Osmanlı'nın Kayıp Atlası

Stok Kodu:
9786051143170
Boyut:
135-215
Sayfa Sayısı:
280
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
7
Basım Tarihi:
2010-10
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
9786051143170
130068
Osmanlı'nın Kayıp Atlası
Osmanlı'nın Kayıp Atlası
0.00
Kuruluş, yükselme, duraklama, gerileme ve çöküş... Üç kıtaya yayılmış, onlarca ayrı kültür, din, dil ve etnisiteye sahip halkları 600 küsur yıl beraberce yaşatmayı başarmış bir cihan devletinin, kitaplarımızda içine sıkıştırıldığı kalıp bu. Bu kalıptan çıksa çıksa bir karikatür çıkabilirdi, nitekim çıkan da o olmuştur. Peki neden yapılmıştır bu beyin ameliyatı? Bir daha bu topraklarda "Osmanlı" benzeri bir oluşumun ortaya çıkması istenmemişti de ondan. Bu tehlikeli 'millet'in, ecdadının bir zamanlar neler yaptığım öğrenirse sıkıştırıldığı kalıpları kırmak gibi bir alışkanlığı olur, bu da kurulmak istenen düzenin altına bomba koymak anlamına gelirdi. Onun içindir ki, Osmanlı yıllar yılı kötülendi, aşağılandı, küçük görüldü, artıları bile eksiye dönüştürüldü. Türkiye asırlık kalıpları birer birer kırarken, tarihinin buna eşlik etmemesi düşünülemezdi. Bu hem tarihçiliğin dünyada geldiği noktaya tersti, hem de Türkiye'nin yükseldiği konuma. Türkiye, hafızasına karikatürleştirilerek nakşedilen geçmişinin mevcut konum ve rolüne ters düştüğünü fark ederken, tarihçilik de fersude tarih anlatısının küpünü çatlatıyor, yalanları, efsaneleri bir bir ortaya seriyor. Böylece hem biz ülke olarak çıktığımız noktada Osmanlı güneşini daha eksiksiz görebilecek bir donanıma kavuşuyoruz, hem de tarih, kafamızdaki kalıpları yıkarak bizi özgürleştiriyor. Mustafa Armağan tarihte nadir rastlanan bu kritik kavşakta kaleme aldığı Osmanlı'nın Kayıp Atlası'nda, kaybettiğimiz büyük haritayı, elimizdeki parçalarından yola çıkarak tasvir etme çabasında. O 'kayıp atlas' yeniden bulunacak mı? sorusunun cevabını, ancak elimizdeki parçalardan hareketle bulabileceğimiz inancında yazar.
Kuruluş, yükselme, duraklama, gerileme ve çöküş... Üç kıtaya yayılmış, onlarca ayrı kültür, din, dil ve etnisiteye sahip halkları 600 küsur yıl beraberce yaşatmayı başarmış bir cihan devletinin, kitaplarımızda içine sıkıştırıldığı kalıp bu. Bu kalıptan çıksa çıksa bir karikatür çıkabilirdi, nitekim çıkan da o olmuştur. Peki neden yapılmıştır bu beyin ameliyatı? Bir daha bu topraklarda "Osmanlı" benzeri bir oluşumun ortaya çıkması istenmemişti de ondan. Bu tehlikeli 'millet'in, ecdadının bir zamanlar neler yaptığım öğrenirse sıkıştırıldığı kalıpları kırmak gibi bir alışkanlığı olur, bu da kurulmak istenen düzenin altına bomba koymak anlamına gelirdi. Onun içindir ki, Osmanlı yıllar yılı kötülendi, aşağılandı, küçük görüldü, artıları bile eksiye dönüştürüldü. Türkiye asırlık kalıpları birer birer kırarken, tarihinin buna eşlik etmemesi düşünülemezdi. Bu hem tarihçiliğin dünyada geldiği noktaya tersti, hem de Türkiye'nin yükseldiği konuma. Türkiye, hafızasına karikatürleştirilerek nakşedilen geçmişinin mevcut konum ve rolüne ters düştüğünü fark ederken, tarihçilik de fersude tarih anlatısının küpünü çatlatıyor, yalanları, efsaneleri bir bir ortaya seriyor. Böylece hem biz ülke olarak çıktığımız noktada Osmanlı güneşini daha eksiksiz görebilecek bir donanıma kavuşuyoruz, hem de tarih, kafamızdaki kalıpları yıkarak bizi özgürleştiriyor. Mustafa Armağan tarihte nadir rastlanan bu kritik kavşakta kaleme aldığı Osmanlı'nın Kayıp Atlası'nda, kaybettiğimiz büyük haritayı, elimizdeki parçalarından yola çıkarak tasvir etme çabasında. O 'kayıp atlas' yeniden bulunacak mı? sorusunun cevabını, ancak elimizdeki parçalardan hareketle bulabileceğimiz inancında yazar.
Kapat