Yirminci yüzyılın başı, Osmanlı İmparatorluğu'nun etnik haritasının çizildiği, tebaanın etnik kökenlerine göre hesaplandığı, yerleşim alanlarının nasıl yeniden biçimlendirileceğinin sorgulandığı bir dönemeçtir. İttihat ve Terakki, Osmanlı Devleti'nin dinsel cemaatlere yönelik olarak kullandığı takibat metotlarını geliştirip "modernleştirerek" etnik kimlik temelli araştırmalar haline getirdi. Bir yanda etnik köken araştırmalarındaki "bilimsel" sıfatının cazibesi ve etkileme kudreti, diğer yanda milliyetçi politikaların harita, etnografya ve topografya üzerinde sınandığı "mühendislik" faaliyeti, 1913-1918 arasında imparatorluk nüfusunun bileşimini topyekûn değiştirdi. Fuat Dündar, İttihat ve Terakki'nin raporlar, kitaplar, araştırma heyetleri ve dergilerle biçimlendirdiği; nüfus kompozisyonuna dair gizli ve açık verilere dayanarak uygulamaya koyduğu ve en uzak bölgelerde en ince ayrıntısına kadar telgraflarla izlediği "iskân" politikalarını inceliyor. Rum, Bulgar, Ermeni, Kürt, Yahudi, Nasturi ve Süryanilere yönelik yer değiştirme, mübadele, tehcir, "yeniden iskân" etme siyasetinin hangi amaçlara dayandığını, bu amaçların nasıl biçimlendiğini ve kimler tarafından uygulandığını araştırıyor. Belge, harita, nüfus verileri, telgraflar ve şifreli emirlerle sürecin nasıl idare edildiğini çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor. Bu araştırma ile Anadolu'nun Türkleştirilmesi ve İslâmlaştırılmasının, coğrafyanın güvenilir "unsurlarla" tahkim edilmesinin, İttihat ve Terakki'nin milliyetçilik projesinin önemli bir ayağı olduğu anlatılırken, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e devreden etnografik mirasın ve bakış açısının ne olduğu da çarpıcı bir biçimde ortaya konuyor.
Yirminci yüzyılın başı, Osmanlı İmparatorluğu'nun etnik haritasının çizildiği, tebaanın etnik kökenlerine göre hesaplandığı, yerleşim alanlarının nasıl yeniden biçimlendirileceğinin sorgulandığı bir dönemeçtir. İttihat ve Terakki, Osmanlı Devleti'nin dinsel cemaatlere yönelik olarak kullandığı takibat metotlarını geliştirip "modernleştirerek" etnik kimlik temelli araştırmalar haline getirdi. Bir yanda etnik köken araştırmalarındaki "bilimsel" sıfatının cazibesi ve etkileme kudreti, diğer yanda milliyetçi politikaların harita, etnografya ve topografya üzerinde sınandığı "mühendislik" faaliyeti, 1913-1918 arasında imparatorluk nüfusunun bileşimini topyekûn değiştirdi. Fuat Dündar, İttihat ve Terakki'nin raporlar, kitaplar, araştırma heyetleri ve dergilerle biçimlendirdiği; nüfus kompozisyonuna dair gizli ve açık verilere dayanarak uygulamaya koyduğu ve en uzak bölgelerde en ince ayrıntısına kadar telgraflarla izlediği "iskân" politikalarını inceliyor. Rum, Bulgar, Ermeni, Kürt, Yahudi, Nasturi ve Süryanilere yönelik yer değiştirme, mübadele, tehcir, "yeniden iskân" etme siyasetinin hangi amaçlara dayandığını, bu amaçların nasıl biçimlendiğini ve kimler tarafından uygulandığını araştırıyor. Belge, harita, nüfus verileri, telgraflar ve şifreli emirlerle sürecin nasıl idare edildiğini çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor. Bu araştırma ile Anadolu'nun Türkleştirilmesi ve İslâmlaştırılmasının, coğrafyanın güvenilir "unsurlarla" tahkim edilmesinin, İttihat ve Terakki'nin milliyetçilik projesinin önemli bir ayağı olduğu anlatılırken, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e devreden etnografik mirasın ve bakış açısının ne olduğu da çarpıcı bir biçimde ortaya konuyor.