9789756051283
70518
https://www.sahafium.com/kitap/tavernier-seyahatnamesi-p70518.html
Tavernier Seyahatnamesi
0.00
XIV. Louis döneminde yaşamış bir Fransız tüccarın o dönemin Ortadoğu toplumlarıyla ilgili olarak anlattıkları, önyargılardan arınmış bir okumayı ve art arda gelen hoşgörüsüzlük yüzyıllarının bu anlatıları mahkûm ettiği prangalardan onları kurtarmayı becerebilirsek günümüzün bilgilerine birçok şey katabilir. Söz konusu Fransız tüccar 1605te Pariste doğan ve Ortadoğuya yaptığı altı seyahat 36 yıla yayılan Jean-Baptiste Tavernier. Anversden göç etmiş, coğrafya haritaları ticareti yapan bir Protestanın oğlu olan bu tüccar hayatını seyahat ederek geçirdi, dönemin ileri gelenlerince ağırlandı, soyluluk unvanı alarak toplumsal statüsünü yükseltti, bilgi dünyasına ve geleceğe, tüccar olarak mal oldu. Anılarını tüccar olarak yazdı; bu anıları yazmasını bekleyenler de, her şeyden önce, ondan ticaret alanındaki deneyimlerini aktarmasını istemişlerdi. Tüccarlar insanlar ve nesneler konusundaki değerlendirmelerinde, bunların amaçlanan hedefe sağlayacağı yararı baş ölçüt olarak alır: Ermeniler iyidir, çünkü toptan ticareti onlar ellerinde tutuyor; Şah iyidir, çünkü Avrupalı tüccarlara ilgi gösteriyor; Persepolis ilginç değildir, çünkü ticarete kapalıdır, vb. Jean-Baptiste Tavernier kervan ticaretinin vazgeçilmez koşulu olan güzergâhları belirleme ve betimleme işlevini üstlenerek, her şeyden önce bir coğrafyacının görevini yaptı. Anlatılan güzergâhlar, elbette kervan yollarına sağladıkları yarara göre seçilmişti. Tavernier için Doğu bir yandan başarının, öte yandan da serüvenlerin, sarayların ve değerli taşların, kısaca ihtişamın simgesiydi; ama orada yaşayan insanların simgesi asla değildi. Ne var ki asıl sorun, Doğu despotizmi fikrinin ve bundan kaynaklanan Batının üstünlüğü düşüncelerinin üzerinde yükseldiği temellerden birini de Taverniernin yazdıklarının oluşturmasıdır. Batı, daha Rönesanstan başlayarak, Antikçağ serabının kurbanı olmuştur. Elindeki kitaptan Antikçağın parlaklığını okuyan, sonra bunları yerinde görmeye gittiğinde, harabelerin sefil köylülerle çevrildiğini gören Batılı aydın kişi, buralar bugün eğer bu hale gelmişse suçun barbarlarda, Türklerde, Araplarda ve diğerlerinde olduğu; gasp edilen ve kötü yönetilen bu mirasın Antikçağ değerlerinin emanetçisi Batının hakkı olduğu sonucuna mantıksal olarak varıyordu. Taverniernin yaptığı türden incelemeler, çıkarılan bu sonuçları pekiştirmekteydi. Tavernier 1631 ile 1663 arasında Ortadoğuya altı seyahat yaptı ve bu seyahatleri sırasında Anadolunun çok çeşitli köşelerine Adapazarı, Afyonkarahisar, Ankara, Antakya, Bitlis, Bolu, Bolvadin, Cizre, Diyarbakır, Edirne, Efes, Erzurum, Gebze, Gerede, Gümüşhane, İskenderun, İzmir, İznik, Kağızman, Kars, Kuşadası, Mardin, Sıvas, Sinop, Trabzon, Tarsus, Tatvan, Tokat, Turhal, Urfa ve Vana uğradı. Etrafına kendi toplumunun önyargı ve kalıplarıyla baksa bile Türkleri, Kürtleri, Ermenileri, Rumları, Yahudileri ve Süryaniler anlattı. Jean-Baptiste Taverniernin Les six voyages adlı yapıtı, 1676da yayınlanışından tam 330 yıl sonra, geçen yıl yitirdiğimiz değerli tarihçi Stefanos Yerasimosun yazdığı giriş ve notlarla artık Türkçede...
XIV. Louis döneminde yaşamış bir Fransız tüccarın o dönemin Ortadoğu toplumlarıyla ilgili olarak anlattıkları, önyargılardan arınmış bir okumayı ve art arda gelen hoşgörüsüzlük yüzyıllarının bu anlatıları mahkûm ettiği prangalardan onları kurtarmayı becerebilirsek günümüzün bilgilerine birçok şey katabilir. Söz konusu Fransız tüccar 1605te Pariste doğan ve Ortadoğuya yaptığı altı seyahat 36 yıla yayılan Jean-Baptiste Tavernier. Anversden göç etmiş, coğrafya haritaları ticareti yapan bir Protestanın oğlu olan bu tüccar hayatını seyahat ederek geçirdi, dönemin ileri gelenlerince ağırlandı, soyluluk unvanı alarak toplumsal statüsünü yükseltti, bilgi dünyasına ve geleceğe, tüccar olarak mal oldu. Anılarını tüccar olarak yazdı; bu anıları yazmasını bekleyenler de, her şeyden önce, ondan ticaret alanındaki deneyimlerini aktarmasını istemişlerdi. Tüccarlar insanlar ve nesneler konusundaki değerlendirmelerinde, bunların amaçlanan hedefe sağlayacağı yararı baş ölçüt olarak alır: Ermeniler iyidir, çünkü toptan ticareti onlar ellerinde tutuyor; Şah iyidir, çünkü Avrupalı tüccarlara ilgi gösteriyor; Persepolis ilginç değildir, çünkü ticarete kapalıdır, vb. Jean-Baptiste Tavernier kervan ticaretinin vazgeçilmez koşulu olan güzergâhları belirleme ve betimleme işlevini üstlenerek, her şeyden önce bir coğrafyacının görevini yaptı. Anlatılan güzergâhlar, elbette kervan yollarına sağladıkları yarara göre seçilmişti. Tavernier için Doğu bir yandan başarının, öte yandan da serüvenlerin, sarayların ve değerli taşların, kısaca ihtişamın simgesiydi; ama orada yaşayan insanların simgesi asla değildi. Ne var ki asıl sorun, Doğu despotizmi fikrinin ve bundan kaynaklanan Batının üstünlüğü düşüncelerinin üzerinde yükseldiği temellerden birini de Taverniernin yazdıklarının oluşturmasıdır. Batı, daha Rönesanstan başlayarak, Antikçağ serabının kurbanı olmuştur. Elindeki kitaptan Antikçağın parlaklığını okuyan, sonra bunları yerinde görmeye gittiğinde, harabelerin sefil köylülerle çevrildiğini gören Batılı aydın kişi, buralar bugün eğer bu hale gelmişse suçun barbarlarda, Türklerde, Araplarda ve diğerlerinde olduğu; gasp edilen ve kötü yönetilen bu mirasın Antikçağ değerlerinin emanetçisi Batının hakkı olduğu sonucuna mantıksal olarak varıyordu. Taverniernin yaptığı türden incelemeler, çıkarılan bu sonuçları pekiştirmekteydi. Tavernier 1631 ile 1663 arasında Ortadoğuya altı seyahat yaptı ve bu seyahatleri sırasında Anadolunun çok çeşitli köşelerine Adapazarı, Afyonkarahisar, Ankara, Antakya, Bitlis, Bolu, Bolvadin, Cizre, Diyarbakır, Edirne, Efes, Erzurum, Gebze, Gerede, Gümüşhane, İskenderun, İzmir, İznik, Kağızman, Kars, Kuşadası, Mardin, Sıvas, Sinop, Trabzon, Tarsus, Tatvan, Tokat, Turhal, Urfa ve Vana uğradı. Etrafına kendi toplumunun önyargı ve kalıplarıyla baksa bile Türkleri, Kürtleri, Ermenileri, Rumları, Yahudileri ve Süryaniler anlattı. Jean-Baptiste Taverniernin Les six voyages adlı yapıtı, 1676da yayınlanışından tam 330 yıl sonra, geçen yıl yitirdiğimiz değerli tarihçi Stefanos Yerasimosun yazdığı giriş ve notlarla artık Türkçede...