Geleneksel Osmanlı/Türk musıkisi tarihinin en önemli yazılı belgelerinden biriyle karşı karşıyayız. Tek nüshası Paris'te Bibliothèque Nationale de France'ta Şark Yazmaları (Manuscrits Orientaux) bölümünde bulunan ve [Turc 292] katalog numarasıyla tasnif edilmiş olan bu adsız elyazması, Leh mühtedisi Wojciech Bobowsky'nin -nâm-ı diğer Ali Ufkî Bey (1610-1675)- bıraktığı elyazması eserlerinden biridir.
[Turc 292] yazması üzerinde bugüne dek hiçbir ciddî akademik çalışma yapılmadığı söylenebilir. Esas itibariyle Ali Ufkî Bey'in evrak-ı metrukesini içeren [Turc 292] yazması ne Mecmua-yı Saz u Söz'ün ne de başka bir kitabın taslağı, "müsveddesi"dir: Ali Ufkî
bu yazmada Osmanlı/Türk musıki geleneğinin başlangıç dönemlerini aydınlatan ve başka hiçbir yerde bulamayacağımız çok önemli bilgiler, gözlemler, eserler, tanıklıklar sunuyor bize. [Turc 292] yazmasındaki belge ve tanıklıkların müzik tarihimiz açısından değeri, ve Ali Ufkî'nin bize böylece sunduğu dönem tanıklığı, bu mecmuanın salt repertuar değerinden çok daha önemlidir.
[Turc 292] yazmasının yüzyıllar boyunca okunup hak ettiği şekilde değerlendirilememiş olmasına atfen, bu mecmuayı incelemeyi amaçlayan bu kitaba Saklı Mecmua adı pek uygun düşmektedir.
Geleneksel Osmanlı/Türk musıkisi tarihinin en önemli yazılı belgelerinden biriyle karşı karşıyayız. Tek nüshası Paris'te Bibliothèque Nationale de France'ta Şark Yazmaları (Manuscrits Orientaux) bölümünde bulunan ve [Turc 292] katalog numarasıyla tasnif edilmiş olan bu adsız elyazması, Leh mühtedisi Wojciech Bobowsky'nin -nâm-ı diğer Ali Ufkî Bey (1610-1675)- bıraktığı elyazması eserlerinden biridir.
[Turc 292] yazması üzerinde bugüne dek hiçbir ciddî akademik çalışma yapılmadığı söylenebilir. Esas itibariyle Ali Ufkî Bey'in evrak-ı metrukesini içeren [Turc 292] yazması ne Mecmua-yı Saz u Söz'ün ne de başka bir kitabın taslağı, "müsveddesi"dir: Ali Ufkî
bu yazmada Osmanlı/Türk musıki geleneğinin başlangıç dönemlerini aydınlatan ve başka hiçbir yerde bulamayacağımız çok önemli bilgiler, gözlemler, eserler, tanıklıklar sunuyor bize. [Turc 292] yazmasındaki belge ve tanıklıkların müzik tarihimiz açısından değeri, ve Ali Ufkî'nin bize böylece sunduğu dönem tanıklığı, bu mecmuanın salt repertuar değerinden çok daha önemlidir.
[Turc 292] yazmasının yüzyıllar boyunca okunup hak ettiği şekilde değerlendirilememiş olmasına atfen, bu mecmuayı incelemeyi amaçlayan bu kitaba Saklı Mecmua adı pek uygun düşmektedir.