Dersim yöresinde, asırlarca devletten bihaber yaşayan ve bulundukları yörenin tarıma elverişli olmamasından dolayı yiyecek sıkıntısı çeken bir kısım aşiretler, zaman zaman yerleşik halka saldırıp yağma yoluna gitmişlerdir. Ancak bu durum hiçbir zaman bütün Dersim aşiretleri
için geçerli olmamıştır. Çünkü başka yerlere saldıran aşiretler kıtlık zamanlarında kendi yörelerinde yaşayan diğer aşiretlerin mallarını da ele geçirmekten kaçınmamışlardır. Şekavet yapan birkaç aşiret yüzünden yıllarca suçu olmayan aşiretler de çok sıkıntı çekmiş, katledilmekten kurtulamamışlardır. Devlet bir bütün olarak halkı suçlu saymak gibi kolay yolu seçmiş, onları kazanmak için hiçbir çaba göstermemiştir.
Dersim aşiretlerinin devlete asırlarca uzak kalmasının en önemli nedeni ise, devletin mezheplerini dışlaması ve bu mezheptekileri sürekli kovuşturmasıdır. Şakir Paşa'nın 1899 tarihli tahriratındaki "?Bunun yanında cehalet önlenmeli, okullar ve Nakşibendi tekkeleri açılmalıdır." sözleri, Osmanlı'nın yöredeki Alevilik inancını hiçbir zaman benimsemediğini ve fırsat buldukça da değiştirmeye çalıştığını bize açıkça göstermektedir.
Dersim yöresinde, asırlarca devletten bihaber yaşayan ve bulundukları yörenin tarıma elverişli olmamasından dolayı yiyecek sıkıntısı çeken bir kısım aşiretler, zaman zaman yerleşik halka saldırıp yağma yoluna gitmişlerdir. Ancak bu durum hiçbir zaman bütün Dersim aşiretleri
için geçerli olmamıştır. Çünkü başka yerlere saldıran aşiretler kıtlık zamanlarında kendi yörelerinde yaşayan diğer aşiretlerin mallarını da ele geçirmekten kaçınmamışlardır. Şekavet yapan birkaç aşiret yüzünden yıllarca suçu olmayan aşiretler de çok sıkıntı çekmiş, katledilmekten kurtulamamışlardır. Devlet bir bütün olarak halkı suçlu saymak gibi kolay yolu seçmiş, onları kazanmak için hiçbir çaba göstermemiştir.
Dersim aşiretlerinin devlete asırlarca uzak kalmasının en önemli nedeni ise, devletin mezheplerini dışlaması ve bu mezheptekileri sürekli kovuşturmasıdır. Şakir Paşa'nın 1899 tarihli tahriratındaki "?Bunun yanında cehalet önlenmeli, okullar ve Nakşibendi tekkeleri açılmalıdır." sözleri, Osmanlı'nın yöredeki Alevilik inancını hiçbir zaman benimsemediğini ve fırsat buldukça da değiştirmeye çalıştığını bize açıkça göstermektedir.