Hayatım

Stok Kodu:
9789750815287
Boyut:
165-240
Sayfa Sayısı:
300
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2014-05
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
9789750815287
106378
Hayatım
Hayatım
0.00
Herkesin hayatı, mükemmel bir tarih parçasıdır. Hele çocukların ibret alacağı güzel bir kitaptır. Şahsının ehemmiyetine göre böyle bir kitap bütün vatan evlatlarının da istifade edebileceği hakiki bir rehber olabilir. Ne idik, ne olduk? Mutlak bilinmelidir.

Bu dünyada herkesin hayatı, kendi hatırasında bir resimli kitaptır. Eğer bunu yazmazsa, kendisiyle beraber silinip gidecektir. Kalacak üç-beş mühim hatıra da, yakınları tarafından mahiyeti değiştirilmiş, birer masal olacak, kimseye faydası değil, belki de zararı olacaktır.
Herkes kendi kitabını yazmalı, okunması herkes için faydalı görülenler ise mutlaka tab ve neşr olunmalıdır.

Medeni âlemde bu yapılıyor. Bu âleme girdiğini iddia edenler de bunu yapmalıdırlar.

Tadımlık


İstanbula Bir Bakış

Artık İstanbuldan uzun zaman için ayrılacağımdan her tarafını ibretle geziyor, tetkik ediyorum. En fenama giden şey şimendifer memurları. Hepsi Türk ün gayri... Rumeli tarafı da böyle. Anadolu yakası da. 8 Kanunusanide Haydarpaşadan trenle Feneryoluna, oradan da Fenerbahçeye bir arkadaşımla gitmiştim. Modadaki Frèreler Mektebi talebesi de burada oynuyorlar. Birkaçı ağaç diplerinde münferit ayakta bekliyor. Oyuna iştirak etmiyorlar. Cezalı imişler. Yüzlerce şapkalı talebe arasında iki fesli Türk çocuğu var. Diğerleri Rum, Ermeni, Yahudi mahlut... Çocuklarla konuştum. Şimendifer memurlarının çoğu buradan mezun imiş. Mükemmel Fransızca öğreniyorlar. Terbiye-i bedeniyeleri de kendilerine ciddi bir tavır ve hareket veriyor.


Şimendifer memurlarının ciddi ve muntazam hallerine gıpta ederken bizim vapur memurlarının laubali vaziyetleri insanı çok müteessir ediyor. Kadıköye giderken mevki memuru sarhoştu. Arkadaşım Kadri Beye denk gelmiş, Bey, bana bir konyak ısmarla demiş. Kadri Bey tanımadığı bu sarhoşa bir tokat vur­muş. Ben aşağıda kamarada idim. Gürültüyü işittim, çıktım. Hadiseye muttali oldum. Acıdım... Bu hale pek acıdım. Adamcağıza nasihat ettim. Hem kendine hem vazifeye acı arkadaş. Tokat ağır bir şeydir. Fakat senin yaptığın ve şu halin yalnız senin için değil hepimiz için bir yaradır. Eğer sarhoşluğu terk edersen bu tokada ebedi hürmet edersin, dedim. Sarhoşluk... Hem de vazifede sarhoşluk. Ya­rabbi, Türk e bu pis ahlakı neden mukadder kılıyorsun... Bizi de ikinci bir Endülüs yapmak için mi? Böyle ise; isyankârlardan biri de ben olurum.
Herkesin hayatı, mükemmel bir tarih parçasıdır. Hele çocukların ibret alacağı güzel bir kitaptır. Şahsının ehemmiyetine göre böyle bir kitap bütün vatan evlatlarının da istifade edebileceği hakiki bir rehber olabilir. Ne idik, ne olduk? Mutlak bilinmelidir.

Bu dünyada herkesin hayatı, kendi hatırasında bir resimli kitaptır. Eğer bunu yazmazsa, kendisiyle beraber silinip gidecektir. Kalacak üç-beş mühim hatıra da, yakınları tarafından mahiyeti değiştirilmiş, birer masal olacak, kimseye faydası değil, belki de zararı olacaktır.
Herkes kendi kitabını yazmalı, okunması herkes için faydalı görülenler ise mutlaka tab ve neşr olunmalıdır.

Medeni âlemde bu yapılıyor. Bu âleme girdiğini iddia edenler de bunu yapmalıdırlar.

Tadımlık


İstanbula Bir Bakış

Artık İstanbuldan uzun zaman için ayrılacağımdan her tarafını ibretle geziyor, tetkik ediyorum. En fenama giden şey şimendifer memurları. Hepsi Türk ün gayri... Rumeli tarafı da böyle. Anadolu yakası da. 8 Kanunusanide Haydarpaşadan trenle Feneryoluna, oradan da Fenerbahçeye bir arkadaşımla gitmiştim. Modadaki Frèreler Mektebi talebesi de burada oynuyorlar. Birkaçı ağaç diplerinde münferit ayakta bekliyor. Oyuna iştirak etmiyorlar. Cezalı imişler. Yüzlerce şapkalı talebe arasında iki fesli Türk çocuğu var. Diğerleri Rum, Ermeni, Yahudi mahlut... Çocuklarla konuştum. Şimendifer memurlarının çoğu buradan mezun imiş. Mükemmel Fransızca öğreniyorlar. Terbiye-i bedeniyeleri de kendilerine ciddi bir tavır ve hareket veriyor.


Şimendifer memurlarının ciddi ve muntazam hallerine gıpta ederken bizim vapur memurlarının laubali vaziyetleri insanı çok müteessir ediyor. Kadıköye giderken mevki memuru sarhoştu. Arkadaşım Kadri Beye denk gelmiş, Bey, bana bir konyak ısmarla demiş. Kadri Bey tanımadığı bu sarhoşa bir tokat vur­muş. Ben aşağıda kamarada idim. Gürültüyü işittim, çıktım. Hadiseye muttali oldum. Acıdım... Bu hale pek acıdım. Adamcağıza nasihat ettim. Hem kendine hem vazifeye acı arkadaş. Tokat ağır bir şeydir. Fakat senin yaptığın ve şu halin yalnız senin için değil hepimiz için bir yaradır. Eğer sarhoşluğu terk edersen bu tokada ebedi hürmet edersin, dedim. Sarhoşluk... Hem de vazifede sarhoşluk. Ya­rabbi, Türk e bu pis ahlakı neden mukadder kılıyorsun... Bizi de ikinci bir Endülüs yapmak için mi? Böyle ise; isyankârlardan biri de ben olurum.
Kapat