Değerli Osmanlı tarihçisi Prof. Virginia Aksanın Kuşatılmış Bir İmparatorluk. Osmanlı Harpleri (1700-1870) başlıklı çalışması Osmanlı askeri sisteminin yaklaşık iki yüzyıllık bir zaman aralığında geçirdiği dönüşümü yansıtan bir harp tarihi çalışması olmanın ötesinde, Osmanlı tarihine, modernleşmesine ve tarihyazımına ilişkin çok daha genel bir çerçeveyi de tartışmaya açıyor.
Osmanlı İmparatorluğunu Katolik Habsburgların Avusturyası ve Ortodoks Romanovların Rusyası ile karşılaştırmalı bir bakış açısıyla ele alan Aksan, imparatorluğun içindeki askeri, entelektüel ve dinsel seçkin gruplarıyla merkezin çatışmalı ilişkilerini de yine askeri dönüşüm ve reform girişimleri bağlamında ele alıyor.
Bu çalışmanın amaçları doğrultusunda, öyküyü Londra, Paris, Viyana veya Petersburgdan ziyade, İstanbulun bakış açısından anlatmaya yönelik bilinçli bir çabaya girişeceğim. Amacım, Osmanlı açısından dönemin Batı Sorununun daha ayrıntılı bir versiyonunu ortaya koyabilmek. Bu kitabın özü, özellikle III. Selim (1789-1807) ve II. Mahmud (1808-39) dönemlerinde yaşanan olaylarla birlikte, askeri sistemin yeniçeriden zorunlu askerlik hizmetine dayalı düzenli bir orduya doğru evrilmesine dairdir.
Değerli Osmanlı tarihçisi Prof. Virginia Aksanın Kuşatılmış Bir İmparatorluk. Osmanlı Harpleri (1700-1870) başlıklı çalışması Osmanlı askeri sisteminin yaklaşık iki yüzyıllık bir zaman aralığında geçirdiği dönüşümü yansıtan bir harp tarihi çalışması olmanın ötesinde, Osmanlı tarihine, modernleşmesine ve tarihyazımına ilişkin çok daha genel bir çerçeveyi de tartışmaya açıyor.
Osmanlı İmparatorluğunu Katolik Habsburgların Avusturyası ve Ortodoks Romanovların Rusyası ile karşılaştırmalı bir bakış açısıyla ele alan Aksan, imparatorluğun içindeki askeri, entelektüel ve dinsel seçkin gruplarıyla merkezin çatışmalı ilişkilerini de yine askeri dönüşüm ve reform girişimleri bağlamında ele alıyor.
Bu çalışmanın amaçları doğrultusunda, öyküyü Londra, Paris, Viyana veya Petersburgdan ziyade, İstanbulun bakış açısından anlatmaya yönelik bilinçli bir çabaya girişeceğim. Amacım, Osmanlı açısından dönemin Batı Sorununun daha ayrıntılı bir versiyonunu ortaya koyabilmek. Bu kitabın özü, özellikle III. Selim (1789-1807) ve II. Mahmud (1808-39) dönemlerinde yaşanan olaylarla birlikte, askeri sistemin yeniçeriden zorunlu askerlik hizmetine dayalı düzenli bir orduya doğru evrilmesine dairdir.