9789750805097
78612
https://www.sahafium.com/kitap/imparatorlugun-mesalesi-p78612.html
İmparatorluğun Meşalesi XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun Genel Görünümü
0.00
İmparatorluğun Meşalesi, İsveç elçisinin tercümanlığından İsveç'in İstanbul elçiliğine kadar yükselebilmiş Mouragdea'yı anlatıyor. Bu diplomasi adamı, sebebi tam olarak bilinmemekle beraber Osmanlı'nın istenmeyen adam ilan edip sınır dışı ettiği ilk diplomat. Osmanlı İmparatorluğu'nun toplumsal tarihi bakımından en önemli kaynaklardan biri sayılan bu başyapıtın en önemli özelliklerinden biri de dönemin tanınmış Fransız sanatçılarına yaptırılan 233 gravürle zenginleştirilmiş olması. Son dönemde yayımlanmış en görkemli kitap diyebiliriz.
Tadımlık
Osmanlı İmparatorluğu'nun Siyasal Durumu içerisinde Tableau Général'ın yeri
On sekizinci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'na ilişkin bilgiler çok değişmişti. Yüzyıl başında, "Müslüman dünyası artık Hıristiyanlık karşıtı bir alan olarak değil, özellikle egzotik, büyüleyici bir atmosfer içinde yaşayan, ilginç bir uygarlık merkezi gibi" görülmekteydi.3 Hoşgörülü ve pragmatik Aydınlanma düşüncesi, belirsiz olduğu kadar cinsil bir terim olan Doğu kavramından değer yükseltici,4 hatta hayranlık içeren ve militan nitelikteki eleştirel düşüncenin arayışlarına5 örnek olarak sunulan bir imge ortaya çıkarmıştı. Ancak, egzotik olmaktan çok ya da yazınsal yöntemlerden öteye, bu arayışlar daha çok siyasal gerekçelerle yönlendirilmekteydi. Bilgi arayışındaki yeni zorunluluklar, bu düşmanın ya da bu müttefiğin tanınmasında belirleyici olmuştu. Doğu'nun tanınması, artık hayali bir yolculuk olmaktan çıkıp, faydalı bir bilgi edinmek amacıyla bu yerlere giden diplomatlar ve gezginlerin getirdikleri doğru bilgiler içeren yaşanmış deneyimlerin bir bütününe dönüşmeliydi. Osmanlı İmparatorluğu'nu gizemlere ve mitlere dayandırmadan betimleyen bilgiler aktaran nice gezgin olmuştur. Doğu'nun egzotik ve büyüleyici vizyonunda ısrarcı olan Romantizm öncesi edebiyat akımının yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu'na ilişkin daha nesnel, hatta daha bilimsel bilgiler de ortaya koyulmuştur.6 Müslüman dünyası hakkında ciddi ve mantıklı bir bilgi toplamak için, yolculuğa çıkmak (ki gerçek işlevlere neden olacaktı), hatta uzun ikametlerde bulunmak gerekliydi. 1787 yılında (hükümet tarafından finanse edilmiş gizli bir misyon çerçevesinde gerçekleştirdiği gezinin sonucunda yazdığı) Voyage en Syrie et en Egypte (Suriye ve Mısır'a Yolculuk) başlıklı yapıtını tamamladığı için bu konuda ana referans kaynağı olarak görülen Volney, daha da ileri gitmektedir: "Doğu tarihini en iyi anlamanın biçimi, yaşayan Doğu'yu izlemeye gitmektir diye söylemektedir." Yaşanılan zamanın dikkate değer çekincelerini, olayların gerçek işleyişini kavrama tutkusunu övmekte ve yaşayan dilleri anlamaktan aciz felsefi çalışmaları ve bilginleri eleştirmekte sakınca görmemektedir; kısacası "yazılmış olan ile doğrudan görsellik arasındaki fark" üzerinde ısrar etmektedir ve bu yöntem kendisini hiçbir şekilde aldatmamaktadır.7 Bu çerçeveden bakıldığında, d'Ohsson'un konumu iki açıdan ele alınabilir: Osmanlı İmparatorluğu'ndaki çok uzun ikameti ve bu dönem boyunca toplamış olduğu önemli miktardaki doküman. Bu açılardan ele alındığında, yapıtı oldukça gerçekçidir. Doğu kültüründen çok etkilenmiş, tamamen özgün bir çalışma yapma arayışında olmadan, çağdaşlarının yayınladıkları yapıtların büyük bir bölümüe damgasını vuran yanlışlık ve doğruluklardan uzaklık gerçekliğinin bilincindeydi. Bu zorunluluk, onun başlıca motivasyonunu, "onun İslam hukuku ve Osmanlı İmparatorluğu hakkında, Osmanlı milletini övmeden ya da eleştirmeden, Avrupa'ya tamamen tarafsız ve iyi belgelenmiş bir yapıt sunma arzusunu"8 oluşturmaktadır. Alan bilgisi ve önemli materyallerin toplanmasından kaynaklanan bu çifte avantaj durumu, onun yapıtını bastırtmak için kabul mektupları elde etmesine yardımcı olmuş çok sağlam dayanakları da birlikte getirmişti.9 Aynı dönemde yazılmış oldukları halde, Tableau Général ile Volney'nin Osmanlı İmparatorluğu'nu ele alan çalışmaları arasında hiçbir benzerlik söz konusu değildir.10 İkametleri, bakış açıları, sorgulamaları ve özellikle de Volney'nin ve bizim yazarımızın yazdıklarında açığa çıkan ideolojiler arasında karşılaştırma yapmamız doğru olmaz. Gerçekçi Volney'nin yazıları, ilginç olan ile ilişkilerini kesmektedir; bu nedenle "siyasal ve sosyal alanda şaşırtıcı bir öngörünün, titiz bir çözümlemenin başyapıtı" olarak görülmektedir. Aydınlanma Çağı'nın usçuluk akımı çerçevesinde ele alınan Volney'nin katkısı barizdir: Onun entellektüel çabası, halkların kurtuluşu ve mutluluğu adına, "Osmanlı rejiminin -tam da- merkezinde bulduğuna inandığı" despotizme karşı savaşımında belirginleşmektedir. Bu düşünsel yüzyılın Türklere saygınlıklarını yeniden kazandıramayacağını düşünüyordu. Bunun için, "kendi maddi ve bencil çıkarlarını korumak adına, Türk milletini cehalet ve barbarlık içinde tutmaya çalışan Avrupalı hükümet ve iş adamlarının davranışlarını" kınamaktadır.11 Volney, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki bozulmayı tamamen saptamaktadır. Bu noktada, bu çöküşün gerekçesi olarak geleneksel dinlerin, özellikle de İslam'ın yanlışlarını öne sürmektedir. Peki bu halkın yenilenmesi için ne önermektedir? Yenilenme düşüncesi, devrim Fransa'sının yayılmasında yatan, özellikle de bir Osmanlı vilayeti olan Mısır'da bunu uygulamak isteyen General Bonapart'ın ürünü bir arayış olarak ortaya çıkmaktadır. Aslında, Volney'nin düşüncesi Aydınlanma'nın ideolojik sisteminin sömürgeci akımında yer almaktadır: Osmanlı İmparatorluğu'nun "ahlaki açılardan yeniden yapılanması"nın Fransa'nın güdümünde olabileceğini, hatta çöküşünün "Akdeniz çevresinde, bütün bir siyasal sistemde değişiklik yaratacağını ve Fransızların koşulları iyi değerlendirmeleri halinde, tüm bu değişikliğin kendileri lehine çevrilebileceğini" ileri sürmektedir.12 D'Ohsson'un girişimi aslında pek alışılmadık bir adımdı. Cumhuriyet'in yedinci yılında (1798), le Moniteur Universel (Evrensel Bakış), W. Eton'un Londra'da bastırdığı ve Fransa'da yurttaş Lefebvre tarafından çevirisi yapılmış "garip bir yapıt"ına ilişkin iki defa tanıtım yazısı yayımlamıştır.13 Diğeri gibi Tableau Historique de l'Empire Ottoman (Osmanlı İmparatorluğu'nun Tarihsel Görünümü) başlığını taşıyan bu yapıtın14, Avrupa'da ve Akdeniz havzasının büyük bir bölümünd
Tadımlık
Osmanlı İmparatorluğu'nun Siyasal Durumu içerisinde Tableau Général'ın yeri
On sekizinci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'na ilişkin bilgiler çok değişmişti. Yüzyıl başında, "Müslüman dünyası artık Hıristiyanlık karşıtı bir alan olarak değil, özellikle egzotik, büyüleyici bir atmosfer içinde yaşayan, ilginç bir uygarlık merkezi gibi" görülmekteydi.3 Hoşgörülü ve pragmatik Aydınlanma düşüncesi, belirsiz olduğu kadar cinsil bir terim olan Doğu kavramından değer yükseltici,4 hatta hayranlık içeren ve militan nitelikteki eleştirel düşüncenin arayışlarına5 örnek olarak sunulan bir imge ortaya çıkarmıştı. Ancak, egzotik olmaktan çok ya da yazınsal yöntemlerden öteye, bu arayışlar daha çok siyasal gerekçelerle yönlendirilmekteydi. Bilgi arayışındaki yeni zorunluluklar, bu düşmanın ya da bu müttefiğin tanınmasında belirleyici olmuştu. Doğu'nun tanınması, artık hayali bir yolculuk olmaktan çıkıp, faydalı bir bilgi edinmek amacıyla bu yerlere giden diplomatlar ve gezginlerin getirdikleri doğru bilgiler içeren yaşanmış deneyimlerin bir bütününe dönüşmeliydi. Osmanlı İmparatorluğu'nu gizemlere ve mitlere dayandırmadan betimleyen bilgiler aktaran nice gezgin olmuştur. Doğu'nun egzotik ve büyüleyici vizyonunda ısrarcı olan Romantizm öncesi edebiyat akımının yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu'na ilişkin daha nesnel, hatta daha bilimsel bilgiler de ortaya koyulmuştur.6 Müslüman dünyası hakkında ciddi ve mantıklı bir bilgi toplamak için, yolculuğa çıkmak (ki gerçek işlevlere neden olacaktı), hatta uzun ikametlerde bulunmak gerekliydi. 1787 yılında (hükümet tarafından finanse edilmiş gizli bir misyon çerçevesinde gerçekleştirdiği gezinin sonucunda yazdığı) Voyage en Syrie et en Egypte (Suriye ve Mısır'a Yolculuk) başlıklı yapıtını tamamladığı için bu konuda ana referans kaynağı olarak görülen Volney, daha da ileri gitmektedir: "Doğu tarihini en iyi anlamanın biçimi, yaşayan Doğu'yu izlemeye gitmektir diye söylemektedir." Yaşanılan zamanın dikkate değer çekincelerini, olayların gerçek işleyişini kavrama tutkusunu övmekte ve yaşayan dilleri anlamaktan aciz felsefi çalışmaları ve bilginleri eleştirmekte sakınca görmemektedir; kısacası "yazılmış olan ile doğrudan görsellik arasındaki fark" üzerinde ısrar etmektedir ve bu yöntem kendisini hiçbir şekilde aldatmamaktadır.7 Bu çerçeveden bakıldığında, d'Ohsson'un konumu iki açıdan ele alınabilir: Osmanlı İmparatorluğu'ndaki çok uzun ikameti ve bu dönem boyunca toplamış olduğu önemli miktardaki doküman. Bu açılardan ele alındığında, yapıtı oldukça gerçekçidir. Doğu kültüründen çok etkilenmiş, tamamen özgün bir çalışma yapma arayışında olmadan, çağdaşlarının yayınladıkları yapıtların büyük bir bölümüe damgasını vuran yanlışlık ve doğruluklardan uzaklık gerçekliğinin bilincindeydi. Bu zorunluluk, onun başlıca motivasyonunu, "onun İslam hukuku ve Osmanlı İmparatorluğu hakkında, Osmanlı milletini övmeden ya da eleştirmeden, Avrupa'ya tamamen tarafsız ve iyi belgelenmiş bir yapıt sunma arzusunu"8 oluşturmaktadır. Alan bilgisi ve önemli materyallerin toplanmasından kaynaklanan bu çifte avantaj durumu, onun yapıtını bastırtmak için kabul mektupları elde etmesine yardımcı olmuş çok sağlam dayanakları da birlikte getirmişti.9 Aynı dönemde yazılmış oldukları halde, Tableau Général ile Volney'nin Osmanlı İmparatorluğu'nu ele alan çalışmaları arasında hiçbir benzerlik söz konusu değildir.10 İkametleri, bakış açıları, sorgulamaları ve özellikle de Volney'nin ve bizim yazarımızın yazdıklarında açığa çıkan ideolojiler arasında karşılaştırma yapmamız doğru olmaz. Gerçekçi Volney'nin yazıları, ilginç olan ile ilişkilerini kesmektedir; bu nedenle "siyasal ve sosyal alanda şaşırtıcı bir öngörünün, titiz bir çözümlemenin başyapıtı" olarak görülmektedir. Aydınlanma Çağı'nın usçuluk akımı çerçevesinde ele alınan Volney'nin katkısı barizdir: Onun entellektüel çabası, halkların kurtuluşu ve mutluluğu adına, "Osmanlı rejiminin -tam da- merkezinde bulduğuna inandığı" despotizme karşı savaşımında belirginleşmektedir. Bu düşünsel yüzyılın Türklere saygınlıklarını yeniden kazandıramayacağını düşünüyordu. Bunun için, "kendi maddi ve bencil çıkarlarını korumak adına, Türk milletini cehalet ve barbarlık içinde tutmaya çalışan Avrupalı hükümet ve iş adamlarının davranışlarını" kınamaktadır.11 Volney, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki bozulmayı tamamen saptamaktadır. Bu noktada, bu çöküşün gerekçesi olarak geleneksel dinlerin, özellikle de İslam'ın yanlışlarını öne sürmektedir. Peki bu halkın yenilenmesi için ne önermektedir? Yenilenme düşüncesi, devrim Fransa'sının yayılmasında yatan, özellikle de bir Osmanlı vilayeti olan Mısır'da bunu uygulamak isteyen General Bonapart'ın ürünü bir arayış olarak ortaya çıkmaktadır. Aslında, Volney'nin düşüncesi Aydınlanma'nın ideolojik sisteminin sömürgeci akımında yer almaktadır: Osmanlı İmparatorluğu'nun "ahlaki açılardan yeniden yapılanması"nın Fransa'nın güdümünde olabileceğini, hatta çöküşünün "Akdeniz çevresinde, bütün bir siyasal sistemde değişiklik yaratacağını ve Fransızların koşulları iyi değerlendirmeleri halinde, tüm bu değişikliğin kendileri lehine çevrilebileceğini" ileri sürmektedir.12 D'Ohsson'un girişimi aslında pek alışılmadık bir adımdı. Cumhuriyet'in yedinci yılında (1798), le Moniteur Universel (Evrensel Bakış), W. Eton'un Londra'da bastırdığı ve Fransa'da yurttaş Lefebvre tarafından çevirisi yapılmış "garip bir yapıt"ına ilişkin iki defa tanıtım yazısı yayımlamıştır.13 Diğeri gibi Tableau Historique de l'Empire Ottoman (Osmanlı İmparatorluğu'nun Tarihsel Görünümü) başlığını taşıyan bu yapıtın14, Avrupa'da ve Akdeniz havzasının büyük bir bölümünd
İmparatorluğun Meşalesi, İsveç elçisinin tercümanlığından İsveç'in İstanbul elçiliğine kadar yükselebilmiş Mouragdea'yı anlatıyor. Bu diplomasi adamı, sebebi tam olarak bilinmemekle beraber Osmanlı'nın istenmeyen adam ilan edip sınır dışı ettiği ilk diplomat. Osmanlı İmparatorluğu'nun toplumsal tarihi bakımından en önemli kaynaklardan biri sayılan bu başyapıtın en önemli özelliklerinden biri de dönemin tanınmış Fransız sanatçılarına yaptırılan 233 gravürle zenginleştirilmiş olması. Son dönemde yayımlanmış en görkemli kitap diyebiliriz.
Tadımlık
Osmanlı İmparatorluğu'nun Siyasal Durumu içerisinde Tableau Général'ın yeri
On sekizinci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'na ilişkin bilgiler çok değişmişti. Yüzyıl başında, "Müslüman dünyası artık Hıristiyanlık karşıtı bir alan olarak değil, özellikle egzotik, büyüleyici bir atmosfer içinde yaşayan, ilginç bir uygarlık merkezi gibi" görülmekteydi.3 Hoşgörülü ve pragmatik Aydınlanma düşüncesi, belirsiz olduğu kadar cinsil bir terim olan Doğu kavramından değer yükseltici,4 hatta hayranlık içeren ve militan nitelikteki eleştirel düşüncenin arayışlarına5 örnek olarak sunulan bir imge ortaya çıkarmıştı. Ancak, egzotik olmaktan çok ya da yazınsal yöntemlerden öteye, bu arayışlar daha çok siyasal gerekçelerle yönlendirilmekteydi. Bilgi arayışındaki yeni zorunluluklar, bu düşmanın ya da bu müttefiğin tanınmasında belirleyici olmuştu. Doğu'nun tanınması, artık hayali bir yolculuk olmaktan çıkıp, faydalı bir bilgi edinmek amacıyla bu yerlere giden diplomatlar ve gezginlerin getirdikleri doğru bilgiler içeren yaşanmış deneyimlerin bir bütününe dönüşmeliydi. Osmanlı İmparatorluğu'nu gizemlere ve mitlere dayandırmadan betimleyen bilgiler aktaran nice gezgin olmuştur. Doğu'nun egzotik ve büyüleyici vizyonunda ısrarcı olan Romantizm öncesi edebiyat akımının yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu'na ilişkin daha nesnel, hatta daha bilimsel bilgiler de ortaya koyulmuştur.6 Müslüman dünyası hakkında ciddi ve mantıklı bir bilgi toplamak için, yolculuğa çıkmak (ki gerçek işlevlere neden olacaktı), hatta uzun ikametlerde bulunmak gerekliydi. 1787 yılında (hükümet tarafından finanse edilmiş gizli bir misyon çerçevesinde gerçekleştirdiği gezinin sonucunda yazdığı) Voyage en Syrie et en Egypte (Suriye ve Mısır'a Yolculuk) başlıklı yapıtını tamamladığı için bu konuda ana referans kaynağı olarak görülen Volney, daha da ileri gitmektedir: "Doğu tarihini en iyi anlamanın biçimi, yaşayan Doğu'yu izlemeye gitmektir diye söylemektedir." Yaşanılan zamanın dikkate değer çekincelerini, olayların gerçek işleyişini kavrama tutkusunu övmekte ve yaşayan dilleri anlamaktan aciz felsefi çalışmaları ve bilginleri eleştirmekte sakınca görmemektedir; kısacası "yazılmış olan ile doğrudan görsellik arasındaki fark" üzerinde ısrar etmektedir ve bu yöntem kendisini hiçbir şekilde aldatmamaktadır.7 Bu çerçeveden bakıldığında, d'Ohsson'un konumu iki açıdan ele alınabilir: Osmanlı İmparatorluğu'ndaki çok uzun ikameti ve bu dönem boyunca toplamış olduğu önemli miktardaki doküman. Bu açılardan ele alındığında, yapıtı oldukça gerçekçidir. Doğu kültüründen çok etkilenmiş, tamamen özgün bir çalışma yapma arayışında olmadan, çağdaşlarının yayınladıkları yapıtların büyük bir bölümüe damgasını vuran yanlışlık ve doğruluklardan uzaklık gerçekliğinin bilincindeydi. Bu zorunluluk, onun başlıca motivasyonunu, "onun İslam hukuku ve Osmanlı İmparatorluğu hakkında, Osmanlı milletini övmeden ya da eleştirmeden, Avrupa'ya tamamen tarafsız ve iyi belgelenmiş bir yapıt sunma arzusunu"8 oluşturmaktadır. Alan bilgisi ve önemli materyallerin toplanmasından kaynaklanan bu çifte avantaj durumu, onun yapıtını bastırtmak için kabul mektupları elde etmesine yardımcı olmuş çok sağlam dayanakları da birlikte getirmişti.9 Aynı dönemde yazılmış oldukları halde, Tableau Général ile Volney'nin Osmanlı İmparatorluğu'nu ele alan çalışmaları arasında hiçbir benzerlik söz konusu değildir.10 İkametleri, bakış açıları, sorgulamaları ve özellikle de Volney'nin ve bizim yazarımızın yazdıklarında açığa çıkan ideolojiler arasında karşılaştırma yapmamız doğru olmaz. Gerçekçi Volney'nin yazıları, ilginç olan ile ilişkilerini kesmektedir; bu nedenle "siyasal ve sosyal alanda şaşırtıcı bir öngörünün, titiz bir çözümlemenin başyapıtı" olarak görülmektedir. Aydınlanma Çağı'nın usçuluk akımı çerçevesinde ele alınan Volney'nin katkısı barizdir: Onun entellektüel çabası, halkların kurtuluşu ve mutluluğu adına, "Osmanlı rejiminin -tam da- merkezinde bulduğuna inandığı" despotizme karşı savaşımında belirginleşmektedir. Bu düşünsel yüzyılın Türklere saygınlıklarını yeniden kazandıramayacağını düşünüyordu. Bunun için, "kendi maddi ve bencil çıkarlarını korumak adına, Türk milletini cehalet ve barbarlık içinde tutmaya çalışan Avrupalı hükümet ve iş adamlarının davranışlarını" kınamaktadır.11 Volney, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki bozulmayı tamamen saptamaktadır. Bu noktada, bu çöküşün gerekçesi olarak geleneksel dinlerin, özellikle de İslam'ın yanlışlarını öne sürmektedir. Peki bu halkın yenilenmesi için ne önermektedir? Yenilenme düşüncesi, devrim Fransa'sının yayılmasında yatan, özellikle de bir Osmanlı vilayeti olan Mısır'da bunu uygulamak isteyen General Bonapart'ın ürünü bir arayış olarak ortaya çıkmaktadır. Aslında, Volney'nin düşüncesi Aydınlanma'nın ideolojik sisteminin sömürgeci akımında yer almaktadır: Osmanlı İmparatorluğu'nun "ahlaki açılardan yeniden yapılanması"nın Fransa'nın güdümünde olabileceğini, hatta çöküşünün "Akdeniz çevresinde, bütün bir siyasal sistemde değişiklik yaratacağını ve Fransızların koşulları iyi değerlendirmeleri halinde, tüm bu değişikliğin kendileri lehine çevrilebileceğini" ileri sürmektedir.12 D'Ohsson'un girişimi aslında pek alışılmadık bir adımdı. Cumhuriyet'in yedinci yılında (1798), le Moniteur Universel (Evrensel Bakış), W. Eton'un Londra'da bastırdığı ve Fransa'da yurttaş Lefebvre tarafından çevirisi yapılmış "garip bir yapıt"ına ilişkin iki defa tanıtım yazısı yayımlamıştır.13 Diğeri gibi Tableau Historique de l'Empire Ottoman (Osmanlı İmparatorluğu'nun Tarihsel Görünümü) başlığını taşıyan bu yapıtın14, Avrupa'da ve Akdeniz havzasının büyük bir bölümünd
Tadımlık
Osmanlı İmparatorluğu'nun Siyasal Durumu içerisinde Tableau Général'ın yeri
On sekizinci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'na ilişkin bilgiler çok değişmişti. Yüzyıl başında, "Müslüman dünyası artık Hıristiyanlık karşıtı bir alan olarak değil, özellikle egzotik, büyüleyici bir atmosfer içinde yaşayan, ilginç bir uygarlık merkezi gibi" görülmekteydi.3 Hoşgörülü ve pragmatik Aydınlanma düşüncesi, belirsiz olduğu kadar cinsil bir terim olan Doğu kavramından değer yükseltici,4 hatta hayranlık içeren ve militan nitelikteki eleştirel düşüncenin arayışlarına5 örnek olarak sunulan bir imge ortaya çıkarmıştı. Ancak, egzotik olmaktan çok ya da yazınsal yöntemlerden öteye, bu arayışlar daha çok siyasal gerekçelerle yönlendirilmekteydi. Bilgi arayışındaki yeni zorunluluklar, bu düşmanın ya da bu müttefiğin tanınmasında belirleyici olmuştu. Doğu'nun tanınması, artık hayali bir yolculuk olmaktan çıkıp, faydalı bir bilgi edinmek amacıyla bu yerlere giden diplomatlar ve gezginlerin getirdikleri doğru bilgiler içeren yaşanmış deneyimlerin bir bütününe dönüşmeliydi. Osmanlı İmparatorluğu'nu gizemlere ve mitlere dayandırmadan betimleyen bilgiler aktaran nice gezgin olmuştur. Doğu'nun egzotik ve büyüleyici vizyonunda ısrarcı olan Romantizm öncesi edebiyat akımının yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu'na ilişkin daha nesnel, hatta daha bilimsel bilgiler de ortaya koyulmuştur.6 Müslüman dünyası hakkında ciddi ve mantıklı bir bilgi toplamak için, yolculuğa çıkmak (ki gerçek işlevlere neden olacaktı), hatta uzun ikametlerde bulunmak gerekliydi. 1787 yılında (hükümet tarafından finanse edilmiş gizli bir misyon çerçevesinde gerçekleştirdiği gezinin sonucunda yazdığı) Voyage en Syrie et en Egypte (Suriye ve Mısır'a Yolculuk) başlıklı yapıtını tamamladığı için bu konuda ana referans kaynağı olarak görülen Volney, daha da ileri gitmektedir: "Doğu tarihini en iyi anlamanın biçimi, yaşayan Doğu'yu izlemeye gitmektir diye söylemektedir." Yaşanılan zamanın dikkate değer çekincelerini, olayların gerçek işleyişini kavrama tutkusunu övmekte ve yaşayan dilleri anlamaktan aciz felsefi çalışmaları ve bilginleri eleştirmekte sakınca görmemektedir; kısacası "yazılmış olan ile doğrudan görsellik arasındaki fark" üzerinde ısrar etmektedir ve bu yöntem kendisini hiçbir şekilde aldatmamaktadır.7 Bu çerçeveden bakıldığında, d'Ohsson'un konumu iki açıdan ele alınabilir: Osmanlı İmparatorluğu'ndaki çok uzun ikameti ve bu dönem boyunca toplamış olduğu önemli miktardaki doküman. Bu açılardan ele alındığında, yapıtı oldukça gerçekçidir. Doğu kültüründen çok etkilenmiş, tamamen özgün bir çalışma yapma arayışında olmadan, çağdaşlarının yayınladıkları yapıtların büyük bir bölümüe damgasını vuran yanlışlık ve doğruluklardan uzaklık gerçekliğinin bilincindeydi. Bu zorunluluk, onun başlıca motivasyonunu, "onun İslam hukuku ve Osmanlı İmparatorluğu hakkında, Osmanlı milletini övmeden ya da eleştirmeden, Avrupa'ya tamamen tarafsız ve iyi belgelenmiş bir yapıt sunma arzusunu"8 oluşturmaktadır. Alan bilgisi ve önemli materyallerin toplanmasından kaynaklanan bu çifte avantaj durumu, onun yapıtını bastırtmak için kabul mektupları elde etmesine yardımcı olmuş çok sağlam dayanakları da birlikte getirmişti.9 Aynı dönemde yazılmış oldukları halde, Tableau Général ile Volney'nin Osmanlı İmparatorluğu'nu ele alan çalışmaları arasında hiçbir benzerlik söz konusu değildir.10 İkametleri, bakış açıları, sorgulamaları ve özellikle de Volney'nin ve bizim yazarımızın yazdıklarında açığa çıkan ideolojiler arasında karşılaştırma yapmamız doğru olmaz. Gerçekçi Volney'nin yazıları, ilginç olan ile ilişkilerini kesmektedir; bu nedenle "siyasal ve sosyal alanda şaşırtıcı bir öngörünün, titiz bir çözümlemenin başyapıtı" olarak görülmektedir. Aydınlanma Çağı'nın usçuluk akımı çerçevesinde ele alınan Volney'nin katkısı barizdir: Onun entellektüel çabası, halkların kurtuluşu ve mutluluğu adına, "Osmanlı rejiminin -tam da- merkezinde bulduğuna inandığı" despotizme karşı savaşımında belirginleşmektedir. Bu düşünsel yüzyılın Türklere saygınlıklarını yeniden kazandıramayacağını düşünüyordu. Bunun için, "kendi maddi ve bencil çıkarlarını korumak adına, Türk milletini cehalet ve barbarlık içinde tutmaya çalışan Avrupalı hükümet ve iş adamlarının davranışlarını" kınamaktadır.11 Volney, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki bozulmayı tamamen saptamaktadır. Bu noktada, bu çöküşün gerekçesi olarak geleneksel dinlerin, özellikle de İslam'ın yanlışlarını öne sürmektedir. Peki bu halkın yenilenmesi için ne önermektedir? Yenilenme düşüncesi, devrim Fransa'sının yayılmasında yatan, özellikle de bir Osmanlı vilayeti olan Mısır'da bunu uygulamak isteyen General Bonapart'ın ürünü bir arayış olarak ortaya çıkmaktadır. Aslında, Volney'nin düşüncesi Aydınlanma'nın ideolojik sisteminin sömürgeci akımında yer almaktadır: Osmanlı İmparatorluğu'nun "ahlaki açılardan yeniden yapılanması"nın Fransa'nın güdümünde olabileceğini, hatta çöküşünün "Akdeniz çevresinde, bütün bir siyasal sistemde değişiklik yaratacağını ve Fransızların koşulları iyi değerlendirmeleri halinde, tüm bu değişikliğin kendileri lehine çevrilebileceğini" ileri sürmektedir.12 D'Ohsson'un girişimi aslında pek alışılmadık bir adımdı. Cumhuriyet'in yedinci yılında (1798), le Moniteur Universel (Evrensel Bakış), W. Eton'un Londra'da bastırdığı ve Fransa'da yurttaş Lefebvre tarafından çevirisi yapılmış "garip bir yapıt"ına ilişkin iki defa tanıtım yazısı yayımlamıştır.13 Diğeri gibi Tableau Historique de l'Empire Ottoman (Osmanlı İmparatorluğu'nun Tarihsel Görünümü) başlığını taşıyan bu yapıtın14, Avrupa'da ve Akdeniz havzasının büyük bir bölümünd