Yeniçağda insanlar pek çok doğal ve beşeri afetle mücadele etmek zorunda kaldı. Özellikle Akdeniz ve çevresinde yaşanan seller, kuraklıklar ve aşırı soğuklar ile kitlesel savaşlar ülkelerin sosyal ve iktisadi bünyelerinde tamiri zor yaralar açtı. Üç kıtaya yayılan devasa büyüklüğüyle Osmanlı İmparatorluğu da böyle çetin dönemlerden geçti. İmparatorlukta ortaya çıkan ve 16. yüzyılın ikinci yarısı ile 17. yüzyılın ilk yarısını kapsayan ağır bunalımlar sonraki yüzyılların dokusunu etkileyecek derecede ciddi kayıplara neden oldu. Tüm bu gaileler arasında gerek imparatorluk yetkilileri gerekse tebaa sosyal yapının çözülmemesi ve ekonomik istikrarın bozulmaması için ellerinden gelen tüm imkânları kullanarak bu kriz süreçlerini en az hasarla atlatmaya çalıştılar. Neyse ki işlenmemiş büyük arazilerin varlığı, değişen iklimsel veriler ve imparatorluk idarecileriyle halkın ortak çabaları sayesinde, ekonomik ve sosyal bünye büyük sarsıntılar geçirmeden kriz dönemlerinden çıkılabildi. Bu çalışma adı geçen bir asırlık dönemde Osmanlı ülkesinde yaşanan darlık ve kıtlık buhranlarını, sebep ve sonuçlarıyla birlikte incelemeyi amaçlıyor. Kuraklık, sel, çekirge istilası gibi doğal; stokçuluk, kaçakçılık ve savaş gibi beşeri sebepler yüzünden ekonomik krizlere ve ardından açlığa sürüklenen ülkenin, bu şartlardan kurtulmak için yaptığı mücadeleler, merkezi ve yerel idarecilerin harcadığı çabalarla, vakıflar başta olmak üzere sivil halkın gayretleri kitabın ana konusunu oluşturuyor. Çalışmada ayrıca Osmanlıların içine düştüğü bu iktisadi bunalımların dönemin çağdaş toplumlarının yaşadıklarıyla benzerlik ve farklılıklarına da yer veriliyor. Yrd. Doç. Dr. Zafer Karademir Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi.
Yeniçağda insanlar pek çok doğal ve beşeri afetle mücadele etmek zorunda kaldı. Özellikle Akdeniz ve çevresinde yaşanan seller, kuraklıklar ve aşırı soğuklar ile kitlesel savaşlar ülkelerin sosyal ve iktisadi bünyelerinde tamiri zor yaralar açtı. Üç kıtaya yayılan devasa büyüklüğüyle Osmanlı İmparatorluğu da böyle çetin dönemlerden geçti. İmparatorlukta ortaya çıkan ve 16. yüzyılın ikinci yarısı ile 17. yüzyılın ilk yarısını kapsayan ağır bunalımlar sonraki yüzyılların dokusunu etkileyecek derecede ciddi kayıplara neden oldu. Tüm bu gaileler arasında gerek imparatorluk yetkilileri gerekse tebaa sosyal yapının çözülmemesi ve ekonomik istikrarın bozulmaması için ellerinden gelen tüm imkânları kullanarak bu kriz süreçlerini en az hasarla atlatmaya çalıştılar. Neyse ki işlenmemiş büyük arazilerin varlığı, değişen iklimsel veriler ve imparatorluk idarecileriyle halkın ortak çabaları sayesinde, ekonomik ve sosyal bünye büyük sarsıntılar geçirmeden kriz dönemlerinden çıkılabildi. Bu çalışma adı geçen bir asırlık dönemde Osmanlı ülkesinde yaşanan darlık ve kıtlık buhranlarını, sebep ve sonuçlarıyla birlikte incelemeyi amaçlıyor. Kuraklık, sel, çekirge istilası gibi doğal; stokçuluk, kaçakçılık ve savaş gibi beşeri sebepler yüzünden ekonomik krizlere ve ardından açlığa sürüklenen ülkenin, bu şartlardan kurtulmak için yaptığı mücadeleler, merkezi ve yerel idarecilerin harcadığı çabalarla, vakıflar başta olmak üzere sivil halkın gayretleri kitabın ana konusunu oluşturuyor. Çalışmada ayrıca Osmanlıların içine düştüğü bu iktisadi bunalımların dönemin çağdaş toplumlarının yaşadıklarıyla benzerlik ve farklılıklarına da yer veriliyor. Yrd. Doç. Dr. Zafer Karademir Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi.