18. yüzyılın ortalarında Avrupa'da başlayan sanayi devrimi, Osmanlı Devleti'nin Avrupalı devletler karşısında iktisaden geri kalmasına sebep olmuştur. Bu geri kalmışlık İktisadî yapıyla yakından ilişkili olan siyasî ve sosyal alanları da çok kısa bir zaman diliminde olumsuz yönde etkilemiştir. Osmanlı Devleti, Avrupalılar karşısında içinde bulunduğu bu geri kalmışlığın sebeplerini uzun bir zaman askerî alandaki bozulmalara yüklemiş olsa da, aynı yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ile kurulan yakın ilişkiler, problemin sadece askerî düzenin yeniden kurulmasıyla aşılamayacağının anlaşılmasını sağlamıştır. Sultan III. Selim ile başlayan bu süreç, diğer padişahlara nazaran geri kalmışlığın sebeplerini daha iyi analiz etmiş olduğu anlaşılan Sultan II. Mahmud tarafından merkezi gücün ülke çapında yaygınlaştırılması şeklinde devam ettirilmiştir ve bu aşamada taşradan payitahtı tehdit eder hale gelmiş olan zümreler ile bunların merkezdeki uzantıları ortadan kaldırılmıştır. Kıbrıs, merkeze uzak vilayetlerden biri olarak 17. yüzyılın başlarından itibaren, devlet yönetiminde ortaya çıkan zafiyetlere paralel olarak yukarıda bahsi geçen zümrelerden ayanlar, alaybeyleri, ruhbanlar ve muhassıllar tarafından adeta talan edilmiştir. Devlet bu talanın önünü uzun bir süre alamamıştır. Bu sebeple bir mukataa haline dönüştürülerek merkezle olan ilişkileri güçlendirilmeye çalışılan Kıbrıs, 18. yüzyılın sonlarından itibaren Kaptan Paşalara gelir olarak tahsis edilmiştir. 19. yüzyılın başlarından itibaren Kaptan Paşalar üzerinden merkezi yönetime dâhil edilen Kıbrıs'ta daha dengeli bir idari sistem uygulanabilmiştir. Bu dönem Sultan II. Mahmud tarafından ülke çapında alınmış olan merkezi gücü kuvvetlendirmeye yönelik tedbirler ile de taçlandırılmıştır. Bu tedbirler/reformlar sayesinde çeşitli çıkar zümrelerinin elinde heba olan gelir kalemleri, bir taraftan Kıbrıslılar lehine kullanılabilir hale dönüştürülürken, diğer taraftan da hazine için yeni imkânlar sağlamıştır. Nüfusunun yaklaşık yarısını Türklerin oluşturduğu Kıbrıs, Sultan II. Mahmud (1808-1839) döneminde siyasî, İktisadî ve İdarî açıdan bir restorasyon/yenilenme dönemi yaşamış görünmektedir. Eser, Tanzimat'a ön bir hazırlık devresi olan Sultan II. Mahmud (1808-1839) devrinde ülke çapında yürürlüğe konulan idari, İktisadî ve sosyal reformun Kıbrıs'taki yansımalarım ortaya koymaktadır.
18. yüzyılın ortalarında Avrupa'da başlayan sanayi devrimi, Osmanlı Devleti'nin Avrupalı devletler karşısında iktisaden geri kalmasına sebep olmuştur. Bu geri kalmışlık İktisadî yapıyla yakından ilişkili olan siyasî ve sosyal alanları da çok kısa bir zaman diliminde olumsuz yönde etkilemiştir. Osmanlı Devleti, Avrupalılar karşısında içinde bulunduğu bu geri kalmışlığın sebeplerini uzun bir zaman askerî alandaki bozulmalara yüklemiş olsa da, aynı yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ile kurulan yakın ilişkiler, problemin sadece askerî düzenin yeniden kurulmasıyla aşılamayacağının anlaşılmasını sağlamıştır. Sultan III. Selim ile başlayan bu süreç, diğer padişahlara nazaran geri kalmışlığın sebeplerini daha iyi analiz etmiş olduğu anlaşılan Sultan II. Mahmud tarafından merkezi gücün ülke çapında yaygınlaştırılması şeklinde devam ettirilmiştir ve bu aşamada taşradan payitahtı tehdit eder hale gelmiş olan zümreler ile bunların merkezdeki uzantıları ortadan kaldırılmıştır. Kıbrıs, merkeze uzak vilayetlerden biri olarak 17. yüzyılın başlarından itibaren, devlet yönetiminde ortaya çıkan zafiyetlere paralel olarak yukarıda bahsi geçen zümrelerden ayanlar, alaybeyleri, ruhbanlar ve muhassıllar tarafından adeta talan edilmiştir. Devlet bu talanın önünü uzun bir süre alamamıştır. Bu sebeple bir mukataa haline dönüştürülerek merkezle olan ilişkileri güçlendirilmeye çalışılan Kıbrıs, 18. yüzyılın sonlarından itibaren Kaptan Paşalara gelir olarak tahsis edilmiştir. 19. yüzyılın başlarından itibaren Kaptan Paşalar üzerinden merkezi yönetime dâhil edilen Kıbrıs'ta daha dengeli bir idari sistem uygulanabilmiştir. Bu dönem Sultan II. Mahmud tarafından ülke çapında alınmış olan merkezi gücü kuvvetlendirmeye yönelik tedbirler ile de taçlandırılmıştır. Bu tedbirler/reformlar sayesinde çeşitli çıkar zümrelerinin elinde heba olan gelir kalemleri, bir taraftan Kıbrıslılar lehine kullanılabilir hale dönüştürülürken, diğer taraftan da hazine için yeni imkânlar sağlamıştır. Nüfusunun yaklaşık yarısını Türklerin oluşturduğu Kıbrıs, Sultan II. Mahmud (1808-1839) döneminde siyasî, İktisadî ve İdarî açıdan bir restorasyon/yenilenme dönemi yaşamış görünmektedir. Eser, Tanzimat'a ön bir hazırlık devresi olan Sultan II. Mahmud (1808-1839) devrinde ülke çapında yürürlüğe konulan idari, İktisadî ve sosyal reformun Kıbrıs'taki yansımalarım ortaya koymaktadır.