Sarıkamış Dramı

Stok Kodu:
9789944295031
Boyut:
155-220
Sayfa Sayısı:
496
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2007-08
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
9789944295031
91798
Sarıkamış Dramı
Sarıkamış Dramı
0.00
Enver Paşa, sinirleri gergin, çadırına girdi. Yalnızdı... İç dünyasıyla baş başa kalmıştı. Derin düşüncelere dalmış, son olayları değerlendiriyordu. Büyük umutlar beslediği saldırı bir fiyaskoya dönüşmüştü. Sarıkamış önlerine varan üç tümenli Dokuzuncu Kolordu erimiş, tükenmişti. 12.000 -13.000 savaşçıyla yola çıkardığı tümenlerin varlığı 300 - 400 savaşçıya inmişti. Çerkezköy'e giren alay Rusların avucuna düşmüştü. Yardıma gelecek diye dört gözle beklediği Hafız Hakkı'nın Onuncu Kolordusunun Allahüekber Dağları'nda hiçbir
çarpışma olmadan yüzde doksanı aşan 'donuk' bıraktığını öğrenmesi bir yıkım olmuştu. Aras kesimindeki On birinci Kolordunun da imdada gelemeyeceği iyice anlaşılmıştı. Ayrıca, bir tümen Bardız'da sıkışıp kalmış, Bardız Yaylası'na yerleşen Ruslar kendisinin geri ile bağlantısını kesmişti. Türkistanlı tutsağın söyledikleri ise artık her şeyin bittiğini gösteriyordu: "Ruslar beş alaylık bir kuvvetle Sarıkamış önlerindeki kuvvetlerinizi kuşatmaya hazırlanıyorlar." İşin kötüsü, gerideki Çilhoroz Dağı yakınlarında kuşatma hazırlığını gösteren belirtiler vardı.
Enver Paşa yıkılmıştı. Kuşatılmak demek ya vuruşarak ölmek ya da yaralı veya sağlam olarak Ruslara tutsak olmaktı. Bütün o umutlar, Kafkasya fatihi olma, Turan İmparatorluğu kurma, Mısır'a ve Afganistan'a uzanma düşleri acı bir sonla noktalanıyordu. Her şey bitmişti artık... Enver Paşa, gaz lambasının titrek ışığında kareli harita defterinden kopardığı yapraklara vasiyetnamesini yazmaya koyuldu. Yazışı tutuktu. Bunda parmaklarını sızlatan soğuğun etkisi vardı kuşkusuz. Ama asıl neden, büyük zaferler kazanma düşüyle yola çıkarak kendi hatasıyla ordusunu tüketmiş, yenik bir komutanın İÇ ezikliği ve hatasını kabullenmek istemeyişinin yarattığı öfkeydi.
Enver Paşa, sinirleri gergin, çadırına girdi. Yalnızdı... İç dünyasıyla baş başa kalmıştı. Derin düşüncelere dalmış, son olayları değerlendiriyordu. Büyük umutlar beslediği saldırı bir fiyaskoya dönüşmüştü. Sarıkamış önlerine varan üç tümenli Dokuzuncu Kolordu erimiş, tükenmişti. 12.000 -13.000 savaşçıyla yola çıkardığı tümenlerin varlığı 300 - 400 savaşçıya inmişti. Çerkezköy'e giren alay Rusların avucuna düşmüştü. Yardıma gelecek diye dört gözle beklediği Hafız Hakkı'nın Onuncu Kolordusunun Allahüekber Dağları'nda hiçbir
çarpışma olmadan yüzde doksanı aşan 'donuk' bıraktığını öğrenmesi bir yıkım olmuştu. Aras kesimindeki On birinci Kolordunun da imdada gelemeyeceği iyice anlaşılmıştı. Ayrıca, bir tümen Bardız'da sıkışıp kalmış, Bardız Yaylası'na yerleşen Ruslar kendisinin geri ile bağlantısını kesmişti. Türkistanlı tutsağın söyledikleri ise artık her şeyin bittiğini gösteriyordu: "Ruslar beş alaylık bir kuvvetle Sarıkamış önlerindeki kuvvetlerinizi kuşatmaya hazırlanıyorlar." İşin kötüsü, gerideki Çilhoroz Dağı yakınlarında kuşatma hazırlığını gösteren belirtiler vardı.
Enver Paşa yıkılmıştı. Kuşatılmak demek ya vuruşarak ölmek ya da yaralı veya sağlam olarak Ruslara tutsak olmaktı. Bütün o umutlar, Kafkasya fatihi olma, Turan İmparatorluğu kurma, Mısır'a ve Afganistan'a uzanma düşleri acı bir sonla noktalanıyordu. Her şey bitmişti artık... Enver Paşa, gaz lambasının titrek ışığında kareli harita defterinden kopardığı yapraklara vasiyetnamesini yazmaya koyuldu. Yazışı tutuktu. Bunda parmaklarını sızlatan soğuğun etkisi vardı kuşkusuz. Ama asıl neden, büyük zaferler kazanma düşüyle yola çıkarak kendi hatasıyla ordusunu tüketmiş, yenik bir komutanın İÇ ezikliği ve hatasını kabullenmek istemeyişinin yarattığı öfkeydi.
Kapat