Türk edebiyatının islam medeniyeti kadrosu içinde doğmuş olan Divan Edebiyatından sıyrılarak avrupai bir karaktere bürünmeye başlaması XIX. asrın ikinci yarısına rastlar. İslami edebiyatın bütün özelliklerine sahip olabilmek için XI. asırdan XV. asıra kadar uzun bir intibak devresi geçirdikten sonra XIX. asrın ortalarına kadar gelişip kökleşerek Türk aydınlarının gözündeki değerini koruyan Divan Edebiyatı, bu asrın ikinci yarısında yetişen idealist, çok kabileyetli yazarlarla şairlerin çok dinamik ve sürekli çabaları ile, kırk yıl gibi kısa bir süre içinde, yerini hızla batılı bir edebiyata bıraktı.
Türk edebiyatının islam medeniyeti kadrosu içinde doğmuş olan Divan Edebiyatından sıyrılarak avrupai bir karaktere bürünmeye başlaması XIX. asrın ikinci yarısına rastlar. İslami edebiyatın bütün özelliklerine sahip olabilmek için XI. asırdan XV. asıra kadar uzun bir intibak devresi geçirdikten sonra XIX. asrın ortalarına kadar gelişip kökleşerek Türk aydınlarının gözündeki değerini koruyan Divan Edebiyatı, bu asrın ikinci yarısında yetişen idealist, çok kabileyetli yazarlarla şairlerin çok dinamik ve sürekli çabaları ile, kırk yıl gibi kısa bir süre içinde, yerini hızla batılı bir edebiyata bıraktı.