Tercüme-i Kenzü'l-iştiha 15. Yüzyıldan Bir Mutfak Sözlüğü

Stok Kodu:
9789756051351
Boyut:
145-210
Sayfa Sayısı:
173
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2006-10
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
9789756051351
79380
Tercüme-i Kenzü'l-iştiha
Tercüme-i Kenzü'l-iştiha 15. Yüzyıldan Bir Mutfak Sözlüğü
0.00
Ahmed Cavid'in Tercüme-i Kenzü'l-İştiha adlı kitabı, İranlı şair Mevlânâ Ebû İshak Hallac ı Şirazi'nin (ö. 1423 veya 1427) Kenzü'l-İştiha (İştah Hazinesi) adlı şiirindeki yemeklerle ilgili tâbirlerden oluşan bir sözlüktür. Bu eserinin bizim için asıl önemi, eski İran mutfağı ile Türk mutfağı arasındaki bağlantıları göstermesinden çok kendi zamanına ait gözlemleridir. Cavid bize, 18. yüzyılda İstanbul'un yemekleri, satıcıları ve gıda maddelerinin fiyatları gibi çeşitli konularda bilgiler veriyor. İstanbul'a tulum peynirinin (sibağ) Mengen ve Bolu'dan geldiğini, hazır makarnanın (mahice) Venedik'ten ithal edilip kışın en fakir evlerde bile pişirildiğini anlatıyor. Ahmed Cavid, sadece kendi mensup olduğu saray çevresinin yemek kültürü ile ilgilenmeyip, toplumun çeşitli kesimleri tarafından hangi yemek ve yiyeceklerin yenildiğini de bildiriyor. Frenklerin kaplumbağa yedikleri, fakir Türklerin burçaktan ekmek (burcaf) yaptıkları, bir tür kuru hurma (berşum) yedikleri ve Kurban Bayramında şirden dolması (mentu) yedikleri, Ermenilerin yaban kerevizi ve Ermeni hıyarı denilen sebzeleri (berk-i kazruni, bergestu) çok sevdiklerini söylüyor. Cavid, Ramazan'a özgü yemeklerden de bahsediyor: vezir kapısında yeniçeri ağasına verilen yemekte sunulan ve yağ ördeği denilen bir tür bağırsak dolmasıyla, tavuk dolmasından, yürek (cuhudane) ve keçi bağırsağından yapılan bumbardan (burendaf) söz ediyor. Yemekle ilgili çeşitli gelenekleri de anlatıyor, örneğin çocukların dişleri çıkınca yapılan diş buğdayı (danek), çörek otunun nazar olarak çocuklara takılması (buğnec) ve dostların arası açılınca barıştırmak için verilen yemek (aşti huvare) bunlar arasında. Ahmed Cavid sözlüğünde, başta bitkiler olmak üzere birçok yiyeceğin tıbbi faydalarını anlatıyor. Örneğin devedikeni basura (uştur har), karnıyarık humma ateşine (bergosi), karnıyarık peltesi öksürüğe (buşuliyon), kırmızı gül nezleye (hevcem), kimyonlu yahni istiska-yı zıkkiye hastalığına iyi geldiklerini, kuşdilinin (bincuşk) kadınlarda şehveti artırdığını söylüyor.
Ahmed Cavid'in Tercüme-i Kenzü'l-İştiha adlı kitabı, İranlı şair Mevlânâ Ebû İshak Hallac ı Şirazi'nin (ö. 1423 veya 1427) Kenzü'l-İştiha (İştah Hazinesi) adlı şiirindeki yemeklerle ilgili tâbirlerden oluşan bir sözlüktür. Bu eserinin bizim için asıl önemi, eski İran mutfağı ile Türk mutfağı arasındaki bağlantıları göstermesinden çok kendi zamanına ait gözlemleridir. Cavid bize, 18. yüzyılda İstanbul'un yemekleri, satıcıları ve gıda maddelerinin fiyatları gibi çeşitli konularda bilgiler veriyor. İstanbul'a tulum peynirinin (sibağ) Mengen ve Bolu'dan geldiğini, hazır makarnanın (mahice) Venedik'ten ithal edilip kışın en fakir evlerde bile pişirildiğini anlatıyor. Ahmed Cavid, sadece kendi mensup olduğu saray çevresinin yemek kültürü ile ilgilenmeyip, toplumun çeşitli kesimleri tarafından hangi yemek ve yiyeceklerin yenildiğini de bildiriyor. Frenklerin kaplumbağa yedikleri, fakir Türklerin burçaktan ekmek (burcaf) yaptıkları, bir tür kuru hurma (berşum) yedikleri ve Kurban Bayramında şirden dolması (mentu) yedikleri, Ermenilerin yaban kerevizi ve Ermeni hıyarı denilen sebzeleri (berk-i kazruni, bergestu) çok sevdiklerini söylüyor. Cavid, Ramazan'a özgü yemeklerden de bahsediyor: vezir kapısında yeniçeri ağasına verilen yemekte sunulan ve yağ ördeği denilen bir tür bağırsak dolmasıyla, tavuk dolmasından, yürek (cuhudane) ve keçi bağırsağından yapılan bumbardan (burendaf) söz ediyor. Yemekle ilgili çeşitli gelenekleri de anlatıyor, örneğin çocukların dişleri çıkınca yapılan diş buğdayı (danek), çörek otunun nazar olarak çocuklara takılması (buğnec) ve dostların arası açılınca barıştırmak için verilen yemek (aşti huvare) bunlar arasında. Ahmed Cavid sözlüğünde, başta bitkiler olmak üzere birçok yiyeceğin tıbbi faydalarını anlatıyor. Örneğin devedikeni basura (uştur har), karnıyarık humma ateşine (bergosi), karnıyarık peltesi öksürüğe (buşuliyon), kırmızı gül nezleye (hevcem), kimyonlu yahni istiska-yı zıkkiye hastalığına iyi geldiklerini, kuşdilinin (bincuşk) kadınlarda şehveti artırdığını söylüyor.
Kapat