Tektaş külliyatı olarak sunduğumuz;
1. Mevlâna’nın Işığında Ramazan Sohbetleri,
2. Şeyh İsmail Anakaravî’nin Mihhâcü’l-Fukara Adlı Eserinin Özü (Fukaranın Yolu),
3. Dilden Gönüle, Tasavvufa Dair Risaleler, isimli eserler ile dördüncüsü ve sonuncusu olan
Gülşen-i Tevhîd’in yayımlanması ile 4 kitaptan oluşan dizimiz yayın hayatına arz edilmiştir.
Çevirisini sunduğumuz Gülşen-i Tevhîd, İbrahim Şâhidî Dede’nin, Mesnevî’nin her defterinden seçtiği yüz beyti beşer beyitle şerh ederek oluşturduğu manzum bir eserdir. Seçilen beyitler, mânâ ve hikmet yoğunluğu olan ve birbirlerini tamamlayıcı mahiyetteki beyitlerdir.
İbrahim Şâhidî 873/1468 yılında doğmuş, ilk eğitimini Mevlevî olan babası Salih Hüdayî Dede’den almış, on sekiz yaşlarında İstanbul’a gelerek Fatih Medresesinde, daha sonra Bursa Yıldırım Han Medresesinde tahsiline devam etmiştir. Karşılaştığı olaylar üzerine tasavvufa intisap eden Şâhidî, önce Vefâî şeyhi Bedreddin’e, sonra da Mevlevî şeyhi Fânî Dede’ye bağlanır. Bu sırada yaşı 24’tür. Gülşen-i Esrâr adlı eserinde anlattığına göre Hz. Mevlânâ soyundan gelen Paşa Çelebi’ye mürid olur. Dîvâne Mehmed Çelebi’nin cezbesine kapılarak ona bende olur. Denizli, Afyonkarahisar ve Kütahya Mevlevîhaneleri ile ilişkiler kuran İbrahim Şâhidî, Dîvâne Mehmed Çelebi ve çevresi vasıtasıyla Mevlevî geleneğini Muğla Mevlevîhane’sine taşır. Mevlevîlik açısından son derece önemli bir yeri hâiz olan İbrahim Şâhîdî Dede, 957/1550 yılında 82 yaşında iken Hakk’a yürümüştür. Mezarı Afyonkarahisar’dadır.
Afif Tektaş tarafından tercüme edilen eser, iki defter halinde elimizde bulunmaktadır. Farsça metinlerin de yer aldığı defterlerde tercümeler, daha çok metne sadık kalınarak yapılmıştır. Mesnevî beyitlerinin çevirisinde ve bazılarının açıklanmasında Şeyh İsmail Ankaravî’nin şerhinden faydalanılmış ve her beytin şerhte geçen cilt ve sayfa numarası gösterilmiştir.
Afif Tektaş külliyatı olarak sunduğumuz;
1. Mevlâna’nın Işığında Ramazan Sohbetleri,
2. Şeyh İsmail Anakaravî’nin Mihhâcü’l-Fukara Adlı Eserinin Özü (Fukaranın Yolu),
3. Dilden Gönüle, Tasavvufa Dair Risaleler, isimli eserler ile dördüncüsü ve sonuncusu olan
Gülşen-i Tevhîd’in yayımlanması ile 4 kitaptan oluşan dizimiz yayın hayatına arz edilmiştir.