9789753559591
194718
https://www.sahafium.com/kitap/resahat-p194718.html
Reşahat
0.00
Reşahât-ı Aynü'l-Hayât, Mevlânâ Ali b. Hüseyin es-Sâfînin kaleme aldığı ve Nakşibendî tarîkatinin şeyhlerinin hayatlarını anlatan ve münderecâtıyla klasikler arasına girmiş, önemli bir tasavvuf eseridir. Müellif eserinde, bizzat kendisinin şahit oldukları ve sohbetlerinde bulunduğu kişiler dışında, yazıldığı dönemde Nakşibendîlik ile ilgili önemli eserlerden de faydalanmıştır. Bu özelliğiyle Reşahât, 16. yüzyıl önce Nakşibendî tarihi ve kültürü için en önemli ve güvenilir kaynaktır. Eserin aslı Farsça olup, yazıldığı dönemden itibaren ya içinden seçmeler veyahut tamamı olmak üzere muhtelif zamanlarda Türkçe tercümeleri de yapılmıştır. 1585 yılında İbn Muhammed Şerif el-Abbâsî tarafından yapılan tercüme, kullanılan dilde fazlaca Arapça ve Farsça kelime bulunması sebebiyle taşrada anlaşılma güçlüğü yaşanmasına neden olmuştur. Mehmed Zülâlî hazretleri tarafından yapılan istinsahta sadeleştirme yoluna gidilmiş ve sadece okumuş İstanbul ahalisinin değil, taşralı müslümanların da anlayabileceği bir kıvam tercih edilmiştir. İstinsah edilen nüshanın tıpkı basımıyla birlikte, Latin harfleriyle transkribe edilmiş nüshası, hem kültür hayatımız, hem de tasavvufa ilgi duyanlar için hazine niteliğindedir.
Reşahât-ı Aynü'l-Hayât, Mevlânâ Ali b. Hüseyin es-Sâfînin kaleme aldığı ve Nakşibendî tarîkatinin şeyhlerinin hayatlarını anlatan ve münderecâtıyla klasikler arasına girmiş, önemli bir tasavvuf eseridir. Müellif eserinde, bizzat kendisinin şahit oldukları ve sohbetlerinde bulunduğu kişiler dışında, yazıldığı dönemde Nakşibendîlik ile ilgili önemli eserlerden de faydalanmıştır. Bu özelliğiyle Reşahât, 16. yüzyıl önce Nakşibendî tarihi ve kültürü için en önemli ve güvenilir kaynaktır. Eserin aslı Farsça olup, yazıldığı dönemden itibaren ya içinden seçmeler veyahut tamamı olmak üzere muhtelif zamanlarda Türkçe tercümeleri de yapılmıştır. 1585 yılında İbn Muhammed Şerif el-Abbâsî tarafından yapılan tercüme, kullanılan dilde fazlaca Arapça ve Farsça kelime bulunması sebebiyle taşrada anlaşılma güçlüğü yaşanmasına neden olmuştur. Mehmed Zülâlî hazretleri tarafından yapılan istinsahta sadeleştirme yoluna gidilmiş ve sadece okumuş İstanbul ahalisinin değil, taşralı müslümanların da anlayabileceği bir kıvam tercih edilmiştir. İstinsah edilen nüshanın tıpkı basımıyla birlikte, Latin harfleriyle transkribe edilmiş nüshası, hem kültür hayatımız, hem de tasavvufa ilgi duyanlar için hazine niteliğindedir.