Kültür, sanat ve edebiyat dünyasında düşünceleriyle, eserleriyle çığır açan ve kültür dünyamıza katkıda bulunan isimleri, geniş okuyucu kitleleriyle buluşturmaya dönük bir yayın politikası izleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2010 yılında editörlüğünü Edhem Eldem’in yaptığı “Osman Hamdi Bey Sözlüğü” adlı kitabı okuyucuyla buluşturmaktadır.
Türk edebiyatına, kültürüne, sanatına eserleriyle katkıda bulunmuş değerli yazar, şair, tarihçi, siyasetçi, sanatçı ve bilim adamlarımızı ölüm ve doğum yıl dönümlerinde anmak amacıyla, 2006 yılından itibaren “Anma ve Armağan Kitapları Dizisi”nde büyük boy ve karton kapak biçiminde prestij kitaplar yayımlayan Bakanlığımız, 30,5 x 32,5 cm boyutlarında büyük boy renkli “Osman Hamdi Bey Sözlüğü” adlı kitap yayımlanmıştır.
Bu eser, Osman Hamdi Bey’in ölümünün yüzüncü yılı münasebetiyle ülkemizin kültürel ve sanatsal mirasına yaptığı önemli katkılardan dolayı, yapıtlarının Türk kültür ve sanat tarihindeki yerini kalıcılaştırmak için bugüne kadar yapılmış olan başarılı çalışmaları tamamlayacak bir başvuru kitabı kazandırma düşüncesiyle hazırlanmıştır.
Osmanlı döneminin bir aydını olan Osman Hamdi Bey, Türkiye’de modern müzeciliğin temelini atmıştır. Müzeciliğin ilk kez modern ve bir o kadar da verimli bir dönem geçirmesine öncülük eden, döneminde yürürlükte bulunan “1874 Asar-ı Atika Nizamnamesi”ni 1884 yılında yeniden düzenleyerek, tarihi eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklayan maddeleri ekleten, böylece batılı ülkelere Osmanlı topraklarından eser akışını engelleyen tarihi bir kişiliktir.
Anadolu’da arkeolojik kazıların yapılmasını başlatan Osman Hamdi Bey’in 1883’te Adıyaman Nemrut Dağı, 1887 de Lübnan-Sayda (Sidon), 1891-1892 Muğla-Lagina kazıları arkeoloji camiasında büyük yankılar uyandırmıştır. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kuruculuğu ve otuz yıla yaklaşan bir süre müdürlüğünü yapan Osman Hamdi Bey, binlerce yıllık sanat eserlerinin korunması için üstün çaba harcayarak, 1881 de sınırlı sayıda eserden oluşan bir yapıdan eşsiz bir koleksiyon, görkemli binalar, ihtisas kütüphanesi ve yayınlarıyla bir dünya müzesi yaratmıştır.
Osman Hamdi Bey, arkeoloji ve müzeciliğin yanında, asıl tutkusu olan resmi de ihmal etmemiştir. Yapmış olduğu resimlerde Osmanlı hayatının renkli sahnelerini, Türk sanatı, kültürü, mimarisi, çinili panoları, kandilleri, rahleleri, türbe mekânları, aile portreleri, insan figürlerini kullanmış, Osmanlı kadınının iç ve dış mekânlardaki yaşayışını resmetmiş, Doğu-batı, inanç, aşk, yaşam-ölüm gibi ikilemlerin izini sürmüştür. Batılı anlamda figürlü resmin ilk temsilcisi olan Hamdi Bey, Osmanlı dönemi sanat ve kültür yaşamında yenileşmenin de öncüsü olmuştur.
İşte bu eser, Türk müzeciliğinde, arkeolojisinde ve resminde kalıcı eserler bırakan ve kurumsallaşma bakımından kalıcı yapılar kuran Osman Hamdi Bey’in emek ve düşün dünyasına ait bir çok yönünü irdeleyen önemli bir çalışmadır.
Kültür, sanat ve edebiyat dünyasında düşünceleriyle, eserleriyle çığır açan ve kültür dünyamıza katkıda bulunan isimleri, geniş okuyucu kitleleriyle buluşturmaya dönük bir yayın politikası izleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2010 yılında editörlüğünü Edhem Eldem’in yaptığı “Osman Hamdi Bey Sözlüğü” adlı kitabı okuyucuyla buluşturmaktadır.
Türk edebiyatına, kültürüne, sanatına eserleriyle katkıda bulunmuş değerli yazar, şair, tarihçi, siyasetçi, sanatçı ve bilim adamlarımızı ölüm ve doğum yıl dönümlerinde anmak amacıyla, 2006 yılından itibaren “Anma ve Armağan Kitapları Dizisi”nde büyük boy ve karton kapak biçiminde prestij kitaplar yayımlayan Bakanlığımız, 30,5 x 32,5 cm boyutlarında büyük boy renkli “Osman Hamdi Bey Sözlüğü” adlı kitap yayımlanmıştır.
Bu eser, Osman Hamdi Bey’in ölümünün yüzüncü yılı münasebetiyle ülkemizin kültürel ve sanatsal mirasına yaptığı önemli katkılardan dolayı, yapıtlarının Türk kültür ve sanat tarihindeki yerini kalıcılaştırmak için bugüne kadar yapılmış olan başarılı çalışmaları tamamlayacak bir başvuru kitabı kazandırma düşüncesiyle hazırlanmıştır.
Osmanlı döneminin bir aydını olan Osman Hamdi Bey, Türkiye’de modern müzeciliğin temelini atmıştır. Müzeciliğin ilk kez modern ve bir o kadar da verimli bir dönem geçirmesine öncülük eden, döneminde yürürlükte bulunan “1874 Asar-ı Atika Nizamnamesi”ni 1884 yılında yeniden düzenleyerek, tarihi eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklayan maddeleri ekleten, böylece batılı ülkelere Osmanlı topraklarından eser akışını engelleyen tarihi bir kişiliktir.
Anadolu’da arkeolojik kazıların yapılmasını başlatan Osman Hamdi Bey’in 1883’te Adıyaman Nemrut Dağı, 1887 de Lübnan-Sayda (Sidon), 1891-1892 Muğla-Lagina kazıları arkeoloji camiasında büyük yankılar uyandırmıştır. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kuruculuğu ve otuz yıla yaklaşan bir süre müdürlüğünü yapan Osman Hamdi Bey, binlerce yıllık sanat eserlerinin korunması için üstün çaba harcayarak, 1881 de sınırlı sayıda eserden oluşan bir yapıdan eşsiz bir koleksiyon, görkemli binalar, ihtisas kütüphanesi ve yayınlarıyla bir dünya müzesi yaratmıştır.
Osman Hamdi Bey, arkeoloji ve müzeciliğin yanında, asıl tutkusu olan resmi de ihmal etmemiştir. Yapmış olduğu resimlerde Osmanlı hayatının renkli sahnelerini, Türk sanatı, kültürü, mimarisi, çinili panoları, kandilleri, rahleleri, türbe mekânları, aile portreleri, insan figürlerini kullanmış, Osmanlı kadınının iç ve dış mekânlardaki yaşayışını resmetmiş, Doğu-batı, inanç, aşk, yaşam-ölüm gibi ikilemlerin izini sürmüştür. Batılı anlamda figürlü resmin ilk temsilcisi olan Hamdi Bey, Osmanlı dönemi sanat ve kültür yaşamında yenileşmenin de öncüsü olmuştur.
İşte bu eser, Türk müzeciliğinde, arkeolojisinde ve resminde kalıcı eserler bırakan ve kurumsallaşma bakımından kalıcı yapılar kuran Osman Hamdi Bey’in emek ve düşün dünyasına ait bir çok yönünü irdeleyen önemli bir çalışmadır.