XVI. yüzyılda Osmanlı devletine hizmet etmiş bir Macar mühtedisi olan Tercüman Mahmud tarafından yazılmış olup, günümüz dünya Türkolojisinin en önde gelen isimlerinden Profesör György Hazai’nin yayına hazırladığı Târîh-i Ungurus baştan sona okunduğunda, bildik anlamda döneminin kroniklerine benzemediği hemen farkediliyor. O, bu anlamda bir tarih kaynağı olmaktan çok, Osmanlı sultanları da dahil, Müslüman Doğu hükümdarlarının okumaktan ve dinlemekten çok hoşlandıkları İskender’in ki eserin hemen hemen yarısı onun fetihlerinin hikayesine ayrılmıştır ve işin ilginç yanı, Hun İmparatoru Attilâ’nın fetihlerini anlatmaktadır. Bu fetih hikayeleri, Ebumüslimname, Battalname, Danişmendname ve Saltıkname benzeri, Anadolu Türk destani romanlarının popüler üslubuyla, onlarda görmeye alıştığımız hikaye kalıpları kullanılarak gayet hoş ve eğlendirici bir eda ile kaleme alınmış ve tıpkı zikredilen bu destani romanlar gibi yer yer manzum parçalarla süslenmiştir.
XVI. yüzyılda Osmanlı devletine hizmet etmiş bir Macar mühtedisi olan Tercüman Mahmud tarafından yazılmış olup, günümüz dünya Türkolojisinin en önde gelen isimlerinden Profesör György Hazai’nin yayına hazırladığı Târîh-i Ungurus baştan sona okunduğunda, bildik anlamda döneminin kroniklerine benzemediği hemen farkediliyor. O, bu anlamda bir tarih kaynağı olmaktan çok, Osmanlı sultanları da dahil, Müslüman Doğu hükümdarlarının okumaktan ve dinlemekten çok hoşlandıkları İskender’in ki eserin hemen hemen yarısı onun fetihlerinin hikayesine ayrılmıştır ve işin ilginç yanı, Hun İmparatoru Attilâ’nın fetihlerini anlatmaktadır. Bu fetih hikayeleri, Ebumüslimname, Battalname, Danişmendname ve Saltıkname benzeri, Anadolu Türk destani romanlarının popüler üslubuyla, onlarda görmeye alıştığımız hikaye kalıpları kullanılarak gayet hoş ve eğlendirici bir eda ile kaleme alınmış ve tıpkı zikredilen bu destani romanlar gibi yer yer manzum parçalarla süslenmiştir.