Arkeoloji ve sanat tarihi disiplinlerinde geçen yüzyıla ait belirli konuların ürettikleri büyük anlatı ve söylemlerle birlikte eleştirel olarak yeniden ele alınması, son yirmi yılda üstünde çok durulan bir araştırma alanı haline geldi.
Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezinin 2006 Aralık ayında İstanbulda düzenlediği Cumhuriyet Döneminde Geçmişe Bakış Açıları: Klasik ve Bizans Dönemleri adlı sempozyumun amacı da, Türkiye Cumhuriyetinin geçmişi ve ulus yaratma sürecini araştırmada arkeolojinin yerini vurgulamaktı. Türkiye toprakları yalnızca arkeoloji disiplininin formasyonu için gerekli temel arkeolojik buluntuları sağlamakla kalmamış, bu buluntular aynı zamanda geç Osmanlı İmparatorluğundan bugünkü Cumhuriyete geçişte ulusal bir söylemin oluşturulmasında hayati bir rol oynamıştır. ANAMEDin düzenlediği aynı başlıklı sempozyumun meyvesi olan bu kitaptaki yazılar, bilgi üretiminin tarihsel bağlamı, bilimselliği biçimlendiren bireylerle kurumlar ve alanın mevcut ve gelecekteki durumu gibi konuları irdeleyerek Türkiyede Klasik ve Bizans arkeolojisinin oluşumunu eleştirel bir biçimde ele alıyor.
Arkeoloji ve sanat tarihi disiplinlerinde geçen yüzyıla ait belirli konuların ürettikleri büyük anlatı ve söylemlerle birlikte eleştirel olarak yeniden ele alınması, son yirmi yılda üstünde çok durulan bir araştırma alanı haline geldi.
Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezinin 2006 Aralık ayında İstanbulda düzenlediği Cumhuriyet Döneminde Geçmişe Bakış Açıları: Klasik ve Bizans Dönemleri adlı sempozyumun amacı da, Türkiye Cumhuriyetinin geçmişi ve ulus yaratma sürecini araştırmada arkeolojinin yerini vurgulamaktı. Türkiye toprakları yalnızca arkeoloji disiplininin formasyonu için gerekli temel arkeolojik buluntuları sağlamakla kalmamış, bu buluntular aynı zamanda geç Osmanlı İmparatorluğundan bugünkü Cumhuriyete geçişte ulusal bir söylemin oluşturulmasında hayati bir rol oynamıştır. ANAMEDin düzenlediği aynı başlıklı sempozyumun meyvesi olan bu kitaptaki yazılar, bilgi üretiminin tarihsel bağlamı, bilimselliği biçimlendiren bireylerle kurumlar ve alanın mevcut ve gelecekteki durumu gibi konuları irdeleyerek Türkiyede Klasik ve Bizans arkeolojisinin oluşumunu eleştirel bir biçimde ele alıyor.