Osmanlı klasik devri olarak adlandırılan 16. yüzyılın mühim simalarından olan Muhyî-i Gülşenî'nin kaleme aldığı bu eser, Nakşî-Ahrarî tarikat geleneğinin önemli metinlerinden olan Safî mahlaslı Fahrüddin Ali bin Hüseyin Vâiz-i Kâşifî'nin (ö.1532-33) 1503'te yazdığı Nakşiliğin hacegân silsilesine ve menkıbelerine ait Farsça Reşehât-ı Aynü'l-Hayât adlı eserinin serbest ve ilaveli bir tercümesidir.
Şeyhi Ahmed-i Hayâlî'nin isteği ile bu tercümeyi meydana getiren Muhyî, Nakşiliğin Anadolu'daki intişarı ve hacegân büyükleriyle ilgili doğrudan bilgiler vermesiyle de ehemmiyet arz etmektedir. Ayrıca Muhyî gerek duyduğu yerlerde kendi maddi ve manevi tecrübelerini aktararak tercümeye ayrı bir mana yüklemiştir. İşte bu yönüyle Muhyî'nin tercümesi Reşehât'ın diğer tercümelerinden ayrılmaktadır.
Bu eser Muhyî-i Gülşenî ile ilgili kapsamlı çalışmalar yapan Prof. Dr. Mustafa Koç tarafından yayına hazırlanmıştır. Reşehât-ı Muhyî'nin yayına hazırlanmasında Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi, 302 numarada kayıtlı yazma nüsha esas alınmıştır.
Osmanlı klasik devri olarak adlandırılan 16. yüzyılın mühim simalarından olan Muhyî-i Gülşenî'nin kaleme aldığı bu eser, Nakşî-Ahrarî tarikat geleneğinin önemli metinlerinden olan Safî mahlaslı Fahrüddin Ali bin Hüseyin Vâiz-i Kâşifî'nin (ö.1532-33) 1503'te yazdığı Nakşiliğin hacegân silsilesine ve menkıbelerine ait Farsça Reşehât-ı Aynü'l-Hayât adlı eserinin serbest ve ilaveli bir tercümesidir.
Şeyhi Ahmed-i Hayâlî'nin isteği ile bu tercümeyi meydana getiren Muhyî, Nakşiliğin Anadolu'daki intişarı ve hacegân büyükleriyle ilgili doğrudan bilgiler vermesiyle de ehemmiyet arz etmektedir. Ayrıca Muhyî gerek duyduğu yerlerde kendi maddi ve manevi tecrübelerini aktararak tercümeye ayrı bir mana yüklemiştir. İşte bu yönüyle Muhyî'nin tercümesi Reşehât'ın diğer tercümelerinden ayrılmaktadır.
Bu eser Muhyî-i Gülşenî ile ilgili kapsamlı çalışmalar yapan Prof. Dr. Mustafa Koç tarafından yayına hazırlanmıştır. Reşehât-ı Muhyî'nin yayına hazırlanmasında Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi, 302 numarada kayıtlı yazma nüsha esas alınmıştır.