Müslümanların ötekilerle ilişkilerinde, asıl olan barıştır ve savaşa ancak zorunluluk sebebiyle başvurulabilir. Barışı emreden ayetler ve Hz. Peygamber'in süre sınırı koymaksızın yaptığı andlaşmalar gözönüne alındığında, türü ne olursa olsun Müslümanların yararını gerçekleştirmek amacıyla geçici veya sürekli olarak savaş haline son verip barışa yönelmekte ve bunun için andlaşmalar yapmakta mahzur bulunmamaktadır.
Öyle olunca Müslün olmayan ülkeler ortak fayda esasına dayalı, ilim, kültür, ticaret ve hizmet sektörlerinde ve başka alanlarda andlaşmalar yapmakta dini yönden herhangi bir sakınca yoktur. Öte yandan İslam, taraf oldukları andlaşmalara saygı göstermeleri hususunda Müslümanları icbar eder. Geçerli bir andlaşmanın gereklerini yerine getirmek Müslümanlar için hem dini, hem de hukuki bir sorumluluktur. Karşı tarafın gayrimüslim olması geçerli adnlaşmadan doğan sorumlulukları yerine getirme hususunda Müslümanlar için asla bir mazeret olamaz.
Müslümanların ötekilerle ilişkilerinde, asıl olan barıştır ve savaşa ancak zorunluluk sebebiyle başvurulabilir. Barışı emreden ayetler ve Hz. Peygamber'in süre sınırı koymaksızın yaptığı andlaşmalar gözönüne alındığında, türü ne olursa olsun Müslümanların yararını gerçekleştirmek amacıyla geçici veya sürekli olarak savaş haline son verip barışa yönelmekte ve bunun için andlaşmalar yapmakta mahzur bulunmamaktadır.
Öyle olunca Müslün olmayan ülkeler ortak fayda esasına dayalı, ilim, kültür, ticaret ve hizmet sektörlerinde ve başka alanlarda andlaşmalar yapmakta dini yönden herhangi bir sakınca yoktur. Öte yandan İslam, taraf oldukları andlaşmalara saygı göstermeleri hususunda Müslümanları icbar eder. Geçerli bir andlaşmanın gereklerini yerine getirmek Müslümanlar için hem dini, hem de hukuki bir sorumluluktur. Karşı tarafın gayrimüslim olması geçerli adnlaşmadan doğan sorumlulukları yerine getirme hususunda Müslümanlar için asla bir mazeret olamaz.