Adana, tarih boyunca Anadolu şehirleri arasında sahip olduğu iklim özellikleri, doğal kaynakları ve jeopolitik konumu sebebiyle her dönem devletlerin ve toplumların ilgisini çekmiştir. Bu ilgi Osmanlı döneminde de devam etmiştir. Adana, Osmanlı hakimiyetine geçişi ve şehrin gelişmesi bakımından, Konya, Sivas ve Kayseri gibi Selçuklu şehirlerinden ziyade, klasik devir Osmanlı şehir modelini yansıtmaktadır. Bunda şehrin dieğr Anadolu şehirlerine göre daha ileri tarihlerde Türk hakimiyetine geçmesi ve Osmanlı topraklarına katılması etkili olmuştur. Yine Adana'nın tarihi Hac, İpek ve Baharat yolları üzerinde bulunması, Anadolu ve Suriye toprakları ile Doğu Akdeniz arasında bulunması önemini bir kat daha arttırmaktadır.
Bu çalışmada Adana'nın XVIII. yüzyılın ilk yarısındaki durumu çeşitli açılardan incelenmiştir. Söz konusu dönemde şehrinin idari, demografik, ekonomik ve sosyal yapısı araştırmanın ağırlık noktasını oluşturmaktadır. Şehrin coğrafi konumu, tarihçesi ve tarihi gelişimine de kısaca değinilmiştir. Çalışmada, özellikle XVI. yüzyılda yapılmış olan tespitlerden hareketle, Adana'nın bu dönemde ansıl bir görünüm sergilediği, geçirdiği değişiklikler ve bunların yansımaları ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca, yeri geldikçe diğer Osmanlı şehirleri ile kıyaslanarak bazı değerlendirmeler de yapılmıştır.
Araştırmada birincil kaynak olarak XVIII. yüzyılın ilk yarısına ait şer'iyye sicillerinden faydalanılmıştır. Çalışmada sadece Adana Şer'iyye Sicilleri kullanılmamış, başta XVI. yüzyıla ait Tahrir defterleri olmak üzere diğer arşiv kaynaklarına ve Adana tarihi ile ilgili yapılmış çalışmalara da müracaat edilmiştir. Bu çalışma ile ulaşılabilen kaynaklar bütüncül olarak değerlendirilerek Adana şehrinin XVIII. yüzyılın ilk yarısındaki genel görünümü ortaya konmaya çalışılmıştır.
Adana, tarih boyunca Anadolu şehirleri arasında sahip olduğu iklim özellikleri, doğal kaynakları ve jeopolitik konumu sebebiyle her dönem devletlerin ve toplumların ilgisini çekmiştir. Bu ilgi Osmanlı döneminde de devam etmiştir. Adana, Osmanlı hakimiyetine geçişi ve şehrin gelişmesi bakımından, Konya, Sivas ve Kayseri gibi Selçuklu şehirlerinden ziyade, klasik devir Osmanlı şehir modelini yansıtmaktadır. Bunda şehrin dieğr Anadolu şehirlerine göre daha ileri tarihlerde Türk hakimiyetine geçmesi ve Osmanlı topraklarına katılması etkili olmuştur. Yine Adana'nın tarihi Hac, İpek ve Baharat yolları üzerinde bulunması, Anadolu ve Suriye toprakları ile Doğu Akdeniz arasında bulunması önemini bir kat daha arttırmaktadır.
Bu çalışmada Adana'nın XVIII. yüzyılın ilk yarısındaki durumu çeşitli açılardan incelenmiştir. Söz konusu dönemde şehrinin idari, demografik, ekonomik ve sosyal yapısı araştırmanın ağırlık noktasını oluşturmaktadır. Şehrin coğrafi konumu, tarihçesi ve tarihi gelişimine de kısaca değinilmiştir. Çalışmada, özellikle XVI. yüzyılda yapılmış olan tespitlerden hareketle, Adana'nın bu dönemde ansıl bir görünüm sergilediği, geçirdiği değişiklikler ve bunların yansımaları ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca, yeri geldikçe diğer Osmanlı şehirleri ile kıyaslanarak bazı değerlendirmeler de yapılmıştır.
Araştırmada birincil kaynak olarak XVIII. yüzyılın ilk yarısına ait şer'iyye sicillerinden faydalanılmıştır. Çalışmada sadece Adana Şer'iyye Sicilleri kullanılmamış, başta XVI. yüzyıla ait Tahrir defterleri olmak üzere diğer arşiv kaynaklarına ve Adana tarihi ile ilgili yapılmış çalışmalara da müracaat edilmiştir. Bu çalışma ile ulaşılabilen kaynaklar bütüncül olarak değerlendirilerek Adana şehrinin XVIII. yüzyılın ilk yarısındaki genel görünümü ortaya konmaya çalışılmıştır.