Osmanlıdan Günümüze Kur'an ve Hüsn-i Hat

MÜSLÜMANLARIN MEDENİYET İNŞASINDA KURANIN ROLÜ YADSINAMAZ BİR GERÇEKTİR. TARİHİ BİRİKİM İNCELENDİĞİNDE KURANIN MEDENİYETİN TÜM UNSURLARINDA ETKİLİ OLDUĞUNU GÖRMEK MÜMKÜNDÜR. HÜSN-İ HATTIN GELİŞİMİNDE DE EN BÜYÜK MANEVİ DİNAMİK YİNE KURANDIR. İSLAM TARİHİNDE KURANIN OKUNMASINA, ANLAŞILMASINA, TEBLİĞİNE ÖNEM VERİLDİĞİ GİBİ YAZILMASINA DA BÜYÜK ÖNEM VERİLMİŞTİR. HATTATLAR, SÖZLERİN EN GÜZELİNİ EN GÜZEL ŞEKİLDE YAZMANIN GAYRETİ İÇİNDE OLMUŞLARDIR. HAT, HATTATIN İBADET VECDİ İÇİNDE ŞEKİLDEN ŞEKLE, KIVAMDAN KIVAMA GİREREK BUGÜNLERE GELMİŞ, MUSHAFLARIN DIŞINA ÇIKARAK, MİMARİ ESERLERİN SÜSÜ VE MEKANLARIN DİLİ OLMUŞTUR. HÜSN-İ HAT, ERBÂB-I HATTIN HİMMETLERİ SAYESİNDE BU TOPRAKLARIN EN NADİDE SANAT DALLARINDAN BİRİSİ HALİNE GELMİŞTİR. HAFIZAMIZIN ÖNEMLİ BİR KISMINI BU SANAT DALI İLE UĞRAŞAN HATTATLARIMIZA BORÇLU OLDUĞUMUZUN FARKINDAYIZ. ELLERİNİ, GÖZLERİNİ BU SANATIN İNCELİK VE ZARAFETİ UĞRUNA KULLANAN ERBAB-I HATTA, O GÖZLERİN, O ELLERİN HÜSN-İ ŞEHÂDET EDECEĞİNDE ŞÜPHEMİZ YOK... BU BAKIMDAN IBN MUİDE, YAKUT EL-MUSTASIMÎ, HATTAT HAMDULLAH, AHMED KARAHİSÂRÎ GİBİ DÜNÜN VE BUGÜNÜN HÜNERLİ ELLERİNE MİNNETTARLIĞIMIZI BİR KEZ DAHA İFADE EDİYORUZ.