Mâtürîdî, modern dönemde Türk İslâm mefkûresinin inşası amacıyla bütün ilgilerin kendisine yöneltildiği isimlerin başında gelmektedir. Zira o, Hanefî-Mâtürîdîliğin fıkıhtan bağımsız, müstakil ve sistematik bir yapıya kavuşmasında bir milat olmuştur. Şu kadar var ki, Mâtürîdîliğin teşekkül ettiği Horasan-Mâverâünnehir bölgesi bir taraftan Mu‘tezile akılcılığının etkisi altında iken, diğer taraftan da Şiî-Bâtınî mistisizminin önemli bir faaliyet alanı olmuştur. Modern dönemin inşa faaliyeti, onu genellikle Mu‘tezile akılcılığı üzerinden anlamaya çalışırken, Şiî-Bâtınî mistisizmiyle mücadelesinden ortaya çıkan sonuç hep eksik kalmıştır. Ona yüklenen akılcı misyon, mistisizmle yoğrulmuş coğrafyadan onu soyutlamış ve tasavvufla arasına mesafe koymuştur. Elinizdeki bu kitap hem Mâtürîdî üzerindeki ilgiyi artırmak hem de onu anlamak için eksik kalan taşları yerine koymayı amaçlamaktadır. Rasyonalizm ile mistisizm arasında telifi zor gibi görünen algıyı tersine çevirerek, Mâtürîdî özelinde “akılcı mistik”in bilimsel imkânını sorgulamaktadır. Bu bağlamda Ebû Hanîfe’den başlamak üzere Hanefî-Mâtürîdî kelâm sisteminin tasavvufla ilişkisi, tarihî arka planı ve teorik yönüyle her iki disiplin açısından da ele alınarak okuyucunun ilgisine sunulmaktadır.
Mâtürîdî, modern dönemde Türk İslâm mefkûresinin inşası amacıyla bütün ilgilerin kendisine yöneltildiği isimlerin başında gelmektedir. Zira o, Hanefî-Mâtürîdîliğin fıkıhtan bağımsız, müstakil ve sistematik bir yapıya kavuşmasında bir milat olmuştur. Şu kadar var ki, Mâtürîdîliğin teşekkül ettiği Horasan-Mâverâünnehir bölgesi bir taraftan Mu‘tezile akılcılığının etkisi altında iken, diğer taraftan da Şiî-Bâtınî mistisizminin önemli bir faaliyet alanı olmuştur. Modern dönemin inşa faaliyeti, onu genellikle Mu‘tezile akılcılığı üzerinden anlamaya çalışırken, Şiî-Bâtınî mistisizmiyle mücadelesinden ortaya çıkan sonuç hep eksik kalmıştır. Ona yüklenen akılcı misyon, mistisizmle yoğrulmuş coğrafyadan onu soyutlamış ve tasavvufla arasına mesafe koymuştur. Elinizdeki bu kitap hem Mâtürîdî üzerindeki ilgiyi artırmak hem de onu anlamak için eksik kalan taşları yerine koymayı amaçlamaktadır. Rasyonalizm ile mistisizm arasında telifi zor gibi görünen algıyı tersine çevirerek, Mâtürîdî özelinde “akılcı mistik”in bilimsel imkânını sorgulamaktadır. Bu bağlamda Ebû Hanîfe’den başlamak üzere Hanefî-Mâtürîdî kelâm sisteminin tasavvufla ilişkisi, tarihî arka planı ve teorik yönüyle her iki disiplin açısından da ele alınarak okuyucunun ilgisine sunulmaktadır.