9789755482996
197177
https://www.sahafium.com/kitap/islam-yargilama-hukukunun-esaslari-p197177.html
İslam Yargılama Hukukunun Esasları
0.00
Fertler şerin hukuk düzeninin kendilerine tanıdığı haklara bir tecavüz olmadığı bunlara riayet edildiği müddetçe başkaları ile ihtilafa düşmezler. Herkes hukuk düzenince belirlenen kurallara aynen uysa idi fertler arasında hiçbir ihtilaf doğmazdı. Ancak bu ideal bir durumdur. Toplum hayatında esas olan da bu ideal durumdur. Fakat istisnai olarak hukuk düzeninin fertlere tanıdığı haklar ihtilaflı olabilir. Bu bir kimsenin başkasının hakkını kasden tanımaması onu ihlal etmesi şeklinde olabilir. Fakat çoğunlukla iki kişi de kendi açılarından kendilerini haklı görebilir ve bu sebeple ihtilafa düşebilirler. Hiç şüphesiz insanlar arasında meydana gelen anlaşmazlıkların çözümlenmesi tecavüzlerin ortadan kaldırılması ve suç teşkil eden fiilleri işleyenlerin cezalandırılması bir arada yaşamanın gerektirdiği bir zorunluluktur.
Bir toplumda fertlere ihlal edildiğini düşündüğü hakkını bizzat alma yetkisinin tanınması kamu düzeninin bozulması ve anarşinin hakim olmasıyla eş anlamlıdır. Pek çok ihtilaf sulh hakem ve fetva yoluyla çözümlenebilir. İhtilafların bu yollarla giderilmesi yargı yükünün hafifletilmesi bakımından önemi inkar edilmez bir husustur. Ancak ihtilafların bu yollarla çözümlenmesi arkasında cebri yaptırımı ve kamu desteğini taşımadığı için her zaman beklenen sonucu vermez. Bunun için de sağ duyu sahibi her insanın meşrû ölçüler hukuki usul ve kurallar çerçevesinde faaliyette bulunup zayıfı koruyacak haklıyı haksızdan ayıracak ve hakkı çiğnenen kimsenin hakkını sahibine geri verecek suçluyu tespit edip cezalandıracak böylece toplumun huzur ve sükununu sağlayacak kamu otoritesine ve yaptırım gücüne sahip bir kuruma yani yargı kuvveti ve kurumuna ihtiyaç bulunduğunu kabul edeceği açıktır.
Yargının amaç ve hedefi ise adaleti gerçekleştirmektir. Bu amacından ötürü yargı terimi zamanla adalet kelimesiyle özdeşleşmiş ve yargı kurumu tabiri yerine adalet kurumu adli teşkilat adliye tabiri kullanılmıştır. İslami öğretide de yargı işi yani adaleti temin işi imandan sonra en faziletli bir ibadet yargı makamı yüce bir makam yargı görevi de kutsal bir görev sayılmıştır.
İslam yargılama hukuku ve adliye teşkilatını ilgilendiren meselelerin pek çoğunun ele alındığı bu kitap bu alanda genel bilgi edinmek isteyen mereklı hukukçu araştırmacı ve öğrencilere el kitabı mahiyetindedir.
Bir toplumda fertlere ihlal edildiğini düşündüğü hakkını bizzat alma yetkisinin tanınması kamu düzeninin bozulması ve anarşinin hakim olmasıyla eş anlamlıdır. Pek çok ihtilaf sulh hakem ve fetva yoluyla çözümlenebilir. İhtilafların bu yollarla giderilmesi yargı yükünün hafifletilmesi bakımından önemi inkar edilmez bir husustur. Ancak ihtilafların bu yollarla çözümlenmesi arkasında cebri yaptırımı ve kamu desteğini taşımadığı için her zaman beklenen sonucu vermez. Bunun için de sağ duyu sahibi her insanın meşrû ölçüler hukuki usul ve kurallar çerçevesinde faaliyette bulunup zayıfı koruyacak haklıyı haksızdan ayıracak ve hakkı çiğnenen kimsenin hakkını sahibine geri verecek suçluyu tespit edip cezalandıracak böylece toplumun huzur ve sükununu sağlayacak kamu otoritesine ve yaptırım gücüne sahip bir kuruma yani yargı kuvveti ve kurumuna ihtiyaç bulunduğunu kabul edeceği açıktır.
Yargının amaç ve hedefi ise adaleti gerçekleştirmektir. Bu amacından ötürü yargı terimi zamanla adalet kelimesiyle özdeşleşmiş ve yargı kurumu tabiri yerine adalet kurumu adli teşkilat adliye tabiri kullanılmıştır. İslami öğretide de yargı işi yani adaleti temin işi imandan sonra en faziletli bir ibadet yargı makamı yüce bir makam yargı görevi de kutsal bir görev sayılmıştır.
İslam yargılama hukuku ve adliye teşkilatını ilgilendiren meselelerin pek çoğunun ele alındığı bu kitap bu alanda genel bilgi edinmek isteyen mereklı hukukçu araştırmacı ve öğrencilere el kitabı mahiyetindedir.
Fertler şerin hukuk düzeninin kendilerine tanıdığı haklara bir tecavüz olmadığı bunlara riayet edildiği müddetçe başkaları ile ihtilafa düşmezler. Herkes hukuk düzenince belirlenen kurallara aynen uysa idi fertler arasında hiçbir ihtilaf doğmazdı. Ancak bu ideal bir durumdur. Toplum hayatında esas olan da bu ideal durumdur. Fakat istisnai olarak hukuk düzeninin fertlere tanıdığı haklar ihtilaflı olabilir. Bu bir kimsenin başkasının hakkını kasden tanımaması onu ihlal etmesi şeklinde olabilir. Fakat çoğunlukla iki kişi de kendi açılarından kendilerini haklı görebilir ve bu sebeple ihtilafa düşebilirler. Hiç şüphesiz insanlar arasında meydana gelen anlaşmazlıkların çözümlenmesi tecavüzlerin ortadan kaldırılması ve suç teşkil eden fiilleri işleyenlerin cezalandırılması bir arada yaşamanın gerektirdiği bir zorunluluktur.
Bir toplumda fertlere ihlal edildiğini düşündüğü hakkını bizzat alma yetkisinin tanınması kamu düzeninin bozulması ve anarşinin hakim olmasıyla eş anlamlıdır. Pek çok ihtilaf sulh hakem ve fetva yoluyla çözümlenebilir. İhtilafların bu yollarla giderilmesi yargı yükünün hafifletilmesi bakımından önemi inkar edilmez bir husustur. Ancak ihtilafların bu yollarla çözümlenmesi arkasında cebri yaptırımı ve kamu desteğini taşımadığı için her zaman beklenen sonucu vermez. Bunun için de sağ duyu sahibi her insanın meşrû ölçüler hukuki usul ve kurallar çerçevesinde faaliyette bulunup zayıfı koruyacak haklıyı haksızdan ayıracak ve hakkı çiğnenen kimsenin hakkını sahibine geri verecek suçluyu tespit edip cezalandıracak böylece toplumun huzur ve sükununu sağlayacak kamu otoritesine ve yaptırım gücüne sahip bir kuruma yani yargı kuvveti ve kurumuna ihtiyaç bulunduğunu kabul edeceği açıktır.
Yargının amaç ve hedefi ise adaleti gerçekleştirmektir. Bu amacından ötürü yargı terimi zamanla adalet kelimesiyle özdeşleşmiş ve yargı kurumu tabiri yerine adalet kurumu adli teşkilat adliye tabiri kullanılmıştır. İslami öğretide de yargı işi yani adaleti temin işi imandan sonra en faziletli bir ibadet yargı makamı yüce bir makam yargı görevi de kutsal bir görev sayılmıştır.
İslam yargılama hukuku ve adliye teşkilatını ilgilendiren meselelerin pek çoğunun ele alındığı bu kitap bu alanda genel bilgi edinmek isteyen mereklı hukukçu araştırmacı ve öğrencilere el kitabı mahiyetindedir.
Bir toplumda fertlere ihlal edildiğini düşündüğü hakkını bizzat alma yetkisinin tanınması kamu düzeninin bozulması ve anarşinin hakim olmasıyla eş anlamlıdır. Pek çok ihtilaf sulh hakem ve fetva yoluyla çözümlenebilir. İhtilafların bu yollarla giderilmesi yargı yükünün hafifletilmesi bakımından önemi inkar edilmez bir husustur. Ancak ihtilafların bu yollarla çözümlenmesi arkasında cebri yaptırımı ve kamu desteğini taşımadığı için her zaman beklenen sonucu vermez. Bunun için de sağ duyu sahibi her insanın meşrû ölçüler hukuki usul ve kurallar çerçevesinde faaliyette bulunup zayıfı koruyacak haklıyı haksızdan ayıracak ve hakkı çiğnenen kimsenin hakkını sahibine geri verecek suçluyu tespit edip cezalandıracak böylece toplumun huzur ve sükununu sağlayacak kamu otoritesine ve yaptırım gücüne sahip bir kuruma yani yargı kuvveti ve kurumuna ihtiyaç bulunduğunu kabul edeceği açıktır.
Yargının amaç ve hedefi ise adaleti gerçekleştirmektir. Bu amacından ötürü yargı terimi zamanla adalet kelimesiyle özdeşleşmiş ve yargı kurumu tabiri yerine adalet kurumu adli teşkilat adliye tabiri kullanılmıştır. İslami öğretide de yargı işi yani adaleti temin işi imandan sonra en faziletli bir ibadet yargı makamı yüce bir makam yargı görevi de kutsal bir görev sayılmıştır.
İslam yargılama hukuku ve adliye teşkilatını ilgilendiren meselelerin pek çoğunun ele alındığı bu kitap bu alanda genel bilgi edinmek isteyen mereklı hukukçu araştırmacı ve öğrencilere el kitabı mahiyetindedir.