9786055184261
210482
https://www.sahafium.com/kitap/turk-destan-kahramani-ve-baskurt-destanlarinin-tipolojisi-p210482.html
Türk Destan Kahramanı ve Başkurt Destanlarının Tipolojisi
0.00
İlmi çalışmalar geniş destan dünyasının sırlarını henüz tam anlamıyla açamamıştır. Elinizdeki bu eserde Türk destanları, destanlarda hayat bulan kahraman tiplerinin özelliklerinden yola çıkılarak incelenmiştir. Batı folklor çalışmaları 18. yüzyıldan itibaren epik verimlerde yer alan kahraman tipine dair nitelikleri belirleyen ortak kültürel değerleri ve bunların şuur altı ve üstü amillerini incelemeyi tamamlamıştır. Bizde ise folklor unsurlarımızın belki de en geniş dairesini oluşturan destan metinleri bu bağlamda hiç ele alınmamıştır. Türk destanlarında yer alan kahraman tipine özgü bir kalıbın ortaya konulduğu bu eser bu özelliği ile alanda bir ilk olma niteliği taşımaktadır.
Türk kültür sistemi ve dünyası bir bütündür. Türk dünyası edebiyatının ortak mahsulleri olan destanlar; tip, karakter ve konu bakımından, henüz farklılıkların yaşanmadığı dönemlere ait eserlerdir. Bugün dahi Kazak, Türkmen, Azeri, Başkurt, Kırgız, Nogay, Karaçay ve diğer Türk boyları arasında anlatılan birçok destanın, coğrafyaların ayrılığına rağmen ortak olması, boylara özgü destan kahraman tiplerinin de ortak özellikler göstermesi Türk kültür ve fikir birliğinin devam etmekte olan bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Birbirlerinden bağımsız olarak oluşan destanlarımızın kahramanları arasındaki benzerliğin temeli bu bütünlükte aranmalıdır.
İnsanoğlu animizm, manizm, fetişizm ve politeizm gibi dönemlerden geçtikten sonra nihayet monoteizme ulaşmıştır. Bu geçişler her bir insan topluluğu için eş zamanlı gelişmemiştir. Tarihin karanlık çağlarında bir takım toplumlar mit öncesi dönemi yaşamakta iken, bir diğer toplumun mitik devri yaşıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Zira günümüz toplumları da sosyolojik, kültürel, tarihi, iktisadi ve benzeri bir takım farklılıklar nedeniyle aynı zaman diliminde, farklı medeniyet ölçütleri içinde yaşamaktadır. Her insan topluluğu veya millet geçirdiği tarihi tekâmüller sonucunda benzer olanlar kadar, farklı tefekkür anlayışları da edinmiştir. Bu yüzden özellikle sosyal bilim araştırmalarında kültürel anlayışı farklı medeniyetlerin halk kültürü unsurları incelenirken, aşamalı tarihi tipoloji metodunun dikkate alınması gerekir. Bu yöntem uygulanmadan, benzeri motif ya da tipik özelliklerden yola çıkarak köken arayışına girişmek, tartışılabilir neticeler doğurabilir. Dolayısıyla, bu çalışmada büyük ölçüde tarihi tipoloji metodundan faydalanılmıştır.
Destanlarda bütün kültürel ve dinamik faaliyetler destanın merkezî kahramanı tarafından ortaya konulmaktadır. Merkezî kahramanı olmayan bir destan düşünülemez. Aslında destanların tamamı kahramanların hayat hikâyesi şeklinde bir anlatım içermektedir. Kahramanların hayat hikâyelerinden oluşan destan türünde, diğer türlerden ayrılan nokta kahramanın biyografisinin kurgusunda gizlidir. Destandaki kurgu tamamıyla içinden çıktığı milletin değer ve yargılarına göre kurulup, kahramanın hayatı üzerinden aktarılmıştır. Buna göre milletin ortak şuuru, edebî bir eserin kahramanı ve onun mücadele ettiği düşmanlar vasıtasıyla vücut bulmuştur. Destanlar arasında kahramanının tarihi bir şahıs olduğu tespit edilenlerde bile kahramana atfedilen özellikler gerçekle kısmen örtüşmekte, kahramanın özellikleri millî idealizasyon ile tasvir olunmaktadır.
Türk kültür sistemi ve dünyası bir bütündür. Türk dünyası edebiyatının ortak mahsulleri olan destanlar; tip, karakter ve konu bakımından, henüz farklılıkların yaşanmadığı dönemlere ait eserlerdir. Bugün dahi Kazak, Türkmen, Azeri, Başkurt, Kırgız, Nogay, Karaçay ve diğer Türk boyları arasında anlatılan birçok destanın, coğrafyaların ayrılığına rağmen ortak olması, boylara özgü destan kahraman tiplerinin de ortak özellikler göstermesi Türk kültür ve fikir birliğinin devam etmekte olan bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Birbirlerinden bağımsız olarak oluşan destanlarımızın kahramanları arasındaki benzerliğin temeli bu bütünlükte aranmalıdır.
İnsanoğlu animizm, manizm, fetişizm ve politeizm gibi dönemlerden geçtikten sonra nihayet monoteizme ulaşmıştır. Bu geçişler her bir insan topluluğu için eş zamanlı gelişmemiştir. Tarihin karanlık çağlarında bir takım toplumlar mit öncesi dönemi yaşamakta iken, bir diğer toplumun mitik devri yaşıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Zira günümüz toplumları da sosyolojik, kültürel, tarihi, iktisadi ve benzeri bir takım farklılıklar nedeniyle aynı zaman diliminde, farklı medeniyet ölçütleri içinde yaşamaktadır. Her insan topluluğu veya millet geçirdiği tarihi tekâmüller sonucunda benzer olanlar kadar, farklı tefekkür anlayışları da edinmiştir. Bu yüzden özellikle sosyal bilim araştırmalarında kültürel anlayışı farklı medeniyetlerin halk kültürü unsurları incelenirken, aşamalı tarihi tipoloji metodunun dikkate alınması gerekir. Bu yöntem uygulanmadan, benzeri motif ya da tipik özelliklerden yola çıkarak köken arayışına girişmek, tartışılabilir neticeler doğurabilir. Dolayısıyla, bu çalışmada büyük ölçüde tarihi tipoloji metodundan faydalanılmıştır.
Destanlarda bütün kültürel ve dinamik faaliyetler destanın merkezî kahramanı tarafından ortaya konulmaktadır. Merkezî kahramanı olmayan bir destan düşünülemez. Aslında destanların tamamı kahramanların hayat hikâyesi şeklinde bir anlatım içermektedir. Kahramanların hayat hikâyelerinden oluşan destan türünde, diğer türlerden ayrılan nokta kahramanın biyografisinin kurgusunda gizlidir. Destandaki kurgu tamamıyla içinden çıktığı milletin değer ve yargılarına göre kurulup, kahramanın hayatı üzerinden aktarılmıştır. Buna göre milletin ortak şuuru, edebî bir eserin kahramanı ve onun mücadele ettiği düşmanlar vasıtasıyla vücut bulmuştur. Destanlar arasında kahramanının tarihi bir şahıs olduğu tespit edilenlerde bile kahramana atfedilen özellikler gerçekle kısmen örtüşmekte, kahramanın özellikleri millî idealizasyon ile tasvir olunmaktadır.
İlmi çalışmalar geniş destan dünyasının sırlarını henüz tam anlamıyla açamamıştır. Elinizdeki bu eserde Türk destanları, destanlarda hayat bulan kahraman tiplerinin özelliklerinden yola çıkılarak incelenmiştir. Batı folklor çalışmaları 18. yüzyıldan itibaren epik verimlerde yer alan kahraman tipine dair nitelikleri belirleyen ortak kültürel değerleri ve bunların şuur altı ve üstü amillerini incelemeyi tamamlamıştır. Bizde ise folklor unsurlarımızın belki de en geniş dairesini oluşturan destan metinleri bu bağlamda hiç ele alınmamıştır. Türk destanlarında yer alan kahraman tipine özgü bir kalıbın ortaya konulduğu bu eser bu özelliği ile alanda bir ilk olma niteliği taşımaktadır.
Türk kültür sistemi ve dünyası bir bütündür. Türk dünyası edebiyatının ortak mahsulleri olan destanlar; tip, karakter ve konu bakımından, henüz farklılıkların yaşanmadığı dönemlere ait eserlerdir. Bugün dahi Kazak, Türkmen, Azeri, Başkurt, Kırgız, Nogay, Karaçay ve diğer Türk boyları arasında anlatılan birçok destanın, coğrafyaların ayrılığına rağmen ortak olması, boylara özgü destan kahraman tiplerinin de ortak özellikler göstermesi Türk kültür ve fikir birliğinin devam etmekte olan bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Birbirlerinden bağımsız olarak oluşan destanlarımızın kahramanları arasındaki benzerliğin temeli bu bütünlükte aranmalıdır.
İnsanoğlu animizm, manizm, fetişizm ve politeizm gibi dönemlerden geçtikten sonra nihayet monoteizme ulaşmıştır. Bu geçişler her bir insan topluluğu için eş zamanlı gelişmemiştir. Tarihin karanlık çağlarında bir takım toplumlar mit öncesi dönemi yaşamakta iken, bir diğer toplumun mitik devri yaşıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Zira günümüz toplumları da sosyolojik, kültürel, tarihi, iktisadi ve benzeri bir takım farklılıklar nedeniyle aynı zaman diliminde, farklı medeniyet ölçütleri içinde yaşamaktadır. Her insan topluluğu veya millet geçirdiği tarihi tekâmüller sonucunda benzer olanlar kadar, farklı tefekkür anlayışları da edinmiştir. Bu yüzden özellikle sosyal bilim araştırmalarında kültürel anlayışı farklı medeniyetlerin halk kültürü unsurları incelenirken, aşamalı tarihi tipoloji metodunun dikkate alınması gerekir. Bu yöntem uygulanmadan, benzeri motif ya da tipik özelliklerden yola çıkarak köken arayışına girişmek, tartışılabilir neticeler doğurabilir. Dolayısıyla, bu çalışmada büyük ölçüde tarihi tipoloji metodundan faydalanılmıştır.
Destanlarda bütün kültürel ve dinamik faaliyetler destanın merkezî kahramanı tarafından ortaya konulmaktadır. Merkezî kahramanı olmayan bir destan düşünülemez. Aslında destanların tamamı kahramanların hayat hikâyesi şeklinde bir anlatım içermektedir. Kahramanların hayat hikâyelerinden oluşan destan türünde, diğer türlerden ayrılan nokta kahramanın biyografisinin kurgusunda gizlidir. Destandaki kurgu tamamıyla içinden çıktığı milletin değer ve yargılarına göre kurulup, kahramanın hayatı üzerinden aktarılmıştır. Buna göre milletin ortak şuuru, edebî bir eserin kahramanı ve onun mücadele ettiği düşmanlar vasıtasıyla vücut bulmuştur. Destanlar arasında kahramanının tarihi bir şahıs olduğu tespit edilenlerde bile kahramana atfedilen özellikler gerçekle kısmen örtüşmekte, kahramanın özellikleri millî idealizasyon ile tasvir olunmaktadır.
Türk kültür sistemi ve dünyası bir bütündür. Türk dünyası edebiyatının ortak mahsulleri olan destanlar; tip, karakter ve konu bakımından, henüz farklılıkların yaşanmadığı dönemlere ait eserlerdir. Bugün dahi Kazak, Türkmen, Azeri, Başkurt, Kırgız, Nogay, Karaçay ve diğer Türk boyları arasında anlatılan birçok destanın, coğrafyaların ayrılığına rağmen ortak olması, boylara özgü destan kahraman tiplerinin de ortak özellikler göstermesi Türk kültür ve fikir birliğinin devam etmekte olan bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Birbirlerinden bağımsız olarak oluşan destanlarımızın kahramanları arasındaki benzerliğin temeli bu bütünlükte aranmalıdır.
İnsanoğlu animizm, manizm, fetişizm ve politeizm gibi dönemlerden geçtikten sonra nihayet monoteizme ulaşmıştır. Bu geçişler her bir insan topluluğu için eş zamanlı gelişmemiştir. Tarihin karanlık çağlarında bir takım toplumlar mit öncesi dönemi yaşamakta iken, bir diğer toplumun mitik devri yaşıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Zira günümüz toplumları da sosyolojik, kültürel, tarihi, iktisadi ve benzeri bir takım farklılıklar nedeniyle aynı zaman diliminde, farklı medeniyet ölçütleri içinde yaşamaktadır. Her insan topluluğu veya millet geçirdiği tarihi tekâmüller sonucunda benzer olanlar kadar, farklı tefekkür anlayışları da edinmiştir. Bu yüzden özellikle sosyal bilim araştırmalarında kültürel anlayışı farklı medeniyetlerin halk kültürü unsurları incelenirken, aşamalı tarihi tipoloji metodunun dikkate alınması gerekir. Bu yöntem uygulanmadan, benzeri motif ya da tipik özelliklerden yola çıkarak köken arayışına girişmek, tartışılabilir neticeler doğurabilir. Dolayısıyla, bu çalışmada büyük ölçüde tarihi tipoloji metodundan faydalanılmıştır.
Destanlarda bütün kültürel ve dinamik faaliyetler destanın merkezî kahramanı tarafından ortaya konulmaktadır. Merkezî kahramanı olmayan bir destan düşünülemez. Aslında destanların tamamı kahramanların hayat hikâyesi şeklinde bir anlatım içermektedir. Kahramanların hayat hikâyelerinden oluşan destan türünde, diğer türlerden ayrılan nokta kahramanın biyografisinin kurgusunda gizlidir. Destandaki kurgu tamamıyla içinden çıktığı milletin değer ve yargılarına göre kurulup, kahramanın hayatı üzerinden aktarılmıştır. Buna göre milletin ortak şuuru, edebî bir eserin kahramanı ve onun mücadele ettiği düşmanlar vasıtasıyla vücut bulmuştur. Destanlar arasında kahramanının tarihi bir şahıs olduğu tespit edilenlerde bile kahramana atfedilen özellikler gerçekle kısmen örtüşmekte, kahramanın özellikleri millî idealizasyon ile tasvir olunmaktadır.