Cihângîr Tûğlar -Selîmnâme- kitabıyla edebiyat ve târîh severlere büyük bir şölen sunan Turgut Güler, Şehsüvâr-ı Cihângîr -Fâtihnâme- kitabıyla da "Türk İstanbul"da yaşamanın Peygamber müjdeli lezzetini bize sunan Fâtih Sultan Mehmed Hân'ı anlatıyor. O Hân ki, hem kendi hânedânının içinde, hem diğer Türk siyâsî teşkilâtlarının hükümdârları arasında, hem de Dünyâ idârecileri sıralamasında "yegâne" olmayı başarmış, cümle ölçü ve değerlendirme kıstaslarını dürüp bir kenâra atmıştır. Türk târîhiyle berâber, en geniş mânâsıyla Cihân târîhinin gelmiş geçmiş sayılı şahsiyetleri arasında zirveye oturan Fâtih Sultan Mehmed Hân, Türk milletinin yetiştirdiği Cihân'a değer bir isim ve soyunun iftihâr kaynağıdır. 12 yaşında ilk saltanatına başlayan, 19 yaşında ikinci def'a tahta oturan, 21 yaşında İstanbul'u fetheden, babasının vefâtından sonra 30 yıl hükümdârlık yapan ve 49. yaşının içinde Hakk'a kavuşan Fâtih Sultan Mehmed Hân, eslâfı ve ahfâdı tarafından kırılamayan bir rekorla, tam 25 Sefer-i Hümâyûn'a çıkmıştır. Bu seferlerden birden fazlasını bir yıla sığdırdığı olmuş, hep askerinin başında, hep yollarda bir ömür geçirmiştir. Ömrünün en büyük gâyesi olan İstanbul'da, fethi tâkip eden dönemde, kesintisiz olarak bir tam yıl bile oturamamıştır. Edirne'de, Sarây-ı Atîk'de Dünyâ'ya gelmiş, Gebze yakınlarında Hünkâr Çayırı / Tekfûr Çayırı mevkiinde, son seferine çıkarken bu Âlem'den hicret eylemiştir. Turgut Güler, Şehsüvâr-ı Cihângîr -Fâtihnâme- kitabında, Kutlu Hân'ın yalnızca idarî ve askerî meziyetlerini ve başarılarını değil, onun şahsiyetini aksettiren bütün üstün vasıflarını bir kuyumcu titizliğiyle işliyor. Öyleyse biz de, Yahyâ Kemâl'in o pek füsûnlu ifâdesiyle söyleyecek olursak, "Tûğlar varsa gerektir Kızılelmâ'ya kadar!"
Cihângîr Tûğlar -Selîmnâme- kitabıyla edebiyat ve târîh severlere büyük bir şölen sunan Turgut Güler, Şehsüvâr-ı Cihângîr -Fâtihnâme- kitabıyla da "Türk İstanbul"da yaşamanın Peygamber müjdeli lezzetini bize sunan Fâtih Sultan Mehmed Hân'ı anlatıyor. O Hân ki, hem kendi hânedânının içinde, hem diğer Türk siyâsî teşkilâtlarının hükümdârları arasında, hem de Dünyâ idârecileri sıralamasında "yegâne" olmayı başarmış, cümle ölçü ve değerlendirme kıstaslarını dürüp bir kenâra atmıştır. Türk târîhiyle berâber, en geniş mânâsıyla Cihân târîhinin gelmiş geçmiş sayılı şahsiyetleri arasında zirveye oturan Fâtih Sultan Mehmed Hân, Türk milletinin yetiştirdiği Cihân'a değer bir isim ve soyunun iftihâr kaynağıdır. 12 yaşında ilk saltanatına başlayan, 19 yaşında ikinci def'a tahta oturan, 21 yaşında İstanbul'u fetheden, babasının vefâtından sonra 30 yıl hükümdârlık yapan ve 49. yaşının içinde Hakk'a kavuşan Fâtih Sultan Mehmed Hân, eslâfı ve ahfâdı tarafından kırılamayan bir rekorla, tam 25 Sefer-i Hümâyûn'a çıkmıştır. Bu seferlerden birden fazlasını bir yıla sığdırdığı olmuş, hep askerinin başında, hep yollarda bir ömür geçirmiştir. Ömrünün en büyük gâyesi olan İstanbul'da, fethi tâkip eden dönemde, kesintisiz olarak bir tam yıl bile oturamamıştır. Edirne'de, Sarây-ı Atîk'de Dünyâ'ya gelmiş, Gebze yakınlarında Hünkâr Çayırı / Tekfûr Çayırı mevkiinde, son seferine çıkarken bu Âlem'den hicret eylemiştir. Turgut Güler, Şehsüvâr-ı Cihângîr -Fâtihnâme- kitabında, Kutlu Hân'ın yalnızca idarî ve askerî meziyetlerini ve başarılarını değil, onun şahsiyetini aksettiren bütün üstün vasıflarını bir kuyumcu titizliğiyle işliyor. Öyleyse biz de, Yahyâ Kemâl'in o pek füsûnlu ifâdesiyle söyleyecek olursak, "Tûğlar varsa gerektir Kızılelmâ'ya kadar!"