Prof. Dr. Sema Erder'in 1990-2014 yılları arasında göç, kentleşme, gecekondulaşma gibi konular üzerine yaptığı çalışmaların Dr. Nesrin Uçarlar tarafından derlendiği bu eser, terk edilen ve göç edilen kentlerin sosyolojik dönüşümünü, gecekondulaşmanın fiziksel ve sosyal izdüşümlerini, yerel yönetimleri irdelemektedir. Erder bu eserinin ilk bölümünde farklı göç türlerine bakmakta ve bu göç türleri sonucu oluşan yeni tabakalaşmaları, yeni kent yoksullarını incelemekte; ikinci bölümde gecekondu ve gecekondulunun tarihsel süreç içinde kazandığı yeni anlamları, kent yönetimlerini ve onların gecekondulara bakışını ve politikalarını tartışmaktadır. Devam eden üçüncü bölümde ise, İstanbul'a içeriden ve dışarıdan bakışa ve İstanbul'un göç eğilimlerine tepkisini incelemekte, göç eden farklı grupların yerleşme stratejilerini, yaşam tarzlarını ve dönüşen mekanları değerlendirmektedir. Son bölümdeki yazılarda ise Erder, merkezî hükümet ve yerel yönetim politikalarını ele almaktadır. Kitabın sonunda ise Erder okuyucuyla, çalışmalarını şekillendiren ve akademik bakışını resmeden metodolojik yaklaşımını paylaşmaktadır. İstanbul Bir Kervansaray (mı?), sadece göç üzerine çalışanları değil, farklı disiplinlerdeki akademisyenlerin, hatta herkesin ilgisini çekebilecek bir eser niteliğini taşımaktadır. Sınıfsal, kültürel, siyasal kimlikleri, entelektüel birikimi farklı oldukça, her okuyucu üzerinde farklı izler bırakacaktır.
İstanbul'u bir kervansaray gibi, neredeyse yüzyıllardır sayısız yolcuyu ağırlamış bir han gibi düşünmek, okuyucuyu da bu yolculardan biri yapmakta, bu kervansaraydaki kadın yolcuların sürekli daha az görünür olmaya çalışırken, bazı erkek yolcuların hancı rolüne soyunacak kadar cüretkâr olmalarını, hayretle ve yeniden fark etmelerine yol açmaktadır.
-Dr. Nesrin Uçarlar-
Prof. Dr. Sema Erder'in 1990-2014 yılları arasında göç, kentleşme, gecekondulaşma gibi konular üzerine yaptığı çalışmaların Dr. Nesrin Uçarlar tarafından derlendiği bu eser, terk edilen ve göç edilen kentlerin sosyolojik dönüşümünü, gecekondulaşmanın fiziksel ve sosyal izdüşümlerini, yerel yönetimleri irdelemektedir. Erder bu eserinin ilk bölümünde farklı göç türlerine bakmakta ve bu göç türleri sonucu oluşan yeni tabakalaşmaları, yeni kent yoksullarını incelemekte; ikinci bölümde gecekondu ve gecekondulunun tarihsel süreç içinde kazandığı yeni anlamları, kent yönetimlerini ve onların gecekondulara bakışını ve politikalarını tartışmaktadır. Devam eden üçüncü bölümde ise, İstanbul'a içeriden ve dışarıdan bakışa ve İstanbul'un göç eğilimlerine tepkisini incelemekte, göç eden farklı grupların yerleşme stratejilerini, yaşam tarzlarını ve dönüşen mekanları değerlendirmektedir. Son bölümdeki yazılarda ise Erder, merkezî hükümet ve yerel yönetim politikalarını ele almaktadır. Kitabın sonunda ise Erder okuyucuyla, çalışmalarını şekillendiren ve akademik bakışını resmeden metodolojik yaklaşımını paylaşmaktadır. İstanbul Bir Kervansaray (mı?), sadece göç üzerine çalışanları değil, farklı disiplinlerdeki akademisyenlerin, hatta herkesin ilgisini çekebilecek bir eser niteliğini taşımaktadır. Sınıfsal, kültürel, siyasal kimlikleri, entelektüel birikimi farklı oldukça, her okuyucu üzerinde farklı izler bırakacaktır.
İstanbul'u bir kervansaray gibi, neredeyse yüzyıllardır sayısız yolcuyu ağırlamış bir han gibi düşünmek, okuyucuyu da bu yolculardan biri yapmakta, bu kervansaraydaki kadın yolcuların sürekli daha az görünür olmaya çalışırken, bazı erkek yolcuların hancı rolüne soyunacak kadar cüretkâr olmalarını, hayretle ve yeniden fark etmelerine yol açmaktadır.
-Dr. Nesrin Uçarlar-