Payitaht Yeniçerileri Padişahın “Asi” Kulları, 1700-1826

Stok Kodu:
9786051052212
Boyut:
16,5 x 21 cm
Sayfa Sayısı:
427
Basım Yeri:
İstanbul
Basım Tarihi:
2022-09
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
325,00
Taksitli fiyat: 12 x 34,67
1 adet mevcut
9786051052212
226406
Payitaht Yeniçerileri Padişahın “Asi” Kulları, 1700-1826
Payitaht Yeniçerileri Padişahın “Asi” Kulları, 1700-1826
325.00

Osmanlı tarihinin iki büyük yenisi, yani yeni ordu (çeri) ve nizam-ı cedid arasında dörtyüz yıldan fazla mevcudiyetini sürdüren Yeniçeriler’in hikayesi aynı zamanda Osmanlı asırları ile ilgili büyük anlatıların tümünün odağında yer alır: yükselme, gerileme, klasik çağ ve inhitat, merkezileşme ve merkezin zayıflaması, bozulma, ıslahat, nizam ve anayasa mücadeleleri, demokratikleş(eme)me, modernleş(eme)me …  Bu anlatılar --dolayısıyla Yeniçerilik ile ilgili görüşler, yorumlar, kanaatler, klişeler, safsatalar-- sadece dar anlamında tarihyazıcılığının değil günümüzün nice siyasi tartışmasının (ve geyiğinin) malzemesi olagelmiştir. Bir zamanlar Al-i Osman Kapısını merkezkaç güçlere karşı berkitmek için kurulan ama giderek şehir hayatına, ticaret dünyasına ve toplumsal dokuya nüfuz eden, her türlü siyasi müzakere ve mücadelenin en önemli aktörleri arasında yer alan Yeniçeri Ocağı’nın başı çektiği isyanlar 20. yüzyılın askeri darbelerinin öncülüdür yaygın bir görüşe göre. Öte yandan ocağın 1826’da lağvedilmesi, Namık Kemal’den Necip Fazıl’a ve Niyazi Berkes’e kimi entelektüelin gözünde, farklı açılardan, geç Osmanlı ve modern Türkiye tarihinde halkın sesinin kısılmasına ve/ya otoritenin denetlenemezliğine kapı açmıştır.

 

Elinizdeki kitabı oluşturan çalışmalar, bu dev meseleler yumağının kritik son yüzyılına farklı yörelerde sosyo-ekonomik düzlemde damgasını vuran çeşitli konulara orijinal arşiv araştırmalarıyla ve metodolojik farkındalıkla ışık tutuyor. Toplumsal tarih alanında yirminci yüzyılın kazandırdığı ve yerleştirdiği birikime sahip çıkmakla birlikte, uluslararası katılımlı projeler oluşturma, farklı coğrafyaların arşivlerini harmanlama ve dijital teknolojinin imkanlarını yaratıcılıkla değerlendirme açılarından yeni bir Osmanlı tarihçiliğinin de habercisi olan bu derlemenin hakettiği ilgiyi göreceğini umuyorum. Katılımcıların sürdürmekte olduğu projenin gelecek yayınlarını heyecanla bekleyeceğim.

Cemal Kafadar; Harvard Üniversitesi

 

Payitaht Yeniçerileri: Padişahın “Asi” Kulları 1700-1826 başlıklı çalışma okuyucularına birçok şaşırtıcı bilgi ve sürprizler vadediyor. Bu kitapta yer alan çığır açıcı özellikteki yazılar, Avrupa Araştırma Konseyi tarafından desteklenen ve Girit Resmo’da bulunan Akdeniz Araştırmaları Enstitüsü’nün başkanlığında yürütülen “JANET: Osmanlı Liman Şehirlerinde Yeniçeriler – Erken Modern Dönem Akdeniz’inde Müslümanların Finansal ve Siyasi Bağlantı Ağları” projesi altında toplanmış araştırmacıların etkileyici bir iş birliğinin sonucu. İstanbul’un yeniçeri ortalarına ayrılmış olan bu çalışma, Osmanlı tarihi meraklılarının dikkatlerini padişahı babaları olarak gören yeniçerilere vermeye davet ederken, onların Osmanlı başkentini “taşralaştırmalarının”, imparatorluğu saran ticaret ağları kurmalarının, zengin finansal portföyleri yönetmelerinin, popüler siyasetin parçası olmalarının ve kendilerine has bir edebi kültür üretmelerinin örneklerini sunuyor.
Virginia Aksan, McMaster Üniversitesi

Osmanlı tarihinin iki büyük yenisi, yani yeni ordu (çeri) ve nizam-ı cedid arasında dörtyüz yıldan fazla mevcudiyetini sürdüren Yeniçeriler’in hikayesi aynı zamanda Osmanlı asırları ile ilgili büyük anlatıların tümünün odağında yer alır: yükselme, gerileme, klasik çağ ve inhitat, merkezileşme ve merkezin zayıflaması, bozulma, ıslahat, nizam ve anayasa mücadeleleri, demokratikleş(eme)me, modernleş(eme)me …  Bu anlatılar --dolayısıyla Yeniçerilik ile ilgili görüşler, yorumlar, kanaatler, klişeler, safsatalar-- sadece dar anlamında tarihyazıcılığının değil günümüzün nice siyasi tartışmasının (ve geyiğinin) malzemesi olagelmiştir. Bir zamanlar Al-i Osman Kapısını merkezkaç güçlere karşı berkitmek için kurulan ama giderek şehir hayatına, ticaret dünyasına ve toplumsal dokuya nüfuz eden, her türlü siyasi müzakere ve mücadelenin en önemli aktörleri arasında yer alan Yeniçeri Ocağı’nın başı çektiği isyanlar 20. yüzyılın askeri darbelerinin öncülüdür yaygın bir görüşe göre. Öte yandan ocağın 1826’da lağvedilmesi, Namık Kemal’den Necip Fazıl’a ve Niyazi Berkes’e kimi entelektüelin gözünde, farklı açılardan, geç Osmanlı ve modern Türkiye tarihinde halkın sesinin kısılmasına ve/ya otoritenin denetlenemezliğine kapı açmıştır.

 

Elinizdeki kitabı oluşturan çalışmalar, bu dev meseleler yumağının kritik son yüzyılına farklı yörelerde sosyo-ekonomik düzlemde damgasını vuran çeşitli konulara orijinal arşiv araştırmalarıyla ve metodolojik farkındalıkla ışık tutuyor. Toplumsal tarih alanında yirminci yüzyılın kazandırdığı ve yerleştirdiği birikime sahip çıkmakla birlikte, uluslararası katılımlı projeler oluşturma, farklı coğrafyaların arşivlerini harmanlama ve dijital teknolojinin imkanlarını yaratıcılıkla değerlendirme açılarından yeni bir Osmanlı tarihçiliğinin de habercisi olan bu derlemenin hakettiği ilgiyi göreceğini umuyorum. Katılımcıların sürdürmekte olduğu projenin gelecek yayınlarını heyecanla bekleyeceğim.

Cemal Kafadar; Harvard Üniversitesi

 

Payitaht Yeniçerileri: Padişahın “Asi” Kulları 1700-1826 başlıklı çalışma okuyucularına birçok şaşırtıcı bilgi ve sürprizler vadediyor. Bu kitapta yer alan çığır açıcı özellikteki yazılar, Avrupa Araştırma Konseyi tarafından desteklenen ve Girit Resmo’da bulunan Akdeniz Araştırmaları Enstitüsü’nün başkanlığında yürütülen “JANET: Osmanlı Liman Şehirlerinde Yeniçeriler – Erken Modern Dönem Akdeniz’inde Müslümanların Finansal ve Siyasi Bağlantı Ağları” projesi altında toplanmış araştırmacıların etkileyici bir iş birliğinin sonucu. İstanbul’un yeniçeri ortalarına ayrılmış olan bu çalışma, Osmanlı tarihi meraklılarının dikkatlerini padişahı babaları olarak gören yeniçerilere vermeye davet ederken, onların Osmanlı başkentini “taşralaştırmalarının”, imparatorluğu saran ticaret ağları kurmalarının, zengin finansal portföyleri yönetmelerinin, popüler siyasetin parçası olmalarının ve kendilerine has bir edebi kültür üretmelerinin örneklerini sunuyor.
Virginia Aksan, McMaster Üniversitesi

Kapat